Tarihe karışan gece muhabirliği 2023-09-27 14:03:04
Yazar: Alahattin Gürırmak
Önceleri Basmane’de bulunan İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali 1975 yılında Halkapınar semtine taşındı “Santral Garaj” adıyla hizmet vermeye başladı. “Yeni Garaj” adıyla da anılan otobüs terminalı 1975-1998 yılları arasında İzmir’e yolcu getirdi, İzmir’den yolcu götürdü.
Büyüyen şehrin ve şehirlinin artan ihtiyacını karşılamak için harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova Işıkkent’te yeni bir otobüs terminali alanı belirledi. 1993 yılında açılan proje ihalesinin sonuçlanmasının ardından yapım ihalesi açıldı.
Yeni otobüs terminalinin yap - işlet - devret modeliyle yapılması öngörüldü. İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali 1998 yılının Aralık ayında faaliyete geçti.
Paylaştığım renkli fotoğraf 2 Ocak 2013 günü saat 21.40’ta, 23 yıl boyunca İzmir’e hizmet vermiş otobüs terminalinin az ötesinde çekildi. Siyah-beyaz fotoğrafta görüldüğü gibi, terminalin ana giriş kapısının üzerindeki takta "Santral Garaj” yazısı göze çarpıyordu.
Sol yanımda suları kirli bir çay İzmir Körfezi’ne akıyordu. Antik çağda Homeros’un şiirlerini kenarında yazdığı belirtilen Meles Çayı’ydı bu. Uzun yıllar yöredeki evlerin ve sanayi kuruluşlarının atıklarını taşımaktaydı. Halkapınar Deresi değil de “Halkapınar kanalizasyonu”ydu mübarek…
Akan su kirli, kötü kokulu, hava kirli, sisli, pusluydu. Soluk almakta bile zorluk çekiyordum. Az ötede eski garaj camisinin silueti görünüyordu. Yalnızdım. Gecenin o saatinde bir arkadaşımı bekliyorum. Onu otobüs terminalinde karşılayacağıma söz vermiştim.
23 yıl bu alanda hizmet veren garaja memleketten bayramda seyranda geliş gidişlerim, hatıralarım geldi aklıma. O anıları yazmaya kalksam sayfalar sürer.
Gece çekilen fotoğrafım bir öz çekimdir. O yıllarda bu tür çekimlere “selfie” denmiyordu ve yaygınlaşmamıştı. 1991 yılından bu yana foto muhabirliği yapıyordum ve sayısız “selfie” (özçekim) yapmıştım.
Bu çekim tekniğini İzmir gazetelerinde polis-adliye, hastane ve gece muhabirliği yaptığım sırada öğrenmiştim.
Gece muhabirliği deyince…
Uzun yıllar gece muhabirliği yaptım. Gece muhabirliği zordur. Günü, güneşi görmeden çalıştım. Gece haber peşinde koşmak, cinayet, gasp, soygun, yangın, trafik kazası gibi olayları fotoğraflamak kolay iş değildir. Bir de hiç güvenliğin, güvencen olmadan.
Gecenin kör karanlığında yalnızsındır. Yanında sana yardımcı olarak, yol gösterecek kimse de bulunmaz. Üzerine gittiğin gazetelik olayla karşılaşacaklarınla gecenin kör karanlığında başbaşasındır.
Gazeteler bu olayları çok önemser, üçüncü sayfalarında yer verirdi. Gazeteler arasında kıyasıya bir rekabet vardı. Olayı atlarsan ya da fotoğrafın iyi çekemezsen yandın, işine son verilmesi ihtimal dahilindedir.
O yılların gündüz ya da gece muhabirleri rakip gazetelerdeki meslektaşlarına “haber atlatma” denilen bir uğraşın ve yarışın içindeydi.
Rakip gazete muhabirinden daha kötü fotoğraf çekemezdin. Haberi fotoğrafını çekemedin veya bilgisini, belgesini bulamadın mı, eyvah!
Ertesi günün gazetelerinde haber atladığın fark edilirse yandın. Gözünün yaşına bakmazlar, gazetecilik tabiriyle “şutlanır", yani işten atılırdın. O işyerine verdiğin onca emek de yok sayarak.
Geçmiş yıllarda gazetelerde, haber ajanslarında ve yerel televizyonlarda polis-adliye, hastane muhabirleri, gece muhabirleri vardı. Şimdi gazeteciliğin temelini oluşturan bu alanlarda çalışan kalmadı. Gece muhabirliği de adeta tarihe karıştı.
İzmir’in nüfusu beş milyona dayandı. Asayiş olaylarında görünür bir artış var. Bu nedenle, İzmir Yargı ve Güvenlik Muhabirleri Derneği (İYGMD) Başkanı Muzaffer Tezel meslektaşımın dediği gibi, gazetelerde ve yerel televizyonlarda polis adliye muhabirliği sistemi tekrar geri gelmelidir.
Bir gece özçekim fotoğrafından, anılardan yola çıkıp yazıyı buralara getirdik.
Bu vesileyle geçmiş uzun yıllar boyunca İzmir gecelerinde birlikte görev yaptığımız, haber peşinde koştuğumuz basın emekçisi meslektaşlarımı ayrı ayrı selamlamak isterim.