"Atatürk'ün bahçıvanı"ndan İzmir hatıraları 2021-03-19 18:00:00
Yazar: Alahattin Gürırmak
Yedi yıl önce Bornova'dan Konak'a gelip giderken her gün Çınarlı semtindeki eski fidanlığın önündeki caddeden geçerdim. Her çeşit ağacın dikili olduğu bu bahçe şehrin ortasında kalmış, adeta kaderine terk edilmişti. Bakımsız, sık ağaçlık alan bana Afrika'nın balta girmemiş ormanlarını çağrıştırırdı.
Fatih Caddesi'nin Konak Belediyesi'nin yetki alanındaki bölümünde kalan bahçenin 2014 yılının Ocak ayında, yerel seçimlere bir buçuk ay kala dozer ve kepçelerle alt üst edildiğini gördüm. İzmir Metrosu'nun Stadyum İstasyonu karşısında, otobüs duraklarının yanındaki bahçe yeniden düzenleniyordu.
Eskiden fidanlık olan bahçe, İzmir Adliyesi ek binalarının yapımı nedeniyle yarıdan fazlasını kaybetmişti. Bahçede eski yıllardan hatıra pek çok ağaç artık yerinde yoktu. Ek binaların yükselmesiyle bahçe cazibesini kaybetmiş, eski fidanlıktan bir iz kalmamıştı.
Fidanlıktan geriye kalan nerdeyse üçte biri kadar alanda düzenleme çalışmaları Mart ayı başında tamamlandı. "Konak Belediyesi Çınarlı Rekreasyon Alanı" verilen alan 19 Mart 2014 günü törenle hizmete açıldı.
***
Bundan yaklaşık bir buçuk ay kadar önce bir kitabevini ziyaret ettiğimde "Atatürk'ün Bahçıvanı Mevlüd Baysal Anlatıyor, Çankaya'da Gazi'nin Hizmetinde" başlıklı kitap gözüme ilişti. "Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara Çankaya'daki konutunun bahçıvanlığını yapan kişinin anılarına yer verdiği kitap 2010 yılında yayınlanmıştı.
"Bu kitap mutlaka okunmalı" dedim kendi kendime. 128 sayfalık kitabı satın aldım ve evimin yolunu tuttum. Kitabın ilk sayfalarına göz attığımda, anılarını kaleme alan Mevlüd Baysal'ın Cumhuriyetimizin ilanından dört ay kadar sonra, 1924 yılının Şubat ayı sonlarında İzmir Mersinli'de görevli olduğunu öğrendim. Baysal, o günleri şöyle anlatıyor:
"İzmir 9 Eylül 1922 tarihinde kurtarılınca, ben de Sivas Ziraat Mektebi Müdür Muavinliği'nden hemen istifa etmiş, Ankara'ya gitmiştim. Ankara'dan da beni İzmir Mersinli Numune Bahçesi Fen Memurluğu'na tayinle gönderildim. Mersinli, İzmir'in banliyösünden Bornova hattı üzerinde küçük bir istasyondur.
İşte burada, önceleri bir çiçek bahçesi iken Kurtuluş'tan sonra Milli Emlak Dairesi'ne geçirilmiş camekanlı büyük bir bahçeyi Ziraat Vekaleti'ne bağlı Numune Bahçesi'ne elverişli bularak rapor ettim. Sonra, Halkapınar ve Mersinli arasındaki bataklıklar, o tarihte İzmir'in sağlığını sürekli bir tehdit altında bulunduruyordu. İşte bu bataklıkları kurutmak amacıyla Mersinli Numune Bahçesi'ni bir okaliptüs fidanlığı haline getirmeyi düşündüm..."
Okaliptüs ağacının "adeta enjektör gibi su çeken, sulak ve sıcak çevrede hızla büyüyen bataklıkları kurutmak için çok faydalı bir ağaç" olduğunu belirten Mevlüd Baysal, anılarını şöyle sürdürüyor:
"O zamanlar İzmir Ziraat Okulu Müdürü olan Abidin Ege'ye fidanlığımızın yan tarafına eklenen tarlanın traktörle sürülmesi için telefon ettim. 'Tarlanın sürülmesi için okulun traktörünü rica ediyorum' dedim. Abidin Bey bana cevap olarak bana şu haberi müjdeledi; 'Sen artık traktörü, tarlayı bırak da Ankara yolculuğuna hazırlan. Gazi'nin köşküne memur edildin. Hemen Okula gel de görüşelim'.
O zamanlar yakın mesafeler için her gün kullandığım bisikletime binerek ortalama bir buçuk kilometre uzakta olan Bornova Ziraat Okuluna gittim. Okul Müdürü Abidin Bey bir kaç saat önce Ankara'dan aldığı telgrafı bana uzattı. 'Mersinli Numune Bahçesi Fen Memuru Mevlüt Bey'in Çankaya'da çalışmak üzere Ankara'ya izamı, gelirken Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin Çankaya'daki köşkleri çevresine dikilmek üzere Ankara iklimine elverişli fidanların bir vagona yükletilerek gönderilmesi' yazıyordu."
Anılarında bu telgraftan söz ettikten sonra, "Bu nedenle yeniden görevime döneceğimi hesaplayarak, eşyalarımın önemli bir bölümünü İzmir'de bırakmıştım" demiş Mevlüd Baysal. Ama bir daha İzmir'e dönmemiş, sürekli Gazi'nin hizmetinde çalışmış.
Bu anı kitabını okuduktan sonra üşenmedim eskinin Mersinli Numune Bahçesi, günümüzün Çınarlı Rekreasyon Alanı'nın yolunu tuttum. Üçte ikisini Adliye ek binaları yapımına veren Numune Bahçesi'nden eser yoktu. Alanı turlarken bataklıkların kurutulması için yetiştirilen okaliptus ağaçlarından var mı diye bakındım. Alanda dalları budanarak seyreltilmiş iki tane okaliptus ağacı gördüm.
Alandan çıkarken, "Acaba bu okaliptusları Atatürk'ün bahçıvanı Mevlüd Baysal mı dikti?" diye sordum kendi kendime. Olamazdı. Onun diktiği ağaçlar olsa, en az 90 yaşında olmaları gerekti. Oysa gördüklerim daha genç ağaçlardı.
Okuduğum bu anı kitabından edindiğim bilgiler ışığında bir Konak Belediyesi'nin ilgililerine bir önerim olacak: Çınarlı Rekreasyon Alanı'nın girişine, "Bu parkın ilk ağaçları Atatürk'ün bahçıvanı Mevlüt Baysal tarafından 1924 yılında dikilmiştir" ya da "Halkapınar bataklıklarının kurutulması için ilk okaliptus ağacı fidanları bu alanda yetiştirilmiştir" tabelası asılamaz mı?