Benim gözümden İran / Nakışistan ve Şiiristan’a kısa bir seyahat 2021-06-21 12:02:44
Yazar: Hediye Selda Yılmaz
Başlarken...
Dokuz yaşımda babam okumam için bana “Küçük Kara Balık” adlı resimli bir kitap getirdi. Yazarın adı Samed Behrengi olunca babamın yüzüne soru soran gözlerle baktım. Yazarın adı yabancıydı. Babam, “Yazarı İranlı’dır ve tüm dünyada çocuklar severek okur” dedi. Ben de severek ve ağlayarak okudum. Dünya edebiyatından okuduğum ilk kitaptı ve İran adında bir ülkenin varlığını böylece öğrenmiştim.
Yaşım ilerledikçe edebiyata ve gezmeye ilgim giderek büyüdü. Son yıllarda Farsça’dan Türkçe’ye oldukça fazla şiir, roman ve öykü kitapları çevrilmeye başlandı. Ben de fırsat buldukça okuyorum. Kökleri çok eskilere dayanan zengin ve renkli bir Farsça edebiyat birikiminin varlığından haberdarım. Özellikle şiir çok sevilen ve üretilen bir edebi dal.
Ülkemi gezdikçe Persler'in izlerine sık rastlar oldum. Anadolu’da Persler uzun yıllar var olmuşlar. Selçuklu ve Osmanlı döneminde İranlılarla yakın ilişkiler ve kültürel alışverişler gerçekleşmiş. Bütün bunlara bir de şiir sevgim eklenince İran’a gitme isteğim giderek arttı.
Neden İran’a gittiğimi kısaca özetleyeyim:
Tarih sahnesine Persler adıyla çıkan İranlılar, 5-6 bin yıldır İran platosu, Bereketli Hilal, Anadolu, Balkanlar, Mısır ve Orta Asya’da var oldular. İmparatorluk kurdular, büyüdüler, küçüldüler. Topraklarından Medler, Partlar, Asurlular, Elamlar, Emeviler, Abbasiler, Tahiriler, Samaniler, Gazneliler, Selçuklular, Büyük İskender, Moğollar, Osmanlılar, Araplar geldi geçti. Her biri birbiriyle kültür alışverişinde bulundu. İran platosu tarih boyunca adeta kültürlerin buluşma ve kaynaşma coğrafyası oldu.
Zerdüşt, Mani, Mazdek adlı peygamberler, Firdevsi, Hafız, Sadi, Rumi, Attar ve daha nice şair ve yazar bu topraklardan geçti. Bıraktıkları derin izler İran kültürünü zenginleştirdi.
İran’ın tarihi İpek Yolu’nun önemli rotaları üzerinde olması da kültürel birikimine büyük katkı sağladı.
Çok kısa özetlemeye çalıştığım bu tarihsel ve kültürel zenginlik ile çocukken okuduğum “Küçük Kara Balık”, İran coğrafyası ve kültürüne olan ilgimi ve merakımı hep taze tuttu.
18-28 Ekim 2019 tarihleri arasında İran gezimi gerçekleştirdim. Ön okumalarım ve hazırlıklarım sırasında bile çok heyecanlandım. Göreceklerimin, duyacaklarımın tadacaklarımın güzelliğini, zenginliğini önceden hissedebildiğim için kendimi şanslı olarak görüyorum.
"İran’ı kısaca özetle" deseler, (o kadar zengin bir kültür ki bu çok zor elbet) “İran= Nakışistan ve Şiiristan” derdim. Belki de şiiri ve her türlü nakışı sevdiğimdendir, bilemiyorum. İran’ı her gören, kendine göre tanımlar yapacaktır elbette.
Gezi izlenimlerimde, kendi gözlemlerimin iz düşümlerini yine büyük bir çoğunluğunu kendi çektiğim fotoğraflarla sizlere aktarmayı amaçlıyorum.
