CHP'li Başkan'ın danışmanı AKP'yi öve öve bitiremedi...
Yazar: Macit SefiloÄŸlu
CHP'nin seçim başarısı veya başarısızlığı. Bugünlerde en çok tartışılan konu. CHP dışında siyaset yapmış ve yapmaya devam eden sonradan olma birçok köşe yazarımız bile bugünlerde "Baykal gitsin" diyor.
Kişisel dostluğum olan Eski DYP'li, ANAP'lı, Genç Partili Aytun Çıray, yine sağda dolaşmadık parti bırakmayan Cengiz Bulut gibi eski politikacı, yeni gazeteci-yazar dostlarımız "Deniz Baykal" infazcıları içerisinde yer alanlar arasına girdi.
Bir de elbette kayıtsız şartsız "gitsinciler" var. Deniz Baykal düşmanlığından okuyucu tabanlarını besliyor ve geliştiriyor. Genel seçim sonuçlarıyla birlikte bu tabloyla bir kez daha yüz yüze geldik. Tabi bu listeye bir grubu daha eklemek gerekiyor. Deniz Baykal'ın listeye alıp, milletvekili, bakan veya başka bazı koltukların yolunu açtırdığı isimler. Bu isimler yeniden aday olamazsa, "isyancı" oluyorlar.
Peki bu tablo içinde olan kime oluyor? Orasını da siz yanıtlayın…
Bana göre ise seçimden sonra solda ne olması gerektiği konusunda en doğru yaklaşımı Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras koydu. Solun gerçekten toparlanmasının "kişisel" bir iş olmadığını vurgulayan Uras, bunun bir kadro meselesi olduğunu yazdı. Gerçekten de böyle; Eğer sizin kadronuz yok ise sizi Ankara'dan gelip kurtaracak birini arıyorsanız, işte burada ciddi açmazınız var demektir.
Nasıl ki, Deniz Baykal'ı, "tekelci sermaye basını ile birlikte" postalayıp, yerine Mustafa Sarıgül'ü getirmekle kurtaracağı yalanını halka yedirmeye çalışanlar varsa, bir de solun toparlanmasının önünde engel CHP üyeleri de var.
İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, bu kentteki CHP gücünün karşısında duramayan Ahmet Piriştina'nın da katkılarıyla CHP'nin eline geçti mi. Evet geçti.
Şimdi AKP bunu almak için çalışma başlattı mı. Evet, hem de ciddi biçimde. Ben size aşağıda vereceğim örnekten yola çıkarak AKP'nin bunu başarabileceğini söyleyebilirim. Eğer CHP uyanıp, bir önlem alırsa bilemem…
Başardılar, başaracaklar !
Söz konusu olan kişi İlknur Denizli. Bir zamanlar aynı meslekten olduğumuzu sanıyordum ki, aradan geçen zamanda işkadını olduğunu gördük. Sayın Denizli, bir yandan İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği'nin Başkanı. Buradaki en büyük özellik ise bu derneğin Başkan Yardımcısı'nın eski CHP İl Başkanı Alaattin Yüksel olması. Hepinizin bildiği gibi Alaattin Yüksel'in diğer bir özelliği Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu'nun da hiçbir zaman reddetmediği kadim dostu ve siyaset akrabası olması.
İşte bu noktada Aziz Kocaoğlu, basın ilişkileri ve pek çok konuda destek almak için İlknur Denizli'yi "Danışmanları" kadrosuna gecikmeli de olsa kattı. Ve İlknur Denizli'nin, son seçimde CHP'den milletvekili adaylık düşündüğü de kulislere yansımıştı.
Yorumlara şaşırdılar
İlknur Denizli İZSİAD Başkanı sıfatıyla, yani işadamı kimliğiyle seçimin hemen akabinde Ege TV'de haberlerin konuğu oldu. Burada yaptığı seçim değerlendirmesini dinleyen bir arkadaşımın uyarısı ile yaptığı açıklamaları daha sonra izledim. Açıklamaları dinleyince, CHP'nin bundan sonraki sürecindeki yerel seçimlerin de hiç kolay geçmeyeceği inancım pekişti. Nasıl mı? İşte size sorular ve yanıtları:
Sizden İZSİAD Başkanı olarak, bu seçim sonuçlarını değerlendirmenizi istiyorum. Önümüzdeki döneme nasıl bakıyorsunuz? Nasıl yaklaşımda bulunuyorsunuz?
Seçimleri sonuçları itibariyle ülkenin gelişimi için, ülkenin ilerlemesi için hep bir fırsat olarak, değerlendirmek olarak algılıyoruz. Ben, bu seçimlerde özellikle AKP'nin çok ciddi bir başarı gösterdiğini görüyorum. Oylarını ciddi bir biçimde artırdığı ortada. Bu demektir ki, Ak Parti'nin bugüne kadar uyguladığı politikalar, halk tarafından tasdik edilmiştir ve bundan sonrası için de Türkiye'de bu politikaların devamı yolunda bir niyet ortaya konmuştur. Önümüzdeki dönemde, bu niyet çerçevesinde kurulacak hükümetin, ülkemizin daha büyük bir ekonomi ve sosyal adalet anlamında gerçekten önemli işler yapmasının, gerçekten çok önemli olduğuna inanıyorum. Bunu ifade etmek istiyorum.
