Düşünce yapısı 14
Yazar: Oğuz Adanır
Burnunun ucundan ötesini zor görebilen insan sayısının hiç de az olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. İnsanların geçici, ülkelerin ya da vatanların kalıcı olduğunu anlamaktan aciz insanlar var. Fani canlıları çocuklarının, torunlarının, bütün bir ülkenin geleceğini ipotek altına alacak ölçüde benimseyebilen sabit fikirli insanlarla dolu bir toplumda şu sıralar en çok öngörülü, geleceği gören insanlara ihtiyacımız var.
Bu konuda Gustave Le Bon yakın geçmişte karşılaştığımız isimlerden biri. Doktor diplomasını aldıktan sonra antropoloji ve başka alanlarla ilgilenmiş. Sosyal psikolojinin atası olarak nitelendiriliyor. Zamanın devlet adamlarının pek çoğu okurları arasında. Flammarion yayınevinde Bilimsel Felsefe Kitaplığı başlığını verdiği koleksiyonda yayınlanmasını sağladığı 220 kitap ölümüne kadar iki milyon adetten fazla basılmış.
Bundan tam yüzyıl önce "Dün ve Bugün" başlıklı aforizmalara benzer düşüncelerden oluşan bir kitap yazmış. Kalıcı bir demokratik düzene geçiş sürecinde yaşananlar ve yaşanabileceklere dair bu çalışmadan birkaç örnek aktarıyoruz:
- Güçsüz halklar çabuk evhamlanırlar. Güçlü halklarsa evhamlanmazlar.
- Gerçek reformların yasalarla gerçekleştirilemeyeceğini anlamak için çok uzun yıllar boyunca seyahat etmek ve gözlem yapmak gerekiyor.
- Gerçek demokratik gelişme seçkinlerin yığınların düzeyine indirilmesiyle değil yığınların seçkinlerin düzeyine yükseltilmesiyle sağlanabilir.
- Diktatör bir kurmacadan ibarettir. Sahip olduğu güç gerçekte çok sayıda anonim ve sorumsuz küçük-diktatör arasında bölündüğünden zorbalık ve yozlaşma kısa sürede tahammül edilmez bir hal alır.
- Her sorumsuz güç kısa sürede zorbalığa dönüşür.
- Devletçilik güçsüz halkların geçici olarak gelişmesini sağlayabilir, ancak eninde sonunda çökmeye mahkumdur. Devlet tek başına yurttaşların yerine düşünüp, davrandığında vatandaşların düşünüp, davranmalarını engeller. Bireysel üstünlükler evrensel sıradanlığın içinde boğulup gider, sonra da ortadan kaybolur.
- Dünyayı kendi arzuları, düşleri ve korkularını yansıtan bir ayna olarak gören politikacılardan kesinlikle bir şeyler yapmalarını beklemeyin.
- Bilim adamı sonuçlarını hiç düşünmeden gerçeğin peşinden koşarken, sıradan bir politikacı gerçekten kuşku duyar ve ona düşman olur.
- En tehlikeli politik yanılgılardan biri kamu yönetiminin parlak hatiplere teslim edilmesidir. Napolyon daha o zamanlar bir meclisi yönetebilen büyük hatiplerin en sıradan işleri bile beceremediklerini fark etmişti.
- Gerçek bir Devlet adamı kimi zaman çektiği söylevlerde taviz vermese de eylemlerinde taviz verir. Modern halkların yaşamını belirleyen zorunluluklar konusunda taviz vermeden yapamazsınız.
- Yönetmek demek uyuşmak demektir, ancak uyuşmak demek her şeye he demek değildir.
- Sinirlerine hakim olamayan bir insan politik gücün en alt basamağına bile layık biri değildir.
- Geleceği görememek ve kararsızlık politikacıların en sıradan kusurlarından biridir. Olayları yönlendiremeyince onlar tarafından yönlendirildiklerinden başlarına her şey gelebilir.
- Halkların yazgısına yön veren çok sayıda politikacının her şeyi basite indirgeyen bir düşünce yapısına sahip olduğu görülmektedir, bunlar doğa yasalarının kararnamelerle değiştiğinden emindir! Oysa olasılıkların farkında olan ve şeylerin gidişatını onları dönüştürmeye kalkışmadan yönlendirmekle yetinen gözlemci düşünce yapısına sahip insan sayısı son derece azdır.
- Kalabalıklar yöneticilerinin yanılmak nedir bilmeyen üstün insanlar olduğuna canı gönülden inanırlar. Bir yanılgı sonucu idolün gerisinde bir insan bulunduğunu anladıklarındaysa çok öfkelenirler.
- Halk psikolojisinden bihaber olmak hemen her zaman feci politik sonuçlara yol açmıştır.
- Enerjisini konuşarak tüketen bir politikacının bu enerjiyi nadiren eyleme geçmek amacıyla kullandığı söylenebilir.
- Büyük bir hatibin büyük bir düşünür olduğuna nadiren tanık oluruz. Söz sanatı demek, özellikle kalabalıkları etkilemeye yönelik düş gücüne seslenen formüllerden ustaca yararlanmak demektir.
- Toplumlar çağdaşlaştıkça hiçbir mutlak güç çeşitli toplumsal gruplara özgü çeşitli ve çelişkili çıkarları genel çıkarlarla uzlaştırıp, uyumlu kılamayacaktır.
- Yasalar ve yönetmelikler genel nitelikteki gereksinimleri ifade etmek yerine yalnızca bir partinin gereksinimlerini karşılamayı amaçladıklarında zarar verici olurlar.
- Zihinsel bir dönüşüme yol açmayan politik ya da toplumsal bir reform nadiren bir işe yarar.
- Tek bir yasanın saygınlığını zedelemek tüm diğerlerinin sahip olduğu gücü sarsmak demektir...
- Hak verilmez, alınır. Bu kısa formül uzun bir tarihi içeriğe sahiptir.
- Yasa, kurum, düşünce ve doktrinlerini değiştiren bir halk kalıcı bir güce sahip olamaz.
- Boyun eğdirmekle fethedemezsiniz.
- Bir gücün yanlış kullanımı bu gücü yok edecek gücü doğurur.
- Güç düşünceyi uzun bir süre baskı altında tutamaz, çünkü baskı altında tutulan düşünce kısa bir süre sonra güç üretmeye başlar.
- Dogmatik bir zihin inanır ve akıl yürütmez. Dogmatik zihin yalnızca dinler değil toplumsal ve askeri kurumlara da hakimdir.
- Bir Devlet her şeyi yönetmeye ve emmeye kalkışırsa kısa bir süre sonra davranışını kısıtlayan birbiriyle uzlaşması olanaksız kolektif çıkarlarla sürtüşmek durumunda kalacaktır.
- Hiç kimse sorumluluk almazsa her yere anarşi hakim olur.
- Gerçekleştirilmesi en zor devrimler alışkanlıklar ve düşüncelerle ilgili olanlardır.
- Bir halk gücünü silahlardan almaz. Bu gücün temelinde zamanla edinilen ortak duygular, ortak çıkarlar, ortak inançların zihinsel uyumu vardır. Bu unsurlar kuşaktan kuşağa geçip kalıcı bir görünüme bürünmedikçe bir ulus uzun süre var olamaz ve her türlü musibetle muhatap olmak durumunda kalır.