İzmir'in en önemli sanayi mirası yapılarından biri olan ve 92 yıldır ayakta kalmayı başaran Tarihi Elektrik Fabrikası'nın satış için Özelleştirme İdaresi'nce ihaleye çıkarılmasına tepkiler sürerken, yaşanan yeni bir gelişme kafaları karıştırdı. Elektrik Fabrikası ve bulunduğu araziye ilişkin satış ihalesi üçüncü kez yenilendi.

Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ'nin (ADÜAŞ) mülkiyetindeki Tarihi Elektrik Fabrikası ve arazisi için teklif verme süresi bir ay daha uzatıldı. Son teklifin 03 Mayıs 2018 günü saat 17.00'ye kadar verilebileceği duyuruldu. 10 bin 720 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ve üzerindeki yapılara ilişkin satış ihalesinin geçici teminat tutarı bu kez 1 milyon lira olarak açıklandı. İhale şartnamesi bedeli 1000 lira olarak belirlendi.
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Tarihi Elektrik Fabrikası ile bulunduğu araziye ilişkin satış ihalesine çıkmış, son teklif verme tarihi önce 20 Şubat 2018 olarak duyurulmuştu. Daha sonra son teklif tarihi 02 Mart 2018 tarihine kadar uzatılan taşınmaz için yatırılması gereken geçici teminat tutarı 1 milyon 500 bin lira, ihale şartnamesi bedeli ise 1000 lira olarak açıklanmıştı.
TMMOB: Fabrika haraç mezat satılamaz

Tarihi Elektrik Fabrikası ihalesinin ertelenmesiyle ilgili bu gelişme öncesinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Elektrik Fabrikası'nda bir basın açıklaması yaptı. TMOBB'un açıklamasında "Elektrik fabrikası haraç mezat satılamaz" denilirken, korunması gereken kültür varlığımızın yaşatılması, bir teknoloji müzesi ve eğitim merkezine dönüştürülmesi için İzmirliler birlik olmaya çağırıldı.
Elektrik Fabrikası'ndaki açıklamayı izlemek üzere gittiğimiz fabrika binasını yakından görünce içimiz sızladı. İkinci Dünya Savaşı'nda bombalanmış kentlerdeki binalardan biri duruyordu sanki karşımızda. Liman Caddesi'nden bakıldığında ön cephesi daha sağlammış gibi görünen fabrika binasının arka bölümü tam anlamıyla bir harabe durumuna gelmiş.

Ana girişteki Atatürk büstünün bile otlarla sarıldığı, fabrikaya ait eski kitabenin ortalarda görünmediği binada tüm anılar paslanmış, çürümeye, yok olmaya terk edilmiş. Yüksek tavanlı binanın dışında ve içeride bulunan iki duvar saati ile girişteki işçilerin mesai panosu, aradan geçen 30 yıla karşın üzerindeki rakamları, kadranıyla zamana direnmeyi başarmış.
1926 yılında Belçikalılar'ın inşa ettiği Elektrik Fabrikası, uzun yıllar İzmir Belediyesi Elektrik, Su, Havagazı, Otobüs, Troleybüs (ESHOT) Genel Müdürlüğü'nce işletilmiş, daha sonra EtiBank'a ardından da Türkiye Elektrik Kurumu'na geçmişti. Türkiye'nin linyit kömürüyle üretim yapan ilk tesisi olan Darağaç Elektrik Fabrikası, 1989 yılına kadar aralıksız çalıştıktan sonra üretimin durdurulmasının ardından bu günkü metruk ve viran bir yapıya dönüştü.

Geçen hafta "İzmir'in sanayi mirası 92 yıllık fabrikanın ne olacağı merakla bekleniyor" başlıklı yazımın ardından iki ilginç telefon aldım. Telefonların ilki tarihi fabrikayla ilgili yazımı okuyan Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Ahmet Kemal Baysak'tan, diğeri ise fabrikanın eski teknik müdürlerinden olan Süha Tarman'dandı.
Burası sanayi müzesi olmalıydı
Fabrikanın bugünkü haline bir sanayici olarak çok üzüldüğünü belirten Ahmet Kemal Baysak, 1951 yılında fabrikanın gücünün 40 bin kw'ta çıktığı dönemde binaların genişleme çalışmaları sırasında çalışmış. Kendi arşivinden çıkartıp bizimle paylaştığı siyah beyaz fotoğrafların arkasında 17.12.1951 tarihi var.


