Yetkisiz siyasi yöneticiler
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
Türkiye seçim atmosferine girdi. Bu olgu artık tartışılamaz bir gerçek. Özellikle muhalefet partilerinin bu anlamdaki çalışmaları hızlandı. Halkın da bu tempoya katıldığını söylemek yanlış olmaz. Aslında seçime daha uzun sayılabilecek bir süre var ama Cumhurbaşkanlığı seçiminin de önemi, daha sonra yapılacak genel seçimlerini de şimdiden gündeme getirdi.
İşte yaşanan bu süreçte toplumun değişik kesimlerinden ilginç çıkışlar görülmeye başlandı. Bunların içinden bir tanesini ayrıntılarıyla değerlendirmek istiyorum.
Çünkü; çok gerilimli kurultaylarla bir partiyi yönetme erkeni elde edenler, bu erki kaybetme noktasına doğru hızla ilerliyor!
Bir elde CHP diÄŸer elde MHP
Gazeteci Tuncay Özkan. Şimdi Kanaltürk TV'nin sahibi Tuncay Özkan son günlerde ilginç bir adım attı. Bazı siyasi partiler adına sanki sözcüleriymiş gibi davranıyor. Bir TV sahibi veya ortağından çok, CHP ile MHP'nin icazet verdiği yöneticisiymiş gibi.
Özkan, geçtiğimiz günlerde Narlıdere'de bir söyleşiye geldi. Menemen'de dün anma töreni gerçekleşen Devrim Şehidi Kubilay'ı anma törenleri öncesinde AKP karşıtı bir organizasyonun baş aktörü oldu. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin yanı sıra Narlıdere Belediyesi'nin de yer vererek ? desteklediği organizasyonda Özkan'ın dinleyen bazı CHP'li milletvekilleri ve yöneticiler dehşete düştü.
Neden mi? Sanki Tuncay Özkan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere partiyi yöneten isimlerden izinliymiş gibi parti adına konuşmaya başladı.
Salondakilere yaptığı açıklamaların son bölümünde Tuncay Özkan'ın sadece CHP adına değil, MHP adına da hareket ettiği sanıldı. Çünkü Tuncay Özkan iki elini kenara açıp, "Bir elinde CHP, diğer elinde MHP olduğunu" belirterek, "CHP'ye oy vermiyorsanız MHP'ye oy verin" dedi.
Tehlikeli bir durum
MHP ile CHP'nin koalisyon senaryoları yaklaşık bir yıl önce Türkiye'nin gündemine sokuldu. "Derin Devlet" diye adlandırılan ama kimsenin tanımlayamadığı güçlerin bir de CHP'ye, "Sine-i millete dönün" diye yaptığı baskı dikkat çekiyor CHP'ye "sine-i millet" çağrısı yapanlara baktığınızda ise hiçbir zaman tam olarak yanında yer almadığı kurumları bile görebilirsiniz. Örneğin, TÜSİAD gibi kurumlar CHP'yi bu yönde baskı altında tutmaya çalışıyor.
Peki CHP sine-i millete döner AKP tek başına mecliste istediğini yaparsa ne olacak. TÜSİAD CHP'ye mi oy verecek. Hiç sanmıyorum.
Bir başka açıdan bakalım. CHP sine-i millete döndü. Ancak istenilen sonuç alınmadı. CHP'ye oy verenler, vermeyenlerin baskısı ile yapılan bu çağrıdan etkilenenleri, "Muhalefet etmediniz. Kaçtınız" biçiminde suçlar mı acaba?
Bunlar bir-iki ayrıntı. CHP'nin yetkili kurullarında tartışmalarına bile gerek duymadan CHP'yi dışarıdan birileri idare etmeye çalışıyor.
MHP'nin durumu da benzer biçimde. Belki bazı kesimlerin kendi propagandalarını yapmasından MHP'li yöneticiler şikayetçi değil. Ancak, parti yönetme erklerini kaybettiklerini bilemiyorum görebilecekler mi?
Kongreye Ümit Özdağ'ın alınmaması, aday yapılmaması bir yana, MHP'yi de kongre salonunun kenarından bile geçmeyenler idare ediyor gibi bir izlenim doğuyor. En azından son toplantıların atmosferine baktığımda böyle görünüyor. Bunu ben değil, İzmir'de bu toplantıları izleyen bazı milletvekilleri de fark etmiş durumda. Bilmiyorum bundan sonra parti yönetimleri bu toplantılar için ne türlü bir önlem alacaklar...