9 Eylül 1922’nin Yunanistan’daki yansımaları 2021-09-07 22:30:00
Yazar: Uzm. Dr. Metin Özer
Büyük Taarruz 30 Ağustos 1922’de Türk Ordusunun üstünlüğü ile sonuçlanmış, Yunan savaş gemilerinin İzmir limanından ayrılışı aynı gün başlamıştı. İzmir’de 15 Mayıs 1919’da başlayan Yunan işgali, 8 Eylül 1922’de tüm yöneticilerin, askerlerin ve donanmanın İzmir’i terk etmesiyle sonlanmıştı. 9 Eylül’de Türk Ordusu İzmir’e girmişti. İzmir’in kurtarılması sadece ülkemizde değil, tüm dünyada geniş yankılar uyandırmış, Yunanistan’da toplumsal kargaşa başlamıştı.
Yunan Ordusu İzmir’i işgal ettiğinde beş yıl kalmayı planlamıştı. Mora ve Ege adalarından göçmen akını başlamıştı. Beş yıl sonunda nüfus sayımı yapılacak veya referandum ile kent doğrudan Yunanistan’a bağlanacaktı. Ama bu hayalleri gerçekleşmemişti.
Küçük Asya faciasının sorumluları, “Zito Venizelos" (Yaşa Venizelos) diye bağıran, işgali destekleyen kitleyi Yunanistan’a götürmeyip İzmir’de terk etmişlerdi. Bunların Yunanistan’a nakli Türk yetkilerden izin alan Amerikalı Misyoner Asa Jennings’e düşmüştü.
Altılar olayı ve Venizelos
“Megalo idea” denen Büyük Yunanistan hayali, Küçük Asya faciasına yol açmıştı. Anadolu'dan geri çekilen subaylar ulusun birleşmesi ve ülkenin kurtarılması sloganıyla 14 Eylül 1922 darbesini yapmış, olayın sorumlularını aramaya başlamışlardı. Gözler Venizelos’un siyasi rakiplerine ve Anadolu’nun işgalinin başarılı olamayacağını düşünen komutanlara yönelmişti.
31 Ekim 1922’de toplanan askeri mahkeme, Petros Protopapadakis, Dimitrios Gunaris ve Nikolaos Stratos, Yorgo Baltacis ve General Yorgo Hacıanestis’i “Yunan Ordusunu düşmana teslim etmekten” idam istemiyle yargılamaya başlamıştı. Bu olay Yunanistan tarihine “Altılar Davası” olarak geçmişti. Anadolu’ya saldırıyı başlatmış olan Venizelos bir kurtarıcı edasıyla mahkemeye mektup yazmış, idamları onaylamadığını belirtmişti.
Altı kişinin davası 15 Kasım 1922 sabahı sonuçlanmış, aynı gün aceleyle Atina’da Gudi semtindeki askeri cezaevinin bahçesinde idam edilmişlerdi. Mahkumlar vatana ihanet suçu işledikleri savıyla onursuzca ölmeleri için sırtlarından kurşunlanmışlardı. İnfazı Venizelos’un hemşerisi Giritli askerler gerçekleştirmişti.
Venizelos bu tür idam tablosuna hiç de yabancı değildi. 1887’den itibaren Girit’teki Rum isyancıların avukatları ve liderlerinden biriydi. 1898’de Kandiya’daki olaylar sonrasında işgalci İngilizler tarafından yapılan yargılamalarda Rumlar suçlanmazken, vatansever Türkler sırtlarından kurşunlanarak şehit edilmişlerdi.
Trikopis’in idamdan kurtulması ve Atatürk hayranlığı
Hacıanesti, 4 Haziran 1922`de Küçük Asya Ordusu başkomutanlığına getirilmişti. Savaşın kazanılacağına inanmıyordu. Hacıanesti İzmir’deki bir yatta, sırmalı giysiler içersinde savaşı idare ederken, Mustafa Kemal Paşa ve diğer Türk komutanlar cephede her türlü yokluk içersinde, ama inançla savaşıyorlardı.
Küçük Asya Orduları Komutanı General Hacıanesti başarısız bulununca, 22 Ağustos 1922’de görevden alınmış, yerine General Nikolaos Trikopis tayin edilmişti. Yunan Ordusu İzmir’e doğru çekilirken, Trikopis maiyetiyle birlikte 2 Eylül 1922’de esir düşmüştü. Başkomutan olduğunu ancak 3 Eylül 1922’de Mustafa Kemal Paşa’dan öğrenebilmişti.
Trikopis, düşürülen 2 Türk savaş pilotu için 24 Temmuz 1922 günü Afyon'da kendisinin de katıldığı cenaze törenini düzenlemiş bir askerdi. Esaret günlerinde Kayseri Talas’da bir misafir gibi 10 ay yaşaması sağlanmıştı. Ailesinin onu ziyaretine izin verilmişti.
Trikopis, Yunanistan’a döndüğünde ortam nispeten sakinleştiği için idam edilmekten kurtulmuş, askeri görevine devam etmişti. Atatürk’e büyük saygı duyuyordu. Trikopis öldüğü 1959 yılına kadar her 10 Kasım'da Atina'daki Türk Büyükelçiliği'ne gidip Atatürk'ün fotoğrafı önünde selam durmayı sürdürmüştü.