Sürprizin böylesi
Yazar: Aydoğan Açarlar
Bir önceki hikayemde anlattığım operasyon esnasında pek çok şey yaşanmıştı. Onca şey arasında öyle kolay kolay rastlanmayacak bir olay, ilginç bir mutluluk hikayesi de yaşamıştım.
Ölümle burun buruna geldiğimiz ve güçlükle zirveyi aştığımız geceden birkaç gün sonrasında, diğer birliklerle müşterek harekat yapabilecek hale gelmiştik. Hedef bölgesinde gerçekten oldukça korunaklı ve içinde çok sayıda teröristi barındıran bir mağaranın bulunduğu alana ulaşmıştık. Sanırım bölgeyi sekiz veya dokuz tabur çepeçevre kuşatmıştık.
Hemen hemen her gün ve her gece çok yoğun çatışmalar oluyordu. Teröristler gece sızarak kaçmaya, komando ve özel birliklerimiz ise, gece ve gündüz mağaraya yaklaşmaya çalışıyordu.
Kobra helikopterleri de yoğun bir şekilde harekâta katılıyordu. Teröristler zaman zaman telsiz çevrimimize giriyor ve özellikle kobra pilotlarına laf atıyordu. "Kobra kobra, ıska atıyorsun. TC'nin parasını boşa harcama" gibi anonslarla, akıllarınca dalga geçiyordu.
Çok gergin geçen günlerdi, harekat uzamıştı, netice alınamıyordu ve maalesef birkaç yaralanma olayı da yaşamıştık. Günlerdir uykusuzduk, tıraş olamıyorduk ve yıkanamadığımız için artık kokmaya başlamıştık.
***
Harekâta katılan tüm birliklerin sevk ve idare edildiği üst düzey bir telsiz çevrimi vardı. Zorunlu veya acil durumlar hariç bu çevrimde konuşma olmazdı. Tüm doğu bölgesinden izlenen, oldukça önemli ve ciddi bir çevrimdi. Bu çevrimde benim telsiz kodum "Kafkas"tı.
Yine çok soğuk bir sabahtı. Gece bir sızma teşebbüsü olmuş ve püskürtülmüştü. Hangi günü yaşadığımızı bile unutuyorduk, ama o günün "2 Aralık" olduğunu kısa süre sonra öğrenecek ve hiç unutmayacaktım.
O gün, her sabah erken saatlerde günlük olağan vukuat çevrimine katılmış ve diğer birlikler gibi herhangi bir olay bulunmadığını bildirmiştim.
Merkez telsizin bir şey bildireceğini mandala bastığı anda anlardık. Daha güçlü ve tok bir mandallama sesi gelirdi. Sanırım saat 10.00 civarıydı. Merkez telsizi mandala basmış ve konuşmadan bırakmıştı. Biraz sonra tekrar bir mandala basma sesi gelmiş ancak devamında yine konuşma gelmemişti. Belli ki söylenecek şeye karar verilemiyordu.
Herkes gibi ben de dikkat kesilmiştim. "Muhtemelen bölge komutanı bir talimat verecek" diye değerlendirmiştim. Kısa bir beklemeden sonra mandala tekrar basıldı ve "Kafkas, burası Merkez" diye çağrı yapıldı. Heyecanla telsizin mandalına basarak, "Dinliyorum Merkez" diye yanıt verdim.
Bundan sonra olanlar, benim askerlikte hiç rastlamadığım, duymadığım, hatta avcı hikayelerini aratmayacak, komik askerlik hikayelerinde bile benzerine rastlamadığım tarzdaydı.
Bu ciddi telsiz çevriminde konuşmanın devamında, "Kafkas, burası Merkez, öhö öhö" diye bir öksürük sesi geldi ve bir boşluk daha oldu. Merkez telsiz, "Şey... Komutanım... Yenge aradı..." deyince adeta başımdan aşağı kaynar sular döküldü...
Şaşkınlık ve merakla anonsun devamını bekliyordum. Biliyordum ki kötü bir şey olsa bu şekilde haber vermezlerdi. Tekrar mandala basıldı, "Sanırım bugün doğum gününüzmüş, yengem ve çocuklar doğum gününüzü kutluyorlar" dedi Merkez, "Ayrıca bölge komutanımız da kutladığını belirttiler" diye ekledi.
Uzun bir sessizlik oldu. Sanki dilim tutulmuştu. "Eh be hanım, ne yaptın? Rezil oldum herkese..." diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Bir an, "Arkadaşlar şaka mı yapıyor?" diye düşündüm. Çevrim kanalına baktım, doğruydu. Doğal olarak anonsu tüm bölge de duymuştu.
Komutan izin vermişti ki buradan anons yapılmıştı, üstelik kendisi de kutlamıştı. Yoksa, yanlış mı anlamıştım? Bu bir kızgınlık ifadesi miydi acaba? Off, aklım karışmıştı. Kısa bir boşluk oldu ve yanıt vermem gerektiğini düşünerek, yapılmaması gereken anonsa, yapılmaması gereken bir şey yaptım, "Komutanım sağ olun, teşekkürlerimi arz ederim" diye yanıt verdim.
Bundan sonrası işi iyiden iyiye rayından çıkarmaya yetti. Kısa bir boşluktan sonra, operasyona katılan bölgedeki tüm birlikler sırayla çevrime girerek doğum günümü kutlamaya başladı. Yapacak bir şey yoktu, ortam gevşemişti ve bu durum benim kontrolümde değildi... Merkez de müdahale etmedi. Sanırım bu gergin günleri biraz yumuşatmak için, bir ihtimal, bölge komutanı da bilerek bu olaya müsamaha göstermişti.
En ilginç anons ise sonuncusu olmuştu. Bir terörist çevrime girmiş, "Kafkas, bugün aynı zamanda ölüm yıldönümün olacak" demişti...
Bu az rastlanır olayı, o gün telsiz çağrılarını duyan, bilemediğim birçok meslektaşım ile birlikte yaşadım. Onlar da eminim şaşırmıştır ve bu yazıyı okurlarsa belki o günkü duygularını yazarak bizlerle paylaşırlar diye umuyorum.
O günün devamında, her gün birliklerin batarya, mühimmat ve gıda ikmalini yapan helikopterin görevlisi, şahsıma iletilmek üzere gönderilen bir paketi teslim etti. Açtığımda üzerinde "İyi ki doğdun" yazan bir pasta vardı.
Bu hayatımda aldığım en ilginç, büyük sürprizle gelen ve anlamlı hediye için tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
"Sen de iyi ki doğmuşsun ve benim eşim olmuşsun Sevgili Tülin"...