Yine ortalık toz duman oldu.
Cumhurbaşkanının 2007'de takınacağı tavır.
Meclis başkanının gözünü Çankaya'ya dikmesi.
Başbakan ile Anamuhalefet liderinin birbiri ile atışması.
Kabine içindeki çatlak.
İçte ve dıştaki bazı olaylar.
Kavgalar, gürültüler.
Ufukta bir erken seçim mi görünüyor?
Hükümetin icraatları ve gelişmeler, sanki ufukta bir baskın seçimin hebercisi gibi...
Nitekim küçük büyük pek çok parti olası bir erken seçim için örgütlerine çoktan seçim startını verdiler bile...
Partiler arasında transferler başladı.
Zaten bugüne hiç bir zaman iki seçim arası dört yılı geçmedi.
Bu durumda önümüzdeki yaz, oldukça sıcak geçecek gibi görünüyor.
Söz partilerden ve seçimden açılmışken, bizim duayen siyasetçi, sosyal politika uzmanı Ertan Ünver, ülkede son altı ay içinde yaşanan 129 önemli olaydan değerlendirmeye tabi tuttuğu 82 konuyu baz alarak bir çalışma yapmış.
Seçmenlerin eğilimini saptayan Ünver, şu sonucu almış:


PARTİLER..... KASIM 2005.......MAYIS 2006
AKP...................31.10...................34.40
MHP..................13.70..................14.10
CHP..................10.40..................12.50
DYP...................10.20..................10.30
ANAVATAN......... 9.70..................10.10
DEHAP/DTP....... 6.80...................5.30
SP..........................5.60..................3.10
DSP...................... 2.40..................2.60
SHP....................... 2.00.................. 1.50
BBP....................... 1.80.................. 0.80
DİĞERLERİ.......... 6.90.................. 5.30
TOPLAM..............100.00 ........... 100.00

***

Bu eğilim, kuşkusuz seçim kararı alındığı zaman bu oranlar mutlaka değişecektir.
Ama, halkın eğilimi bu şekilde devam edecek olursa, barajı beş parti geçiyor.
Parlamentoda beş partinin temsilcileri oturacak.
İktidar ise bugünkü gibi rahat olamayacak.

*****

AKP'de kimin dediği olacak?

AKP'de 28 Mayıs'ta yapılacak İzmir İl Kongresi öncesi kulis çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.
İl Başkanı Ali Aşlık, eşekten düşen Nasrettin Hoca'nın "Zaten düşmesemde inecektim" sözünü haklı çıkaracak bir açıklama yaptı ve "Başbakan, çekil derse çekilirim" dedi. Olası bir gelişmenin sinyalini verdi.
Kerem Ali Sürekli de Aşlık gibi yemekli toplantılar düzenleyerek delgelerin gönüllerini fethetmeye çalışıyor. Ancak kimi delegelerin, "yiyelim içelim satılmayalım" mantığı içinde davrandığı kulislerde konuşuluyor.
1994 yerel seçimlerinde DYP İl Başkanı Turan Arınç'a rağmen ön seçimi kazanan Ömür Kabak, bu seferde Ali Aşlık'a rağmen kongreyi kazanacağını söylüyor.
AKP'de İzmir'i kucaklayacak bir yapı oluşturmak istediğini belirten Kabak, "Parti Ali Aşlık'tan kurtulduğu andan itibaren İzmir'de birinci parti olmaya başlamış demektir" diyor ve şu vurguyu yapıyor:
"Bütün delegelerle tek tek konuşuyorum. Rakiplerim gibi yemek veya benzeri organizasyonlar yapmıyorum. Çünkü ben insanların kalbine giden yolun midesinden değil, beyninden geçtiğine inanıyorum. Bu nedenle bütün delege arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde kesinlikle oy istemiyorum. Üç adaydan istediklerine vermelerini talep ediyorum."
Kongreye iki hafta kaldı.
Bu hafta genel merkezden "İstişare komitesi" gelecek.
Üç aday hakkında partinin ileri gelenlerinden, bilgi alacak.
Ama...
Bu arada birleştirici yeni bir aday da çıkabilir.
Bu isim, Taha Aksoy, Bilal Doğan veya başka biri olabilir.
Kimbilir Başbakan, belki de mevcut adaylara "Siz çekilin" diye telefon edebilir.
İzmir'in ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına uygun bir aday çıkarabilir.
Adana'da il başkanı telefonla belirlendiğine göre, İzmir'de neden olmasın.
Bakalım Başbakanın mı, yoksa delgenin dediği mi olacak?
Ben delegenin, iradesini özgürce ortaya koyacağına pek ihtimal vermiyorum.
Önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Maşalar ve sopalar...

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçen hafta üniversite öğrencilerine yaptığı konuşmada, "Ben çok rahatım. Yazılanlara gülüp geçiyorum. Kimin neyi neden yazdırdığını, kimin maşası, kimin sopası olduğunu biliyorum" dedi.
Başkan çok güzel konuşmuş.
Keşke bildiklerini açıkça söyleseydi de kim maşaymış, kim sopaymış İzmirliler öğrenseydi.
Ne kadar güzel olurdu değil mi?

***

Yaşar Nuri Öztürk'ten siyaset dersi!

HALKIN Yükselişi Partisi (HYP) geçtiğimiz günlerde Çeşme'de parti içi eğitim semineri verdi.
Yurdun dört bir yanından gelen HYP yöneticileri, Genel Başkan Yaşar Nuri Öztürk'ün konuşmaları ile mest oldu.
İşte Öztürk'ün konuşmalarından satırbaşları:
.Türk Yusufları kuyunun dibinden çıkarmamız lazım.
.Kürt sorunu diyorlar. Kürt sorunu değil, Kürdün sorunu var.
.Ahlak dinin omurgasıdır. Ahlakı olmayanın dini olmaz. Ama günahkarın dini olur. Din adına günahsızlık iddiası putperestliktir.
.Yalan üzerine kurulmuş siyaset yapmayacağız. Yalan siyasetinin olmadığı yerde, talan da olmaz.
.Türkiye'yi iç ve dış domuz talanından kurtaracağız.
.Domuzların tasallutuna son vermek bizim siyasetimiz, namus borcumuzdur. .Bizim namus borcumuz türban değildir. Biz namusumuzu bir metre beze indirgemeyiz.
.AKP, ayakkabısının tekini evde unutanlara alternatif olarak geldi.
.Bugünkü hükûmet, 3.3 şiddetteki bir depremden korkanların sığındığı bir deprem çadırıdır; kalıcı konut değil. Kalıcı konuta geçmek lazım.
.Türk Halkı, Allah ile aldatılmıştır. Bunu belirleyici güç olarak kullanmak, hayata geçirmek için siyesete girdim.
.Türkiye'ye kazık atmayacağız.
.Çok para ile yapılan siyesetten hayır gelmez.
.Saygınlığımız, dürüstlüğümüz, alâmet-i farikamızdır.
.Türkiye'nin meselesi, artık ana-avrat meselesi olmuştur. İki zeytin üç yumurta meselesi olsaydı biz bu işe girmezdik.