Minou Mirabal: Sadece korkmayın, sonuna kadar gidin ve yılmayın 2022-11-19 12:00:00
Yazar: Güncel Haberler
Dominikli Mirabal Kız Kardeşlerin anısına adanan “25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele ve Dayanışma” haftası etkinlikleri kapsamında Türkiye’ye gelen siyasetçi, dilbilimci ve aktivist Minerva Josefina Tavárez Mirabal’i (Minou Mirabal) “Demokrasi, İnsan Hakları ve Kapsayıcılık” konulu söyleşiye katıldı. İzmir Ticaret Odası'nda gerçekleşen söyleşi Konak Belediyesi, Yaşar Üniversitesi, Ege Kadın Buluşması Platformu, Uçan Süpürge Vakfı ve Dominik Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nin işbirliğiyle düzenlendi.
Yöneticiliğini Yaşar Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Huriye Toker'in gerçekleştirdiği söyleşiye aktivist Minerva Josefina Tavárez Mirabal'le birlikte siyasetçi ve yazar Elfin Tataroğlu konuk oldu. Toplantıya Konak Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Anıl Feroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer, Dominik Cumhuriyeti Büyükelçiliği Temsilcisi Laila Gonzalez, Ege Kadın Buluşması Platformu Koordinatörü Şengül Baysak, Uçan Süpürge Vakfı Başkanı Halime Güner ile çok sayıda kadın sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile Yaşar Üniversitesi öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Söyleşi öncesi Mirabal Kardeşlerin yaşam öyküsünün anlatıldığı, Yaşar Üniversitesi'nce ilk kez Türkçe'ye çevrilen "Kelebekler Belgeseli" gösterildi.
Baysak: Haklarımızdan ve yaşamlarımızdan asla vazgeçmiyoruz
Toplantının açılış konuşmasını yapan Ege Kadın Platformu Koordinatörü Şengül Baysak "Hayatını demokrasiye, insan ve kadın haklarına, eşitliğe ve ayrımcılığa karşı mücadeleye adamış bu nedenle ülkesinde olduğu kadar uluslararası alanda da tanınmış politikacı, devrimci, insan hakları savunucusu Minou Mirabal ile siyasetçi yazar Elfin Tataroğlu’nu konuk etmekten büyük mutluluk ve onur duyuyoruz. Haklarımızdan ve yaşamlarımızdan asla vazgeçmiyoruz, İran ve Afgan kız kardeşlerimizin mücadelesini de saygılarımızla selamlıyoruz” dedi.
Feroğlu: İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe alacağız
Konak Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Anıl Feroğlu Türkiye Cumhuriyeti’nin, kadınlarla birlikte kurulduğuna dikkat çekerek sonrasında da birçok Avrupa ülkesinden çok önce kadına seçme ve seçilme hakkının tanındığını anımsattı. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesine de değinen Feroğlu, “2011 yılında 45 ülke ile Avrupa Birliği tarafından imzalanan ve 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' feshedildi. Kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi’nin hukuki bağlayıcılığına çok inanıyoruz. Umuyoruz ki yakın zamanda önümüzdeki güzel günlerde İstanbul Sözleşmesi’ni bu güzel ülkemizde yeniden yürürlüğe alacağız” dedi.
Prof. Dr. Toker: Kadın hakları ihlali insan hakları ihlali
Konuşmasına konukların özgeçmişinden söz ederek başlayan Prof. Dr. Huriye Toker, kadın hakları için önce insan haklarından söz etmek gerektiğini söyledi. Toker, 1960 yılında Dominik’te ülkeyi yöneten diktatöre karşı mücadele eden Mirabal kız kardeşlerin öldürüldükleri gün olan 25 Kasım gününün, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 1999 yılında Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan ettiğini anlattı. "Ülkeyi yöneten diktatöre karşı verdikleri mücadele uğruna hayatlarını veren Mirabal kız kardeşlerden Minerva Mirabal’ın kızı olan ve kendisi de bir devrimci, siyasetçi, insan hakları savunucusu ve akademisyen olan Minou Mirabal'i ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz" dedi.
İnsan hakları ihlalinden birinin kadın hakları ihlali olduğuna dikkat çeken Toker, "Tüm dünyada 1979'lu yıllara döndüğümüzde Birleşmiş Milletler 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan 'Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)'ni imzalamış ülkelerde kadın hakkı ihlallerinin hız kesmeden sürdüğünü görüyorsunuz" diye konuştu.
