Galibiyeti az toplumlarda yenilgiyi öğrenememek
Yazar: Ercan Sever
Amacım hüsran ile sonuçlanan EXPO maceramıza yönelik yeni bir eleştiri veya şunlar yapılmalıydı türünden değerlendirme değil. Bu değerlendirmeler yapılmalıydı, yapılıyor ve yapılacak da zaten. Üzerinde durmak istediğim ortaya çıkan yenilgi karşısındaki toplumsal tavır ve pozisyonumuz. Aslında yenilgi kavramına hiç de yabancı olmayan bir toplumun yenilgiyi algılama ve yaşama şeklindeki sorun…
Soğukkanlı olarak kabul edelim ulus olarak en azından son 50 yıldır 'yenilgi' kavramına aşinayız. Çok sık yaşadığımız bu duyguya rağmen karşılaştığımız her bir yenilgiyi uçlarda algılamayı seviyoruz. Doğulu ve Akdenizli bir toplum için doğal kabul edilebilecek bu refleks bazen biz de olduğu gibi yeni yenilgilerin zeminini hazırlayabiliyor. Aşina olduğumuz yenilgi kavramını soğukkanlı karşılayamayıp patolojik hale getirmek; deniz, güneş şiş kebap, lokum kadar bize özgün bir şey olsa gerek.
Spordan siyasete her olayda, hele bir de uluslar arası boyutu varsa gelişmeleri zafer/hezimet denkleminde ele alıyoruz. Aslında 'zafer' olmayan zaferleri yaşama şekli ve yanılgımızı bir kenara bırakıp yenilgi alışkanlıklarımıza dönecek olursak. Öncelikle bir kaç yenilgi refleksimizi hatırlatmakta yarar var.
Spor basınımızın 1980'lerde bizlere öğrettiği 'şerefimizle yenilmek' veya 'yenilip ezilmemek'
Her yenilgimizin ardından içeride hain, dışarıda şer odak aramak
Yenilgilerin ardından değerlendirme yerine cadı avına çıkıp kelle koparmak
'Haçlı İttifakları'nı sorumlu tutmak
Yenilgileri özeleştiri değil de rakibe 'geçirme' enstrümanı olarak kullanmak (özellikle siyasette)
Zaten bize yedirmezlerdi kolaycılığına kaçmak
'Aslında bizden adam olmaz' limanına demir atmak vb.
Uzayıp giden bu listede olmayan iki şey; soğukkanlı olmak ve geleceğe dönük muhasebe yapmak.
Gelişmesini tamamlayamayan, demokrasinin içselleşmediği ve eğitim seviyesinin düşük olduğu tüm ulus ve toplumlar yakın tarihlerini manipüle edilmiş şekilde öğrenirler. Karartmalar ile bu toplumların yakın tarihleri sanki zaferler ile örülmüş gibi öğretilir. Yapay zafer sarhoşluğu bu toplumlarda yenilgilerin soğukkanlı algılanmasını zorlaştırır. Sonuçta sık yaşanmasına karşın her yenilginin aslında beklenmedik büyük bir sürpriz olduğu hissedilir ve hissettirilir. Galiba EXPO yenilgisi sonrası yaşadığımız şeyler de bunlardan çok da farklı değil…
Yenilgiyi öğrenmek öncelikle zafer ve başarı kavramlarımızı iyi sorgulamaktan geçiyor.