"Bir şehri sevmek, aşka sebep aramaktır."
Ahmet Hamdi Tanpınar
"Bir kimsede bir aşk derdi yoksa, o kişinin gönlü ve canı yok demektir. O aslında gezip dolaşan bir ölüdür"
Mevlana
Anadolu topraklarına bahar gelip çattı, benim de gezme mevsimim geldi. Gezip görmek, yeni yaşantılara tanık olmak özlemi beni Konya yolarına düşürdü. Konya, memleketim Aksaray'a giderken içinden geçip gittiğim, tarihi ve kültürü ile zengin, hep gezmeyi istediğim bir şehirdi. Çocukluğumdan beri özellikle Çatalhöyük ilgimi çekti. İlkokul kitaplarında Çatalhöyük'ten çıkarılan şişman kadın heykelcikleri, boğa başları, çanak çömlekler ve kırmızı duvar resimleri beni çok etkilemişti. Özellikle şişman kadın heykelciklerinin çevremdeki kadınlara çok benzemesi benim 9000 bin yıl öncesi ile bağ kurmamı sağladı. O günden beri Çatalhöyük'ü bir gün görme düşüyle yaşadım.
![](http://kentyasam.com.tr/images/2017/201704100205043986.jpg)
Çatalhöyük, günümüzden 9 bin yıl önce kurulmuş, çok geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeridir. Konya'nın 52 kilometre güneydoğusunda, Hasan Dağı'nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Çumra İlçesi'nin 11 kilometre kuzeyinde, Konya Ovası'na hakim buğdaylık arazide bulunmaktadır
Höyüklerde 2 bin yıl kesintisiz yerleşik yaşantı izlenmiştir. Özellikle neolitik yerleşimin genişliği, barındırdığı nüfusu, oluşturduğu güçlü sanat ve kültür geleneğiyle son derece dikkat çekicidir. Yerleşimde 8 bin üzerinde insan yaşadığı kabul edilmektedir. Çatalhöyük'ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır.
![](http://kentyasam.com.tr/images/2017/201704100204503986.jpg)
Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Hiyerarşik yönetimin olmadığı, eşitlikçi, ortaklaşa yaşam biçiminin de ilk örnekleri arasındadır. Kamusal binalarda, ibadet yerlerinde toplumsal iş bölümüne ilişkin kanıtlar bulunuyor; aynı büyüklükte evler arasında sınır yok, damdan dama geçilebiliyor. Dünyanın ilk kent haritasının çizildiği yerleşim alanıdır. UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi'ne girmiştir. Bu gün bilim insanlarınca kazılar ve araştırmalar devam etmektedir. Çatalhöyük, yurtiçinden ve yurt dışından birçok ziyaretçi ve araştırmacılar tarafından büyük ilgi görmektedir.
![](http://kentyasam.com.tr/images/2017/201704100204403986.jpg)
Ören yeri gezimi bitirdikten sonra girişte bulunan çay bahçesinde soluklanma fırsatı buldum. Büfedeki kitapları sordum. Çay bahçesini işleten bey alçakgönüllü Anadolu insanına has bir tavırla "efendim ben yazdım" dedi. Şaşırmıştım. Ne güzel bir sürprizdi. Hemen aşk kokusunu aldım. Bu kitaplar bir aşkın meyvesiydi. Ülkemizde "yazmak ve okumak eylemi" az rastlanan bir durumdu. Bozkırın ortasında yazdığı kitabı gözlerindeki aşk kıvılcımlarıyla anlatan kişiye rastlamak güzel bir sürprizdi. Sadrettin Bey'in öyküsü şöyle:
Sadrettin bey, ilkokul mezunudur. Çatalhöyük'ün hemen yanı başında, Küçükköy'de çiftçilikle ve taksicilikle yaşamını sürdürürken, yolu bekçi olarak 1993 yılında Çatalhöyük'e düşer. Bir süre sonra bilim insanları ile dil sorunu yaşamaya başlar. Turistlerden ve kazı yapan öğrencilerden kasetler toplayarak İngilizce öğrenmeye koyulur. Kazıları yöneten Prof. Dr. Ian Hodder'den aldığı İngilizce dersle, yerli ve yabancı ziyaretçilere antik yerleri gezdirir.
![](http://kentyasam.com.tr/images/2017/201704100204303986.jpg)
Kazılar sırasında sekiz aylık bebek iskeletinin bulunması Sadrettin Bey'in yüreğine aşk ateşini düşürür. O gece hiç kimse heyecandan hiç kimse uyuyamaz. Bebek iskeletinin bileklerindeki deniz kabuğu takıları ve gömülme şekli, Çatalhöyük insanının evlat yitirme acısını Sadrettin Bey'e derinden duyumsatır. O gece Çatalhöyük'e aşık olur.
Zamanla kitap yazma düşüncesi oluşur. "Burası benim için 9 bin yıl öncem ve aşkım, sevdam "ana söylemiyle aşkını sözcüklere döker. "Protecting Catalhoyuk: Memoir of An Archaelogica Site Guard (Çatalhöyük Bekçisi: Bir Arkeoloji Rehberinin Anıları) adlı eseri 2006' da yayınlanır.
Bu eseri ABD Antropoloji Enstitüsü tarafından olumlu olarak değerlendirilir ve 2006'dan beri Binghamton Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde yardımcı ders kitabı olarak okutulmaktadır. Ancak eser yayınevinin kuralları gereği Türkçe'ye çevrilememektedir.
Eş dost tarafından beklenen Çatalhöyük ile ilgili Türkçe kitap isteği sonucu yeniden yazma hazırlıkları yapar. Ekonomik destek arar. Kültür Bakanlığı'nın yeni yazarlar için verdiği destek fonuna başvurur ancak geri çevrilir. Bankadan kredi çekip "9000 yıl önce Çatalhöyük'te Yaşam" adlı ikinci kitabını ilk önce Almanca ve İngilizce olarak, daha sonra Türkçe olarak bastırır.
![](http://kentyasam.com.tr/images/2017/201704100204193986.jpg)
Kitabı okuduğumda 9000 yıl önce Çatalhöyük'teki yalın, sevgi ve saygı dolu yaşama imrendim. Bu gün yitirmek üzere olduğumuz dayanışma, yardımlaşma, paylaşma, aile bağlılığı ve vefa gibi öz değerlerimiz Çatalhöyük'ün temel direkleriydi. Kardeşçe yaşamayı başarmış, kavga ve savaş bilmeyen bir topluluktu. Çatalhöyüklüler, uzun uykuda uyuyan yakınlarının gömüleriyle aynı evde yaşayacak kadar birbirine bağlı insanlardı.
Sadrettin Bey'in niçin buraya aşık olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Sadrettin Bey, sevginin, kardeşliğin, aile bağlarının sağlamlığının 9000 yıl öncesinde ne kadar güçlü olduğunu ve bu gücün insanların bir arada yaşamasının temel direği olduğunu Çatalhöyük'te görmüştü. Belki de bu gücün ve sevginin güzelliğine aşık oldu, kim bilir?
Sadrettin Bey, Çatalhöyük'e aşk bağıyla ve çay bahçesiyle bağlanmış. Aşkın yaşama bağlayıcı gücüyle kendini Çatalhöyük'ü dünyaya tanıtmaya adamış. Öyle bitek topraklar ki buralar, aşk bile bire on veriyor. Hem de dokuz bin yıldır.