Mirabal: Asla var olanla yetinmeyeceğiz
Türkiye'ye geldiğinden beri kendisine ve ailesinin hikayesine gösterilen ilgiden büyük mutluluk duyduğunu ve duygusal hissettiğini söyleyen Minou Mirabal, "Benim ülke tarihime şahitlik etme hikayemi dinlemek için geldiniz. Annemin, teyzemin, babamın hikayesini anlatma, tüm dünyada Dominik Cumhuriyeti'nde kadınların hikayesini anlatmak için geldim. Çok uygun bir başlık seçmişsiniz çünkü bizler hem demokrasiden bahsediyoruz hem insan haklarından bahsediyoruz. Bu ikisinin var olması için birbirine bağlı olması gerekiyor. İnsan hakları, demokrasi var olduğu sürece vardır, erkekler ve tüm bireylerin demokrasiye dahil olduğu sürece vardır. Ben öyle bir aileden geliyorum ki bu ailenin pek çok üyesi rejimin insan hakları ve demokrasiye saygı göstermemesinden dolayı hayatını kaybetti” dedi.
"Biz barışçıl bir dünyada yaşamak istiyoruz, bu da bir insan hakkı değil mi?" diyen Mirabal sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz barış içinde yaşamak, bunu inşa etmek istiyoruz ve biz kadınlar bu konuda birçok tecrübeye sahibiz. Anneme ve teyzelerimi düşündüğümde beni o kadar çok sevdiler ki, özgürlüğe, demokrasiye olan inançlarından dolayı kendilerin ibile fedi etmeye hazırdılar. Mücadelemizden söz ederken bahsettiğim konu bu. Biz bu konuda ilerlemeye devam edeceğiz. Elimizdekilerle yetinmeyeceğiz."
İstanbul Sözleşmesi'nden de söz eden Mirabal, "İnsan ve kadın haklarını koruyan bir sözleşmeden söz ediyoruz. Kadın hakları da insan hakkıdır. Bundan geri dönemeyiz artık" dedi.
Kadınların siyasete katılmasının gerekli olduğunu ama bunun çok zor olduğunu kaydeden Mirabal, "Kadın olarak her zaman çok dikkatli hareket etmemiz ve tanınmamız kolay bir iş değil. Siyasete katılırken kadın olarak korkmamamız gerek. Bir oraya gelirken ne kadar güçlü olacağımızı gösterdik. Biz dünyayı değiştirmek için bu güce sahibiz. Böylece kendi özel ve duygusal bakış açımızı, sağlık, eğitim konusunda kendi bakı açımızı ortaya getirebiliriz. Korkmayın, sadece korkmayın, sonuna kadar gidin ve yılmayın" diye konuştu.
Gençlerin Mirabal Kardeşler gibi olmak için ne yapabiliriz sorusuna yanıt veren Minou Mirabal, ""Yaptığınız şeyi yapmaya devam edin, katılın. Evde kalırsanız, telefonun başında vakit geçirir, tweet atarak dünyayı kurtaracağınızı düşünürseniz yanılırsınız. Bunun başka yolu yok. Katılım herşeyden önemli" görüşünü dile getirdi.
Tataroğlu: Şansımız Atatürk gibi bir liderimiz olması
Konuşmasında Dünyada ve Türkiye'de kadın hareketinin gelişiminden söz eden siyasetçi yazar Elfin Tataroğlu Mirabal’ın anlattıklarından yola çıkarak insan haklarının ne kadar temel bir ihtiyaç olduğunu ve Mirabal ailesinin bunun için bedel ödemiş bir aile olduğunu söyledi. Eski medeniyetlerde kadının karanlık tarafının ön plana çıkarıldığını ancak Anadolu coğrafyasında bizim bir avantajımız olduğunun altını çizen Tataroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk mitolojisinde kadın Ulu Ana, Umay Ana, Toprak Ana, Bereket Ana yani çoğaltan, yaşatan, yaşamı merkezine alan bir anlama sahip kadın. Sonra imparatorluk döneminde kadınlar haklarını kaybedecek düzeye gelmişler. Bizim bir şansımız, bizim topraklarımıza Atatürk gibi bir önderin, büyük bir devrimcinin gelmiş olması. Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında gerçekleştirdiği aydınlanma devrimi ile kadınlarımıza tüm haklarını verdi. O dönemde yapılmış bir afiş vardır. 'Asrı yıla sığdırdık' diye. Avrupanın yaşadığı devrimleri bir yıla sığdırdı.”
İnsanın insana karşı sevgisinin azaldığı bir dönemde olduğumuzu da belirten Tataroğlu, "Kapsayıcılık günümüzün en önemli konularından biri. Kapsayıcılığın olduğu her yerde dışlayıcılık var tam anlamıyla" diye konuştu. Elfin Tataroğlu konuşmasında BM'in yanı sıra Avrupa Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'na da değindi. Kapsayıcı dilin bizim en önemli problemlerimizden biri olduğuna dikkat çekti.