Uzun Han ve aşık kemiğiyle oynayan çocuklar 2022-01-19 23:35:54
Yazar: Alahattin Gürırmak
Bundan üç yıl kadar önceydi, Anafartalar Caddesi'nden geçerken fark etmiştim, "Paşayakov Kortejosu", "Uzun Han Aile Evi" ve en son "Cevahirci İş Merkezi" olarak kullanılan binanın cümle kapısı sökülüyordu. Tarihi binanın bulunduğu arsa otopark yapılmak isteniyordu.
Benim için oldukça hüzün verici bir görüntüydü. Sökülen kapının fotoğrafını çekip yürüyüp yoluma devam etmek istedim. O sırada karanlık yüzlü, anlamadığım bir dilde konuşan birileri, daha doğrusu değnekçiler arada "Hop hoop" diye bağırarak üzerime yürüdüler. Açık otopark yapacakları yerin fotoğrafının bile çekilmesini istemiyorlardı. Hızla uzaklaştım.
Defalarca yazdık, çizdik, kitaplara, gazetelerde konu ettik. Uzun Han yapılarının iki sokağıyla birlikte ele alınmasını istedik. "Burada bir kortejo müzesi yapılsın. Bir zamanlar buralarda yaşayanlar ziyaret edip o günleri yad edebilsinler. 45'e yakın odası ile bu İzmir'e özel konut ve yaşam alanını gezebilsinler. Burada turistik eşya satılan sergiler olsun" dedik.
2016 yılıydı. Bir gün Orhan Beşikçi ağabey beni telefonla aradı. Bu hanın eski sakini olmam nedeniyle beni çağırdı. Kayseri'den üniversite öğrencileri bu mekanları görmeye ve sinema filmi çekmeye gelmişti. Öğrencilerine rehberlik yaptık, bölgeyi anlattık. 1963 yılında kaldığımız odanın önünde görüntülerim çekildi.
Uzun Han'da bir "uzun İzmir hikayesi"ne başlamıştım fi tarihinde. 2018 yılının 11 Ekim günü tarihsel ruhu olan mekanı yıkıyorlardı. Hanın 1840'larda başlayan hikayesi buraya kadardı.
Uzun Han'ın cümle kapısından dar bir uzun koridordan herkesten saklanmış köy büyüklüğünde iki sokak, bir dut, bir de döküm demirden tulumbasıyla su çekilen kuyuya varılırdı.
1960'lı yıllarda rahmetli annem tütün işinde çalışırdı. Sabahın seherinde Basmane'deki Başaran Tütün işleme mağazasına gittiğinde Uzun Han'daki elektriği bile olmayan iki katlı kortejo evinin bodrum katı yaşam alanımızda tek başıma kalır, bir an önce akşam olsa da annem işten eve dönse diye beklerdim.
İzmir'in yaz günleri uzun ve çok sıcak olurdu. Bir gün dışarıdaki dünyayı tanımak, görmek istedim. Biz nerede yaşıyorduk? Uzun Han'ın dışında ne vardı?
Uzun Han'ın tek çıkış yolu olan uzun koridoru geçip caddeye çıkılıyordu. Geçide yöneldiğimde, kimisi benden büyük beş altı çocuğun hayvan kemikleriyle oyun oynadığını gördüm. Yerde "aşık" oyunu oynuyorlardı. Biraz seyrettim, baktım ki oyun değil, hayvanın aşık kemikleriyle oynanan, zar atmaya benzer bir tür kumardı.
Uzun Han'ın cümle kapısı az ötemdeydi, ama gidemedim. Hanın aşık oynayan yeni sakinleri geçmeme izin vermedi. Uzun Han çocuklarının yanından geçip dışarı caddeye çıkamadım. "Çıkıp dışarıyı göreceğim" dediğimde de beni bir güzel dövdüler.
Niçin dövdüler, suçum neydi, bilmiyordum. Herhalde aşık kemiğiyle kumar oynadıklarını ispiyon edeceğimi zannetmişlerdi. Oysa ben dışarı çıkıp İzmir'i görmek istiyordum!
Kasabamızdan altı yedi saat süren otobüs yolculuğuyla akşamın alacakaranlığında İzmir'e gelmiştik. Çankaya'da bir ara sokakta bizi otobüsten inip yatak yorgan denklerimizle yaklaşık 150 metre kadar yürümüştük.
Uzun Han'ın tek cümle kapısından içeri girdiğimizde, neredeyse bir köy büyüklüğünde, adeta saklı bir mahalleye girdiğimiz hissine kapılmıştım. Ve uzun süre Uzun Han'dan dışarısını görmemiştim.
***
Uzun Han'dan dışarı çıkmak istediğimde buna izin vermeyen, üstüne üstlük beni döverek engelleyen çocukların oyununa konu olan aşık kemiğinden söz etmek isterim.
Aşık kemiği hemen hemen tüm memeli hayvanlarda bulunuyor. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanların arka bacaklarındaki aşık kemiği zar olarak atılabilecek biçimde bir kemik parçası. Yuvarlak hatlı, kübik şekilli aşık kemikleri modern oyun zarlarının atası sayılıyor.