İran’da şiir ve şairler çok seviliyor. Her evde klasik şairlerin kitapları mutlaka bulunuyor ve okunuyor. Ayrıca İran’da şiirsiz bir buluşma, toplantı gerçekleşmiyor. Bir şiir sever olarak bu şiir sevgisi ve şiir okuma geleneği beni çok etkiledi. Bu nedenle ben de yazılarımın sonunda Farsça şiirler yazmış şairlerden şiirler paylaşmak istiyorum.
Her gezgin mutlaka İran’ı görmelidir. Ülkemizin tarihsel ve kültürel zenginliğini daha iyi anlayabilmek için önce komşu ülkeler gezilmelidir. İran bunların başında gelir.
Tahran’dan ilk izlenimler
Tahran’a 18 Ekim 2019 günü öğleye doğru ulaştık. O gün "Erbain Yası" olduğu için resmi tatilmiş. Şehirde yoğun bir trafik vardı. İran yas ve bayram günleri dolayısıyla resmi tatil günleri çok olan bir ülke. "Erbain" Farsça "40. gün" demek. Erbain Yası, Hz. Hüseyin ve müritlerinin Kerbela’da katledilişinin 40. günü. Yasın en büyük boyutlara ulaştığı ve resmi tatil olan bir gün. Bu nedenle tüm ülkede siyah bayraklar dalgalanıyor. Şii inancı taşıyan dindar İranlılar, türbelere giderek yaslarını tutuyor ve dua ediyor.
Türbelere yoğun bir akın olduğundan havaalanından şehir merkezine dolambaçlı yollardan geldik. Tahran’da yoğun bir araç trafiği her zaman var. Nüfusu 25 milyona yaklaşmış. Ayrıca akaryakıtın ucuzluğu nedeniyle özel araba çok yaygın. Bu nedenle gürültü ve hava kirliliği ilk dikkatimi çeken unsurlar oldu.
Tahran genç bir başkent. Elbruz dağlarının eteklerine kurulmuş. İlk anda beton yığını bir şehir izlenimi verse de otobüsle gezdikçe yanıldığımı anlıyorum. Büyük parklar, yeşil alanlar da görebildim. Dağların çıplaklığı ve çevrenin çorak oluşu ben de böyle bir yanılgı oluşturdu sanırım.
Tahran barındırdığı saraylar, bahçeler, müzelerle oldukça zengin bir başkent. Tahranı tam anlamıyla gezip, sindirebilmek için en az 10 gün kalınmalıdır. Biz bir buçuk günde hızlı bir Tahran turu yaptık.
Azadi (Özgürlük) Meydanı ve Azadi Anıtı
Tahran’da ilk durağımız Azadi Kulesi ve Meydanı oldu. 1972 yılında yapılmış. İran’ın simge anıtı ve meydanı olan bu alan Tahranlıların buluşma noktası. Bayramlar, gösteriler, protestolar bu meydanda gerçekleşiyor. Bunların dışında gezi ve piknik alanı olarak da ilgi görüyor. Alanın çevresi oval otoyol ile çevrelenmiş. Meydan 50 bin metre karelik alanıyla İran’ın ikinci büyük meydanı konumundaymış.
Anıt tamamen mermerden yapılmış, geleneksel mimari tarz ve motifler kullanılmış. Anıtın içinde Tahran Tarih Müzesi bulunuyor. Anıtın en üstüne asansörle çıkılıp şehir izlenebiliyor.
Anıtın her iki yanındaki sedir ağaçları dikkatinizi çekmiştir. Bu ağaçların da bir hikâyesi var: Çok eskiden Zağros Dağları sedir ormanlarıyla kaplıymış. Persler döneminde Antik Mısır’a o kadar çok sedir tomruğu satılmış ki, ülkede ağacın kökü kurumuş. İran’da sedir ormanları yok, ancak sedir ağacı park ve bahçelerde hâlâ yetiştiriliyor
Tahran’da akşamüstü gezintisi
Akşamüzeri Şehit Motahari Bulvarı üzerinde bulunan otelimize yerleştik. Rehberimiz Ferhad Şekip’in yemeğe kadar bulvar üzerinde gezme önerisini kabul ettik. Böylece Tahranlıların günlük yaşamı ve akşamüstü telaşlarını gözlemleme şansımız oldu.
