Kocaoğlu, Karataş, Tunçağ, Durak...
Yazar: Fevzi Yılmaz
İzmir'de, ilçelerin bölünmesi konusunda her kafadan bir ses çıkıyor.
Hemen hemen her gün yerel gazeteler bunu manşetlerinden duyuruyor.
Nedeni; bölünme önemli mi? Değil mi?
Neden önemli? Neden değil?
Bir karmaşa olduğu kesin.
Yerel seçimlerde CHP kalelerinin yıkılması için bölünme şart.
Bir görüş böyle.
Diğer bir görüş;
Hizmetlerin daha iyi yapılabilmesi adına bu bölünme gerekli.
Her iki görüş de, ilk bakışta AKP'nin görüşleri gibi algılanıyor.
Birincisi; tepki görüşü, ikincisi ise; AKP'nin bölünme için ortaya koyduğu gerekçe.
Aslında öyle değil.
AKP'li yöneticiler bu tartışmalara bıyık altından gülüyorlar.
Gülmeleri kadar doğal bir durum da yok.
Hatta haklılar da.
Sıkıntı daha önceleri de vardı.
Bölünme tartışmalarını ilk başlatanlar, CHP İzmir Milletvekilleri.
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Yakın Plan Gazetesi'nin 209. sayısı.
Tarih; 9-15 Aralık 2007.
Manşet; CHP, Konak'ta anlaşamadı.
Spot; CHP İzmir Milletvekili Abdurrezzak Ertem'in 'Konak ilçesinin iki ayrı belediye' olarak bölünmesi ile ilgili verdiği meclis önergesi tartışılmaya başlandı. Ertem'e ilk karşı çıkan, partilisi Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ oldu. Tunçağ, mevcut durumda Uzundere ve Karabağlar bölgesinin çok büyük yatırım aldığını belirtirken, bölünmeyle bu bölgelerin mağdur olacağını söyledi.
Haberin devamı ise konuyu daha da ilginç hale getiriyor.
Bakın, Ertem bölünme konusunda ne diyor; Türkiye'deki 55 ilden daha fazla nüfusa sahip olan Konak ilçesinin hizmetlerinin daha rahat bir şekilde yerine getirilmesi için, bu bölünmenin gerekliliğinin altını çizerken, "AKP yerel seçimlerden başarısız çıkacağı için bu önergemi gündeme almamaktadırlar" diye konuştu.
Önerge gündeme alındı.
Alındı alınmasına, ancak;
CHP bu bölünmeye tepkili.
Dahası:
Özel sohbetlerde CHP'li arkadaşlar, Türkiye'nin ufkunun AKP tarafından nasıl karartılmak istendiğinden dem vurup, yakınıp "bölünmesin" edebiyatı yapıyorlar.
Sonra AKP'nin 'bölünme kararı' karşısında, "İzmir'i almak istiyorlar" diyerek ülkemizi karartanların beklentilerine çanak tutuyorlar.
Önerge vereceksin, 'bölünsün' diyeceksin, sonra da 'AKP'nin oyunu bu' diyeceksin.
Bu "dürüstlükle" nasıl bağdaşır?
Nasıl oluyor?
Soruyorum.
Nasıl demokrasi anlayışıdır bu?
Ne anlamı var; bölünmeye itirazların, tepkilerin, yükselen seslerin, tartışmaların?
Sayın Kocaoğlu, Karataş, Durak ve Tunçağ, size sesleniyorum!
"Nasıl olsa halkın oyları ile geldiler" diyerek iktidarın tüm uygulamalarına "evet" demenin bir demokrasi terbiyesi olmadığının ben de farkındayım.
Bunun tam tersini söylemek de, benim demokrasi terbiyesinden yoksun olduğumu gösterir.
Ancak;
Onurluca,
Mertçe,
Hatta dürüstçe;
Demokrasiye, etkilerin ve tepkilerin gerçeği olarak bakın.
Birilerine de hiç prim vermeyin.
Bu İzmir, sizin, bizim İzmirimiz.
Halka gidin, önlerine sandık koyun.
Adı da; halkın referandumu olsun,
Deyin ki; "Siz halksınız. Siz ne dersiniz o olur."