Sevgililer günü dayatması 2007-02-13 00:00:00
Sevgililer günü dayatması
Yazar: Şirin Yörük
Önceleri sadece doğum günlerini kutlardık.
Sonra "anneler günü"nü özel bir gün olarak benimsedik.
Zamanla "Anneler günü var da neden babalar günü olmasın?" görüşüne de sıcak bakmaya başladık.
Ne zaman ki "sevgililer günü" her türlü medya kanalından çaktırmadan empoze edilmeye başlandı, bu kadarını artık kaldıramadım. Zamane gençlerinin diliyle ifade edecek olursam "bay geldi".
Reklamlarla pompalanan, gazetelerde sayfalarca yer alan bu "sevgililer günü" muhabbeti gerçekten bir yerden sonra itici gelmeye başladı ve sanırım kendimce bu dayatmalara karşı bir direnç geliştirdim.
Bunun, ürünlerin satışını artırmak için düşünülmüş bir pazarlama stratejisi olduğunu anlamamak için biraz "saf" olmak lazım. Son yıllarda olay giderek "sevgililer gününe özel ürün" geliştirme noktasına kadar dayandı. Sevgililer günü için özel nevresim takımı, özel saat, özel kolye, özel çamaşır, özel çorap, özel menü, hatta özel pastırma! Say sayabildiğin kadar!
Hele son günlerin bir trendi var ki, herkes bunu konuşuyor. Taksitle tek taş, yani pırlanta yüzük. Hani Nil Karaibrahimgil'in şarkısına konu olan "Tek taşımı kendim aldım/ Tek başıma kendim taktım" dizelerinde ifade bulan, bazılarının çok önem verdiği bir takı.
Ünlü bir mücevherat firması kafayı çalıştırmış, nasıl daha çok satış yaparım diye yeni bir strateji geliştirmiş ve herkes pırlanta sahibi olsun diye "Günde 1 YTL taksitle tek taş" sloganıyla ortaya çıkmış.
Evet günde 1 YTL çok cazip gelebiliyor, eğer vadesine bakmazsan (bu arada ödeme vadesi 36 aya kadar çıkıyor). Bir yüzük sahibi olacaksın, sanki otomobil ya da ev satın almış gibi 3 yıl boyunca olmadık bir yüzüğe para yatıracaksın! Fakat pazarlamanın bir taktiği olan bu uzun vade olayına, bir anlık cazibesine kapılarak aldananlar o kadar çok olmuş ki, mücevherat firması önceden koyduğu satış hedefini revize etmek durumunda kalmış!
Ortada bu kadar hesapsızca harcayan, sonra da kredi kartının ödemesini nasıl denkleştiririm diye uykuları kaçan bu kadar insan olduktan sonra, pazarlamacılara gün doğar elbet!
Sonra "anneler günü"nü özel bir gün olarak benimsedik.
Zamanla "Anneler günü var da neden babalar günü olmasın?" görüşüne de sıcak bakmaya başladık.
Ne zaman ki "sevgililer günü" her türlü medya kanalından çaktırmadan empoze edilmeye başlandı, bu kadarını artık kaldıramadım. Zamane gençlerinin diliyle ifade edecek olursam "bay geldi".
Reklamlarla pompalanan, gazetelerde sayfalarca yer alan bu "sevgililer günü" muhabbeti gerçekten bir yerden sonra itici gelmeye başladı ve sanırım kendimce bu dayatmalara karşı bir direnç geliştirdim.
Bunun, ürünlerin satışını artırmak için düşünülmüş bir pazarlama stratejisi olduğunu anlamamak için biraz "saf" olmak lazım. Son yıllarda olay giderek "sevgililer gününe özel ürün" geliştirme noktasına kadar dayandı. Sevgililer günü için özel nevresim takımı, özel saat, özel kolye, özel çamaşır, özel çorap, özel menü, hatta özel pastırma! Say sayabildiğin kadar!
Hele son günlerin bir trendi var ki, herkes bunu konuşuyor. Taksitle tek taş, yani pırlanta yüzük. Hani Nil Karaibrahimgil'in şarkısına konu olan "Tek taşımı kendim aldım/ Tek başıma kendim taktım" dizelerinde ifade bulan, bazılarının çok önem verdiği bir takı.
Ünlü bir mücevherat firması kafayı çalıştırmış, nasıl daha çok satış yaparım diye yeni bir strateji geliştirmiş ve herkes pırlanta sahibi olsun diye "Günde 1 YTL taksitle tek taş" sloganıyla ortaya çıkmış.
Evet günde 1 YTL çok cazip gelebiliyor, eğer vadesine bakmazsan (bu arada ödeme vadesi 36 aya kadar çıkıyor). Bir yüzük sahibi olacaksın, sanki otomobil ya da ev satın almış gibi 3 yıl boyunca olmadık bir yüzüğe para yatıracaksın! Fakat pazarlamanın bir taktiği olan bu uzun vade olayına, bir anlık cazibesine kapılarak aldananlar o kadar çok olmuş ki, mücevherat firması önceden koyduğu satış hedefini revize etmek durumunda kalmış!
Ortada bu kadar hesapsızca harcayan, sonra da kredi kartının ödemesini nasıl denkleştiririm diye uykuları kaçan bu kadar insan olduktan sonra, pazarlamacılara gün doğar elbet!