Baysak, "Fabrikanın yenilendiği o dönemde, Hamit Kaya Fesçi, İsviçre firması Brown Boveri'nin mümessiliydi. Ben de İsfendiyar Anılmış isminde çelik konstrüksiyon işleri yapan bir firmada çalışıyordum. Benim çalıştığım firma, Fesçi'den onarım işini almıştı. Fabrikanın çatısını, binanın iskeletini, karkasını yaptık. Hatta benim o tadilat işlemleri sırasında çatıda çalışırken çekilmiş bir fotoğrafım bile var" diyen Baysak, şu görüşleri dile getirdi:


"İzmir'in sanayi tarihi açısından son derece önemli olan fabrika kapatıldığında ben Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu üyesiydim. Bir meclis konuşmasında, tutanakları duruyordur tahminimce, İzmir Belediyesi'nin malıyken 12 Eylül 1980'de çıkartılan bir yasa ile el konulan bu yapının yok olup gitmeden bir Endüstri Müzesi'ne dönüştürülmesi önerisinde bulunmuştum. Örnek olarak da Münih'deki Şehir Müzesi'ni göstermiştim. Ne yazık ki, yaşama geçmedi. Belçikalılar'ın yaptığı çelik karkas, araları pres tuğladan bu önemli yapının içler acısı hali İzmir'e yakışmıyor. Umarım kentin bu önemli mirası satılmaz da restore edilerek İzmir'in ihtiyaç duyduğu bir sanayi müzesine artık kavuşur."
Bir telefonun ardından anılara yolculuk

Yazımın ardından aldığım ikinci telefon ise Tarihi Elektrik Fabrikası'nın eski teknik müdürlerinden biri olan Süha Tarman'dandı. Yaşamını bugün Karşıyaka'da sürdüren Elektrik Mühendisi Tarman'la telefon görüşmesinin ardından Karşıyaka'daki evinde bir araya geldik. Elektrik Fabrikası'nın yaşayan tanıklarından biri olan Tarman'la söyleşirken yakın tarihe bir yolculuk yaptık. Anılarla yüklü bu yolculuğu sizlerle de paylaşmak istiyorum. Ve biliyorum ki, bu anıların ardından Liman Caddesi'nden geçerken siz de bu ayakta durmaya direnen 92 yaşındaki yaşlı ve yorgun binaya farklı bir gözle bakacaksınız.
Darağaç'da bir elektrik fabrikası
Süha Tarman, İzmir'in sanayi tesisleri için bir dönem hayati bir öneme sahip Elektrik Fabrikası'nın hayatta kalmış en önemli tanıklarından birisi. 1937 yılında İzmirli bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Tarman, ailesinin, kentinin ve çalıştığı kurumların tarihine meraklı, saygılı, disiplinli çalışan saygıdeğer bir arşivci aynı zamanda.

Süha Tarman, ilkokulu Asansör okulunda, ortaokulu İzmir St. Joseph, liseyi ise İstanbul St. Joseph'de okumuş. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) 1960 yılında mezun olmuş. Ailesi Karşıyaka'da oturan Tarman, çocukluğunda yaz tatillerinde, babasının Karataş'taki odun kömürü satışı yaptığı iş yerine sefer tasıyla yemek götürdüğünü anlatıyor. Süha Bey, "Babam haytalık etmeyelim diye isterdi bunu tabii bizden. Ama hayat ilginç tesadüflerle dolu. Benim çocukluğumda babama yemek götürdüğüm iş yerimizin karşısında Sayaç Atölyesi de denen yerde ESHOT Genel Müdürlüğü binası vardı. Şimdi İzmir Kültür Sanat Eğitim Vakfı binasının bulunduğu yerde. Yıllar sonra ben o işletmede bir mühendis olarak çalıştım" diyor.
Süha Tarman, İTÜ Elektrik Bölümü'nden mezun olduktan sonra bir süre ESHOT'ta çalışmış. 1960 yılında ESHOT'un elektrik şebekesinde görev aldığını ve o sıralar elektrik direklerini diktiklerini söyleyen Süha Tarman, elektrik fabrikasının kentin güvenliği açısından da büyük önem taşıdığını anlatıyor. o günlere ilişkin ilginç bir anısını paylaşıyor:

"O senelerde çok fazla arıza yapmaya başlamıştı elektrik fabrikası. Zar zor idare ediyorduk. Daha enterkonnekte şebekeye bağlı değildik. Fuar zamanı çok çekinirdik bir şey olmasın diye.1961 yılında beni fuarda da görevlendirdiler. Eleman çok az yok başka kimse. Fuarın on ya da onikinci gününde bir arıza oldu. Fuarda Zeki Mürenlerin en popüler olduğu zamanlar. Bir 10-15 dakika cereyan kesilme durumu oldu. Sonradan öğrendik ki, o sırada yabancı ülke pavyonlarından birinin vitrinine ve sergilediği ürünlere zarar verilmiş kaşla göz arasında. Çok üzüldük tabii. Fabrikanın çalışması kentin güvenliği açısından da önemliydi, insanlar geç saate kadar daha rahat dolaşabiliyordu fuarda ve çevresinde."
Yarın: Fabrika tramvayları da besliyordu