Kurtuluş Savaşı'nda Strato Tuzcuoğlu ve Papa Eftim 2022-09-01 20:00:00
Yazar: Uzm. Dr. Metin Özer
İzmir’in Yunan orduları tarafından İşgali 15 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 arasında, yaklaşık üç buçuk yıl sürmüş, bu süre içersinde çok acılar çekilmişti. İzmir’in işgali bütün yurtta Kuva-yı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk ruhunu uyandırmıştı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları savaşırken, cephe gerisinden onlara destek olan Karamanlı Hristiyan Türkler de vardı.
6 Ocak 1959 tarihli Milliyet Gazetesi'nde, Roma’da yaşayan Strato Tuzcuoğlu kendini şöyle tanıtmaktadır:
“Ben Antalya’da doğup, büyüdüm. Orada evlendim. Eşim de Antalyalıdır. Ana babalarımız da oralı idiler. Bu nedenle Türkleri sevmemiz, onlar için çalışmamız gayet doğaldır. Şükrü Saraçoğlu, telgraf ve telefonları dinleyip, düşman kuvvetlerinin toplu olarak bulunduğu yerleri, silah ve cephane depolarının yerlerini öğrenip, kendilerine bildirmemi istemişti. Teklifi tereddütsüz kabul ederek, üzerime aldığım bu işi düşman Türk topraklarını terk edinceye kadar devam ettim”.
Kuşadası Posta İdaresi'nde telgraf memuru olarak çalışan Strato Türkleri sever el altından onlara her türlü yardımı yapardı. Gizli mukavemet teşkilatında çalışan Türklerin en az yarısı ellerindeki silah ve cephaneyi Strato’nun yardımı ile temin etmişlerdi.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı'nda “Bize bir ordu kadar faydası oldu” diye anlattığı Papa Eftim (Pavlos Karahisaridis - Zeki Erenerol) İstanbul’daki Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin basın sözcüsü Sevgi Erenerol’un dedesiydi. “Ben Türk dostu değil, Türk oğlu Türk Eftim’im” diye haykırmıştı. 1884 Yozgat Akdağmadeni doğumlu Papa Eftim, Karamanlıların yurtlarında kalması için çok çaba göstermesine karşın, sadece İstanbul’dakiler mübadeleye tabi olmamışlardı. Yunanistan’a gönderilenler Türkçe'den başka dil bilmediklerinden orada “Türk tohumu” olarak karşılanmışlardı.
Osmanlı ve Selçuklu'da cizye ve haraç devletin önemli gelirlerinden olduğundan Hıristiyanların Müslümanlığa döndürülmesi istenen bir şey değildi. Yeniçeriler asker ve yönetici olacaklarından sadece onların Müslümanlığa dönmesi, Türkçe öğrenmeleri isteniyordu. Halka din ve dil konusunda tam bir serbestlik tanınmıştı. Anadolu’da Türkçe konuşan Karamanlıların yaşadıkları bölgede Yunanca, Ermenice konuşan Ortodoks Hıristiyanlar da vardı. Karamanlılar bugün bile Yunanistan’da “Anadolu lisanı” dedikleri Türkçe'yi konuşmaktadırlar.