"Ekonomide yeniden yapılanma şart" 2024-06-11 13:00:00
Yazar: Güncel Haberler
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi'nin düzenlediği "Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi Paneli" İzmir Valiliği İzmir İktisat Kongresi Binası’nda yapıldı. Eski Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım’ın yönettiği panele Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, SOCAR Türkiye Petrokimya ve Rafineri İş Birimi Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya konuşmacı olarak katıldı.
Demircan: Basın sektörü pay alamıyor
Panelin açılışında konuşan EMD İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, Türkiye’nin bütçe açığı, cari açık ve dış ticaret açığı verdiği için 8-10 yılda bir ekonomik kriz yaşandığını belirtti. Demircan, "Yüksek enflasyonla mücadelede henüz başarılı olamadık. TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi büyümesini sürdürüyor. Fakat bu büyümeden toplumun geniş kesimleri payını alamıyor. Basın sektörü bu büyümeden payını alamadığı gibi sürekli küçülüyor. Türkiye’nin büyümesinden toplumun her kesiminin payını alabildiği bir ekonomik modeli hayata geçirmeliyiz" dedi.
"İlişkide kurgu hatası var"
Türkiye ekonomisinde öncelikli sorunun ülke içi arz ve talep dengesinin uyuşmaması olduğunu anlatan Prof. Dr. Yaşar Uysal, bunun sonucunda da istikrarsız büyüme, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek cari açık gibi sorunların çıktığını aktardı. Devlet ve vatandaş ilişkilerinde kurgu hatası olduğunu belirten Prof. Dr. Uysal, "Mevcut yönetim sistemi ve anlayışı Türkiye için uygun değil. Ekonomideki sorunlar sadece ekonomik önemlerle çözülecek boyutu aştı. Kurumsal hafıza önemli ölçüde kaybolmuş, kamuda sadakat-liyakat önemini kaybetti. Bilimsel yaklaşım ve eleştirel akıldan uzaklaşma, biat kültürünün daha da kökleşmesi söz konusu. Sorunları çözmek için ahlaklı, akıllı bin tane iyi adam lazım" diye konuştu.
"Bütünsel yeniden yapılanma şart"
Türkiye’de tek bir sorunun bile çözülmediğini savunan Prof. Dr. Yaşar Uysal, ekonominin akıl ve bilimle tekrar yapılanması gerektiğini bunun için de yeni bir eğitim sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye’nin üretim değil ‘rant-fırsatlar-kurnazlık’ temelli paylaşım toplumu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uysal, "Bu çağda bu daha fazla sürdürülemez. Türkiye’de siyasi partiler, üniversiteler, sanatçılar, medya ve burjuvazi maalesef toplumu çekemiyor. Çünkü özgürlükler, demokrasi, hukuk ve insan hakları boyutlarında ciddi sorun var" dedi. Ekonomide bütünsel yeniden yapılanma gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yaşar Uysal, "Yeni bir kalkınma modeli geliştirip vergi ve harcama reformu sağlanmalı. Kayıtdışı ekonomiyle gerçekten mücadele edilirken entegre eğitim-üretim stratejisi oluşturmalıyız. Devletin yeniden tanımlanması ve adil bölüşüm stratejisi, yurttaşlık bilinci eğitim seferberliği yapılmalı" görüşünü dile getirdi.
"Şarjı az olan borç ödemiyor"
Türkiye’nin "döngüsel ekonomi modeline geçmesi" gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen de yatırımların artık anlık hale geldiğini belirtti. Cep telefonuyla her türlü yatırımın yapıldığını anlatan Küçüközmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa Birliği ‘dijital ürün pasaportu’ çıkarma hazırlığında. Bir süre sonra bu pasaportunuz yoksa ürün satamaz hale geleceksiniz. Bizim de buna uyum sağlamamız gerek. Kredi borcu ödeyemeyenlere yönelik yapılan bir araştırmada telefonunun şarjı yüzde 30’un altında olanlardan yüzde 60’ının kredi borçlarını ödemediği yapay zeka tarafından belirlenmiş. Yani artık yapay zeka 5 bin veriyi değerlendirip size sonuç verebiliyor. Biz de yapay zekaya yatırım yapmalıyız."
"İnşaat ve tekstil uyarısı"
Dünya genelinde talep daralması yaşandığını kaydeden Dr. Mevlüt Çetinkaya, nüfusun yaşlandıkça harcamalarını da azaltlığını aktardı. Türk sanayisinin ithal girdi bağımlılığının yüksek olduğunu söyleyen Dr. Çetinkaya, "Özellikle kağıt ve kağıt ürünleri, kimyasal ürünler, kauçuk ve plastik, makine ve ekipmanlar, otomotiv gibi alanlarda bağımlılık üst düzeyde. Ne yazık ki ülkemizin ihracatı, yaptığı ithalata bağlı" dedi. Dr. Mevlüt Çetinkaya, en riskli sektörlerin ise inşaat ve tekstil olduğunu paylaştı.
Çetinkaya’dan yedi öneri
2024 yılının beş aylık dönemde konkordato başvuru sayısının geçtiğimiz yılın toplamına yaklaştığına dikkat çeken Dr. Mevlüt Çetinkaya, geçtiğimiz yıl toplam 1516 firmanın konkordato, iflas, geçici ve kesin mühlet gibi süreçleri başlattığını, bu yılın ilk beş ayında ise bu sayının 1026’yı bulduğunu vurguladı. Yeni bir planlı kalkınma modeline ve sanayileşme stratejisine ihtiyaç olduğunu belirten Dr. Mevlüt Çetinkaya, ekonomiye ilişkin önerilerini de sıralarken şunları söyledi:
"Ekonomik, politik, sosyal ve kültürel boyutları dikkate alan bütüncül bir yaklaşım benimsenmeli. Ayrıca küresel trendlere ve ikiz dönüşüme odaklanarak cari açık veren sektörler başta olmak üzere uzun vadeli yatırımların önü açılmalı. Piyasa mekanizmasının yetersiz kaldığı yatırımlarda devlet elini taşın altına koymalı. Enerji ve gıdada kendimize yeterli hale gelip 12. Kalkınma Planı’nda belirlenen 23 maddenin gereğini yerine getirilmeli."
Yıldırım: KOBİ ülkesiyiz
Paneli yöneten eski Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye ekonomisinde dijitalleşme ve yeşil dönüşüm dahil olmak üzere altı başlıkta küresel pozisyonunu geliştirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin bir KOBİ ülkesi olduğunu anlatan Yıldırım, "Dünyanın her yerinde Türk iş insanlarının olduğunu ve kısa sürede bunların bir araya geldiğini gördüm. Böyle bir organizasyon dünyanın başka hiçbir ülkesinde yok. Bizim bu birliktelik potansiyelimizi iyi değerlendirmemiz şart" dedi.