CHP'de eksik olan...
Yazar: Çağlayan Bilgen
CHP İzmir örgütü, geçen hafta bugün "Birlik, beraberlik ve dayanışma" yemeği düzenledi.
Yemeğin adı öyle olsa da, asıl amaç; partinin borçlarını ödemek için gelir sağlamaktı.
Asıl amaca da ulaşıldı. Ama, "Birlik beraberlik ve dayanışma" sadece yemeğin adı oldu ve sözde kaldı.
Nasıl kalmasın ki; yemeğe CHP'nin İzmir'deki 15 milletvekilinden sadece ikisi (Türkan Miçooğulları ve Sedat Uzunbay) katıldı.
Hani nerede İzmir'i yeniden dizayn etmeye çalışan ithal milletvekilleri...
Eğer "Meclis açıldı, bu yüzden gelemedik" diyorsanız, sabah biraz erken kalkıp Ankara'ya geri dönebilirdiniz...
TBMM Başkanlık Divanı Üyesi olan Türkan Hanım nasıl katıldı yemeğe...
Yine eski il başkanlarından Ekrem Bulgun ve Alaattin Yüksel "çeşitli bahaneler" ileri sürüp geceye katılmadı.
Birlik, beraberlik ve dayanışma böyle mi sergilenecek?
***
YOĞUN sigara dumanı ve anason kokusunun hakim olduğu gecede kürsüye çıkan İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan, zorlu bir kongre süreci yaşadıklarını belirterek şöyle diyor:
"Bu parti kendisine ilçe binası kazandıran arkadaşlarını delege yapmayacak kadar vefasızlaşmıştır. Bu nedenle örgütümüz vefayı yeniden öğrenmek zorundadır."
Yıllardır "Vefa'nın İstanbul'da bir semt adı" olduğunu belleklerine kazıyan partililere siz mi hocalık yapacaksınız bilmiyorum... Ama bildiğim bir şey var; o da CHP'liler bir an önce 3S'yi öğrenmek zorunda...
Yani eskiden var olan sevgiyi, saygıyı ve solculuğu...
Çünkü CHP örgütleri, 3S'den uzaklaşmış durumda. (İstisnalar hariç.)
***
BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yemekte görevden alınan eski il başkanı Alaattin Yüksel'in Küba dönüşünde İsmet İnönü Kültür Merkezi'ndeki gibi yüksek sesle, ateşli bir konuşma yapıyor.
"İçe dönük söylemleri bırakıp, halka ne olduğumuzu göstermemiz gerek" diyen Kocaoğlu şunları söylüyor:
"Eğer bunu yapabilirsek CHP iktidar olacaktır. Hep birlikte sokağa çıkıp, küskün partilileri ziyaret etmeli ve onları aktif hale getirerek, iktidar yürüyüşünü İzmir'den başlatmalıyız.?
Başkanın bu sözleri büyük alkış alıyor.
Salon adeta yıkılıyor.
Ama hem Ayhan'ın, hem de Kocaoğlu'nun bu söylemlerinin eyleme dönüşmesi oldukça zor.
Çünkü, parti yönetimine hakim olan zihniyet "Küçük olsun, benim olsun" dediği sürece bu güzel sözler, söylem olarak kalmaktan öteye gitmez.
Aslında yanılmak istiyorum, ama CHP'liler bugüne kadar beni hiç yanıltmadı ki...
***
Dilde ve siyasette kirlenme
CHP Konak İlçe Örgütü, geçtiğimiz günlerde Dil Bayramı'nı kutladı.
İzmirli edebiyatçılar, Recai Şeyhoğlu ve Hidayet Karakuş, dildeki kirlenmeden söz etti. Çok sayıda partilinin katıldığı toplantıyı izleyenlerin, aralarında, "Asıl önemli olan siyasetteki kirlenme. Bir toplantı düzenleyip bu konuyu tartışmak gerek" diye konuştuğu duyuldu.
CHP'liler umarım yakında böyle bir toplantı yapar ve siyasetteki kirlenmeyi, yozlaşmayı tartışır.
Tebrik ettiler, bileÄŸi incidi
AKP'den ayrılıp tekrar yuvasına dönen ve ANAVATAN Partisi İzmir İl Yönetim Kurulu'na giren Sıddık Soysal, sağ bileğini incitmiş.
Geçmiş olsun diyenlere Soysal, "AKP'yi bırakıp, ANAVATAN'a geçtikten sonra o kadar çok kişi beni tebrik edince, bileğim zorlandı, incidi" diyormuş.
*****
Madem bahaneniz yok, o zaman sözünüzü tutun
GEÇEN hafta bu sütunda yer alan "Bahane aramayın" başlıklı yazım AKP
Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Fatma Seniha Nükhet Hotar Göksel'in zoruna gitmiş.
Yazımda AKP'li vekilin, il danışma meclisi toplantısında sarfettiği "Eğer Üniversite Oyunları olmasaydı, İzmir'in çevre yolu, Beydağ barajı, sağlık ve eğitim sorunlarını çözülürdü. İzmir'e yeni yatırımlar yapılırdı. Buralara harcayacağımız paralar, Üniversite Oyunları'na gitti" şeklindeki sözlerine yer vermiş ve buradan yola çıkarak "Bahane aramayın" demiştim.
Sayın Fatma Saniha Nükhet Hotar Göksel,hafta içinde AKP İl Başkanlığı Basın Müşaviri Abdullah Yıldız aracılığıyla gönderdiği yazıda şöyle diyor:
"Öncelikle şunu açıkça ortaya koymalıyız ki, iktidara gelmemizden bu yana ülkemizin yıllardır süre gelen meseleleriyle ilgili çözüm arayışlarımız ve bu uğurda gösterdiğimiz performansımız, kamuoyumuzun malumudur. Dolayısıyla bugüne değin hiçbir zaman mazeret üreten veya bahane bulan değil, her zaman sorunların üzerine giden ve çözen durumunda olduk. İzmir'e ilişkin de hiç bir bahanemiz ve mazeretimiz yoktur. İktidarımız döneminde ne vaat edildiyse İzmir'imize ilişkin olarak, fazlasıyla yerine getirilmiştir. Bundan sonra da getirilecektir. Yaptığınız yorum, uzun bir konuşmadan, kesitler alınarak kurgulanmaya çalışılmış zorlama bir çıkarımdır. Konuşmanın geneli dikkate alındığında, Türkiye'miz için ve İzmir'imiz için çok önemli bir organizasyon olan Üniversiade'a hükümet olarak ne kadar destek verdiğimizin anlatılmaya çalışıldığı görülecektir."
Madem bahaneniz yok, sayın Fatma Seniha Nükhet Hotar Göksel Hanımefendi, o zaman İzmir için verdiğiniz sözleri tutun da görelim...
***