Diğer partiler açısından da, tabi nerede yanlışlık ya da hata yaptıklarına ilişkin olarak bir değerlendirme yapılacağını düşünüyorum. Bunlardan ilki, zannediyorum bir parti tarafından yapılmış durumda şu anda. Diğer partilerin de bu anlamda değerlendirmelerini yapıp, bu ülkede yaşayan insanlardan daha çok oy almak ve yönetmeye talip olanların sonuç itibariyle daha ciddi projelerle ve ciddi söylemlerle ortaya çıkmalarının da açık olduğunu da bir kez daha bu seçimlerde görmüş olduk diye değerlendiriyorum.
Peki siz, genel olarak AKP'nin oy oranını yükseltmesini neye bağlıyorsunuz?
AKP'nin oy oranın yükselmesini, uygulanan sosyal ve ekonomik politikaların halk tarafından tasdik edilmesi olarak değerlendiriyorum. Özellikle iş dünyası anlamında da değerlendirdiğimizde, tabi ülke ekonomisi açısından biz bu 5 yılı 21 çeyrektir büyüyen bir ekonomiyle geçirdik ve bunun yansıması olarak da ihracatımızla, gayri safi milli hasılamızdaki büyümeyle ekonomi içinde değerlendirme yaptığımızda gerçekten Türkiye ekonomisi, Avrupa'nın ve dünyanın sayılı ekonomilerinden biri haline geldi. Bunun da ben, halk üzerinde olumlu etkileri olduğunu ve bunun olumlu bir biçimde algılandığına inanıyorum.
Bir de tabii bu süreçte siyasi birtakım etkiler de ortaya çıktı. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bazı konularda da halkın ben, bir parça da demokrasi adına ve mağduriyet anlamında halkın Akparti'nin yanında yer aldığını ve bunu bu biçimde değerlendirdiğini düşünüyorum. Akparti'nin oylarındaki temel artışın sebebi; bir, politikalardır; ikincisi de bu anlamda oluşmuş bir mağduriyetin de sözkonusu olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Az önce de ESİAD Başkanı Kasalı ile konuştuk. Özellikle sizin vurguladığınız noktalara vurgu yaptı. Önümüzdeki dönemde sorumluluk, huzur, istikrar beklediklerini söyledi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunun da, 10-15 gün içinde ya da bundan sonraki döneme damgasını vuracağını söyledi. Siz cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda nasıl bir beklenti içindesiniz? Başbakan uzlaşmaya yanaşacak mı?
Evet. Ben, Sayın Başbakan'ın yaptığı az önceki konuşmada ve değerlendirmede, son derece uzlaşıcı ve yapıcı bir hal içinde olduğunu gördüm ki bu son derece önemlidir. Toplumun tüm kesimlerini kucaklayan ve gerçekten bir kez daha bu anlamda gerilim yaratmayacak bir uzlaşı ortamını sağlamak için çaba göstereceği konusunda bana çok önemli ipuçları verdi konuşmasında. Böyle olmasını da çok diliyorum tabi. Çünkü ülkemizin bu anlamdaki gerginliklere daha fazla tahammülü olmadığına inanıyorum. Evet, ekonomide belli başarılar elde etmiş olabiliriz ama hala Türkiye ekonomisinin son derece kırılgan bir yapısı olduğuna da hep birlikte gözlemliyoruz, biliyoruz. Bu anlamda ben, önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi açısından da, Türkiye açısından da, cumhurbaşkanlığı seçiminin daha kabul edilebilir ve uzlaşılabilir bir ortam içinde değerlendirilerek ve çok büyük gerginliklere sebebiyet vermeden çözümleneceğine inancımı burada ifade etmek istiyorum.
Son olarak, Avrupa BirliÄŸi konusundaki beklentileriniz neler?
Avrupa Birliği, gerçekten son derece önemli bir konu. Bu konuyla ilgili olarak bugüne kadar Ak Parti Hükümeti'nin yaptığı çalışmaların, özellikle 1 yıl öncesine kadar ben kanuni düzenlemeler anlamında çok ciddi olduğunu görüyorum ve gözlemliyorum.
AB ile reformlar biraz yavaşladı gibi…
Son bir yılda, tabii bir seçimin gelecek olmasından belki kaynaklanan birtakım kaygılardan olsa gerek. Hem de Avrupa'da yaşanan hükümet değişiklikleri, oralarda yaşanan siyasi çalkantıların, ülkemize yansımaları sebebiyle, bu anlamda bir parça farklı düşüncelerin toplum içinde de yayılmasından dolayı, o anlamdaki hızımızı kaybettiğimizi düşünüyorum. Ama ben, yeni hükümetin bu anlamda çok ciddi bir aktivite içine gireceğine ve çok ciddi bir biçimde Avrupa Birliği yolunda ülkemizi götüreceğine inanıyorum. Çünkü ben, Avrupa Birliği'ni, bir AB projesi değil, bir çağdaşlaşma projesi olarak değerlendiriyorum.Bu anlamda da, AK Parti Hükümeti'nin de bizimle bu düşünceleri paylaştığına inanıyorum, inanmak istiyorum ve bu anlamda da çok ciddi bir çabanın içinde olacağına önümüzdeki dönemde inanıyorum.
Öneri ve değerlendirmelerim
Yukarıdaki soru ve yanıtlar ışığında bazı öneri ve değerlendirmelerim olacak. AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisini ve politikalarını yukarıdaki söylemlerden de anlaşılacağı gibi daha iyi savunacak birisini bulamayacağından, İlknur Denizli'yi bu kentin vizyonundan öte birisi yorumuyla kendi danışmanı yapabilir.
İlknur Denizli, şu anda politikalarını beğenmediği CHP'li belediye başkanına danışmanlık yapma işkencesinden de kurtulur.