Fotoğrafta görülen İranlı genç erkek yas renklerine bürünmüş. Ekmek kazanma derdi yasa üstün gelmiş. Bu nedenle haşlanmış iç bakla ve yağlı suda pişirilmiş kırmızı pancar satışı için hazırlıklarını sürdürüyor. Her ikisi de İranlıların akşam gezintilerde severek tükettikleri sokak lezzetlerindenmiş. Ben tatmadım.
Seyyar tezgâh, karanlık basınca bizde lüks lambası olarak adlandırılan düzeneklerle aydınlatılıyor. Satıcının arkasında apartmanlar ve arabaların çokluğu gözümden kaçmıyor. Bu bölge Tahran’ın kuzeyinde bulunan bir mahalle. Orta-üst kesim yaşıyor. Şehrin güneyi daha yoksul.
Tahran’da duvar resimleri
Akşamüzeri yukarıda sözünü ettiğim bulvar üzerinde gezerken duvarlar üzerinde resimler gözüme çarptı. Bulvar boyunca ara ara uzun duvarlar gördüm. Apartmanlar arasında kalmış bağımsız ev ve işyerlerinin bahçe duvarlarıymış. Hepsi fotoğrafta gördüğünüz tarzda resimlenmiş. İranlılar boş duvarları bile güzelleştirme konusunda ustalar. Sağına soluna da çirkin yazılar yazılmamış. Temiz ve bakımlılar. Gezi boyunca buna benzer durumlarla birkaç kez karşılaştım.
Tahranlı kadınlarla sohbet
Bulvar üzerindeki akşamüzeri gezimizde karşılaştığımız genç kadınlarla sohbet ettik. İran’da Türkçe dizi filmler çok seviliyor ve izleniyor. Bu nedenle herkes Türkçe'ye aşina. Rehberimiz de Türkçe'sini bu yolla geliştirmiş.
Erbain Yası olduğu için kadınlardan biri siyahlara bürünmüş. İran turizme açılmadan önce kadınlar hep siyah giyerlermiş. İran kadını renkli giyinmeyi yabancı gezginlerden öğrenmiş. İsteyen yas günleri siyahlara bürünüyor. Kırsal kesimde siyah giyim hâlâ tercih ediliyor.
Kentlerde yaşayan kadınlar giyim, kuşamlarına çok özen gösteriyorlar. Hepsi bakımlı ve makyajlı. Güzelliklerine önem veriyorlar.
Tahran’da yarım günlük ilk izlenimlerimi böylece tamamlıyorum. Bu bölümü Tahranlı bir şairin şiiri ile bitirmek istedim. Ahmet Şamlu 1925-2000 yılları arasında yaşadı. Çağdaş Farsça şiirin en önemli kalemlerinden sayılıyor. Türkçe’ye de şiirleri çevrildi. Severek okuduğum İranlı şairlerdendir.
Ben ve Sen, Ağaç ve Yağmur
Ben baharım, sen toprak
Ben toprağım, sen ağaç
Ben ağacım, sen bahar
Yağmur parmaklarının nazı bahçeye çeviriyor beni
Ormanlar arasında tak yapıyor beni.
Büyüksün sen gece gibi.
Mehtap olsun ya da olmasın
büyüksün sen gece gibi.
***
Kaynaklar:
- Wikipedia
- İran Gezi Rehberi-Zafer Bozkaya-Okyanus yayınları-2018
- İran Şiiri Antolojisi-Haz. Ve Çev. Mehmet Kanar-Yapı Kredi Yayınları-2014
- İran –Kadim Uygarlık-Ç. Faik Kavala-Doğu Kitabevi-2019