Ankara'yı kullanmak !
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
Siyasette Ankara'yı kullanmak ‘uyanıkların' geleneksel davranış biçimidir. CHP'deki kargaşa hali İzmir'de "Kimin eli kimin cebinde" halini doğurdu.
Bazı gelenekler bile yerle bir edilmeye başlandı.
Karşıyaka'da CHP'de delege seçimlerinde "adamlarını seçtirenler" dün gidip AK Parti'nin İzmir'i kazanmasını isteyen eski solcu, yeni Müslüman solcu Ertuğrul Günay'ı karşıladılar.
Narlıdere'de kurucu ilçe başkanı Türkan Miçooğulları'nı her türlü törende "plaketle" ödüllendirenler, bunu unutup, Miçooğulları'na il delegeliğini bile çok gördüler. Balçova'da ise durum çok farklı değil. Yerel seçimde farklı noktalarda saf tutanlar, bur anda yan yana gelmeyi başardılar. Güzelbahçe ise kırganlıklarla dolu. Ama küçük olduğu için fark edilmiyor. Buca'da Ahmet Ersin yıllar sonra "doğrandı". Ersin'in bu kadar yıllık mücadelesi yok sayıldı. Bornova'da olaylı seçimler bakalım ne sonuç verecek.
Vahim bulunan durum
Çiğli'de ise herkesin "vehamet" diye nitelediği gelişmeler yaşanıyor. İlçe kongresi öncesinde burada ilçe başkanlığına getirilen bir isim "pervasız" telefon görüşmeleriyle ayyuka çıkmış durumda. Aynı anda 40 kişiye 40 farklı şey söylüyor.
Bir gün içinde; Genel Sekreter Önder Sav, Mehmet Sevigen, Abdurrezzak Erten, Bülent Baratalı gibi Ankara'daki isimleri sayısız biçimde telefonla arayıp; kendisine, "Bu kişi Genel Merkez'in adamı. Kimse buna dokunamaz" havası verdirmeye çalışıyor.
Ve ilk defa İl Başkanı Kemal Karataş bile "itirafta" bulunuyor: "Büyük hata yaptık."
Ama; bir hafta sonra yapılacak kongrede CHP bu isimden kurtulamazsa burada bile yazmaya çekindiğim hamleleri nedeniyle bugüne kadar "tertemiz" solculuklarıyla bilinen bazı CHP üst yöneticileri inanılmaz biçimde zan altında kalabilir!..
Kongre öncesi ve sonrası
Tüm bu tartışmalar eşiğinde CHP İzmir'de ne yapar? Şimdi tüm CHP yerel yöneticileri bu sorunun yanıtını arıyor. Bu arada Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sakinliğini koruyor.
Bakıldığında CHP açısından en önemli avantaj bu olsa gerek. Çünkü, CHP kongreleri sonrasında bugün ortalıkta görünen pek çok isim, elde ettiği unvanlara karşın partili kamuoyunda çok önemli bir yer tutamayacak. Bunu belediye başkanları da görüyor.
Buralarda elde edilen iktidarın önemi yok çünkü, neredeyse delegeler "atama" yöntemiyle belirleniyor.
Hatta İl Başkanı Kemal Karataş tüm siyasi teamülleri unutup; "Bu Divan Başkanı'nı ben gönderdim, nasıl seçmezsiniz?" diyecek kadar bugüne kadar bildiklerini unutuyor.
Herkes CHP'de şunun farkında. CHP içinde Deniz Baykal'ı bu dönem genel başkanlıktan indirecek bir irade kongrelerden sonra ortaya çıkmaz. Ayrıca, Baykal'a alternatif olanların uzun süre kendisiyle çalıştıkları da bir dezavantaj. Onun dışındaki seçenek olan Mustafa Sarıgül ise bu yapıdan asla destek alamaz.
Ancak; tüm bunları bir kenara bıraktığınızda bile ortaya çıkan kongre tablosu sadece Ankara'daki bazı yöneticilerin yerini koruma konusunda başarıya götürür. Ondan sonrası ne olur? İşte bu durum pek net değil...