Felaketler depremle gelmez
Yazar: Fevzi Yılmaz
Bu haftaki yazımda İzmir'de gelişen olayları değerlendiren bir yazıyı kaleme almıştım.
Özellikle, bazı internet sitelerinde düzenlenen 'Kimi milletvekili görmek isterdiniz?' geyiğine biraz değinerek, önde giden isimlerden bazılarının çevresindeki arkadaşlara; 'girin, beni tıklayın' demeleri üzerine 'kendinizi kandırmayın' demiştim.
Daha sonrada İTO Başkanı Sayın Ekrem Demirtaş'ı neden manşete taşıdığımızı, yazılamayanları yazabilmenin gerekliliğine farklı açıdan bakmıştım.
Olamadı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşananlar, olaylar, gelişmeler en sonunda TSK'nin internet sitesinde yapmış olduğu 'muhtıra şeklinde algılanan' açıklamalarından sonra, yeni yazıyı kaleme almaktan başka seçeneğim olmadığını düşündüm.
Ankara'da yaşanacak gelişmeler haftalar öncesinden belliydi. Borsa 50 bin tavanına çekilmiş,
'Gel gel yapılıyordu'
'Gel gele' gelen küçük yatırımcının da kafasına, kafasına en yüksek rakam kâğıtlar resmen çakılıyordu.
Yabancı yatırımcının kar yapması için de, 'siyasi belirsizlik' bulunmaz Hint kumaşıydı,
Nitekim 367 rakamı yakalanamadı.
Borsa hemen düşüşe geçti.
CHP doğal hakkını kullanarak Anayasa Mahkemesi'ne gitti.
Bu arada beklenmeyen bir gelişme yaşandı, CHP'li milletvekilleri, meclis salonundaydı. Meclis Başkanı Arınç bunu kaçırmaksızın CHP milletvekillerinin de katıldığını tutanaklara geçirdi.
Meclisten birkaç milletvekili aradım. Amacım, 'Ne oluyor?' soruma yanıttı.
İzmir Milletvekili Abdülrezzak Erten'nin yanıtı 'Arınç ortalığı iyice bulandırmak istiyor. Orada bulunan 5 arkadaşımız yanlış bir uygulamayı denetlemek istediler' şeklinde oldu.
Akşam katıldığım SHP yemeğinde ise; Murat Karayalçın 'meclise giren CHP'li milletvekili sayısı 7 dir bu bilinçli olarak yapılmıştır. 7 rakamını eklediğiniz zaman sayı 368 olmaktadır. CHP kendi kazdığı kuyuya kendisi düşmüş, hatta AKP'nin ekmeğine yağ sürmüştür' dedi.
Gelişmeler bununla da kalmadı, gece saat 24:00'de siyasi gündeme bir bomba daha düştü. 'Ordu' muhtıra gibi algılanan sert açıklamalarda bulunmuştu.
Saat gece yarısını geçmiş olmasına rağmen bu gelişmeleri yorumlayacak tek isim vardı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav.
Aradım.
Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak tarihi bir olaya imza atan Sayın Önder Sav yaptığımız uzun görüşmede, yaşanan son gelişmeleri açık ve net değerlendirdi.
Önder Sav öncelikle AKP'nin amacının topu taça atmak olduğunun altını çizdi. 82 Anayasası'na göre daha önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin örnek gösterilmesine ise; "Hukuka göre yanlış uygulamalar, hiçbir zaman yeni alınacak doğru karara emsal teşkil etmez" şeklinde yanıtladı.
"Cumhuriyet Halk Partisi bir ilki gerçekleştirmiştir. İlk kez bir yanlışın düzeltilmesi için gerekli adımı atmıştır. Cumhuriyet ve Cumhuriyetin ilkelerinin savunucusu olmak adına da her şeyi yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz" sözleri sonrası, konuyu ordunun açıklamalarına getirdim. Sav bu konu için kendisinin de gelişmeleri takip ettiğini, "Gerçekleri görüyorlardı. İrticanın geldiği nokta bellidir" diyerek kısa bir yorum yaptı.
Bu yorumdan sonra sabah ulusal gazeteler konuya kendi açılarından bakarak geniş geniş verdiler. Beni ilk arayan da şimdi Bodrum da yaşayan 80 öncesi tüm gelişmelerin içinde olan arkadaşım oldu. 'Asker çocuğu olarak ben ordunun bu açıklamalarına karşıyım. 80 öncesi askeri darbelerin yanlışlığını savunan bizim kuşaktaki bazı arkadaşlar ne yazık ki bu açıklamayı doğru buluyorlar. Oysa konu hukuk sürecine girmiştir. Ordu'nun konuya müdahil gibi gösterilmesi AKP tarafından koz olarak kullanılacaktır. Alınacak erken seçim kararı sonrası ne yazık ki oya dönüştürülmek istenecektir. Bunu da başarırlarsa şaşmamak lazım'
Arkadaşın söylediklerine benim bir tek yorumum var; "Felaketler sadece depremlerden sellerden gelmez; siyasetten de gelir"