Servis terörü
Yazar: Alev Göral
Okulun açılışı ile birlikte farklı bir heyecan, farklı bir canlılık oldu son haftalarda evlerde. Hem bayram tatili, hem de turizm firmalarının talebi üzerine okulların bayramdan sonra açılması ile son hız geçen 10 gün, 28 Eylül sabahı okulların önünde yoğunlaşan veli ve öğrenci kitlesinin heyecanı ile perçinlendi.
Veliler: okul kıyafetleri, kırtasiye malzemeleri, sınıfların belirlenmesi, servis güzergahları derken, yoğun bir hafta yaşadı. Okul servisleri ilk hafta olması nedeni ile, yol güzergahlarını netleştiremeyip birinci ders saatine vaktinde yetişememenin kaosunu yaşarken, sabahın ayazında kapının önünde çocukları ile bekleyen velilerin sitemleri okul yönetimlerini ilk haftadan yorgun düşürdü. İşte bu süreçte çok yakınen tanıklık ettiğim bir konuyu size aktararak ülkemizde aslında yıllardır süregelen servis ve servisçi terörüne tekrar parmak basmak istedim...
Dersanelerin kapatılacak olması yönünde çıkan yasa değişikliği sebebiyle bu yıl açılan onlarca özel okul gibi, İzmir'e İstanbul'dan gelen büyük okulların da var olması veli ve öğrenciye farklı altarnetifler yarattı. Kimi veli ekonomik, kimi veli başarı, kimi veli ulaşım nedenlerinden dolayı çocuklarını uygun gördükleri okullara yazdırdı.
Velilerin beklentileri, çocuklarının "eğitim ve öğretim" başta olmak üzere, "güvenlik, yemek ve ulaşım" konusunda da güvenilir ellerde olmasını sağlamaktı. Ancak bu yıl da bazı özel okullar nedense eğitim ve öğretim, güvenlik ve yemek konusunda kendilerini sorumlu hissederken, ulaşım konusunda kendilerini konuya pek fazla dahil etmemeyi tercih etti. Okullar belli şartlarda anlaştıkları özel servislere velileri yönlendirdi. Ancak anlaşmalı servisi dışında yaşanan sorunlara karışmadı.
Oysa ki eğitim-öğretim, güvenlik, yemek ve ulaşım biz velilerce özel okulculuğun dört temel ayağından biri. Bu saptamanın ardından şu anektodu kısa ve öz olarak sizlerle paylaşarak 2015 yılında Türkiye'nin üçüncü büyük şehri İzmir'de bile yaşanan servis terörünü siz değerli okurların ve Servisçiler Odası Başkanı ile Rekabet Kurulu'nun dikkatine sunmak isterim.
İsmi lazım değil, bir özel okul... (Bu konuda farkındalıklarının olduğunu öğrendiğim ve önümüzdeki yıllarda telafi edeceklerine inandığım için deklare etmiyorum). Özel okulun anlaşmalı olduğu servis firması muadil okul servislerinin 2 bin 300'lerde olduğu mesafeye 3 bin 700 lira fiyat belirleyip kayda başlayınca, okul velilerinin tepkisini çeker. Okula üç durak mesafeye bile 3100 lira bedel biçen servis firması veliler tarafından okul yönetimine şikayet edilse de okul ile beş yıllık sözleşme yapıldığından bir sonuç alınamaz.
Kimi veliler her şeye rağmen okulun anlaşmalı olduğu özel servise kayıt yaptırırken, bir kısım veli alternatif servis arayışına girer. Arayışın sonunda yakın mesafedeki özel okulların servislerinden biri ile anlaşan, sözleşme imzalayıp paralarını yatıran veliler, pazartesi günü gelip de okul açıldığında ortada gözükmeyen servis firmasına bir türlü ulaşamazlar. Uzun uğraşlar sonucu İzmir'deki pek çok büyük kurumla çalıştığını ifade ederek velilerin güvenini kazanan servis firmasının ikinci ortağına ulaşan veliler, kendileri ile yüz yüze geldiğinde "Başka firma varken, bizim girmemiz etik olmaz' diyen firma ortağının sözleri karşısında dona kalırlar. Sözleşme öncesinde tüm ayrıntıları tek tek konuşan velilerin karşısında sürekli alakasız, tutarsız, kaçamak ifadeler kullanan servisin diğer ortağı ile saatler süren tartışmaların ardından bilinmeyen bir numaradan "Rakip firmanin baskıları nedeni ile size hizmet veremiyoruz" mesajını alan veliler ve öğrencileri, ortada kalır.
Şimdi soruyorum;
1- Okullar eğitim-öğretim, güvenlik, yemek ve ulaşımın bir bütün olduğunu ve bu dört ayaktan da bire bir mesul olduklarını ne zaman öğrenecekler? (Fotoğraf, andaç, balo, promosyon ürünleri gibi konularda kazanç sağlayan bazı özel okulların, servis konularında da artıya geçmek üzere fiyat belirlediğine inanmayı düşünmek bile istemesem de, yıllara dayalı tecrübelerim maalesef bu konulardaki rivayetlerin doğru olabileceği yönündeki varsayımı destekliyor)
2- Servisçiler Odası'nın belirlediği rakamlara rağmen her firmanın, okuluna göre rakam belirleyerek veliyi mağdur etmesinin yaptırımını kim sağlayacak?
3- İlgili prosedürlerde belirtildiği üzere tüm servislerin okulun içine girmesine bile karışmaması gereken servisler, nasıl bir baskı ile yapılan sözleşme ve alınan paralara rağmen diğer servis firmalarını korkutabiliyorlar. Mafyalaşmayı andıran bu sektördeki şahıslara çocuklarını velilerin güvenle teslim etmesini beklemek hayalperestlik olmaz mı?
4- Baskılar sonucu altarnatif servisi yapamayacağını ifede eden diğer servis firması nasıl bir lakaytlık, rahatlık, keyfilikle 40 öğrenciyi ortada bırakabilir?
5- Bir gün önce, "Sevgili veliler, 15 gün önce aramızda yaptığımız anlaşmayı, arzu etmediğimiz sebeplerden ötürü sonlandırmak zorundayız. Paralarınız en kısa sürede iade olunacaktır. Çocuklarınızın mağdur olmaması için en kısa sürede bilgi vermeye çalıştık. Özür dileriz" yazmak bu kadar zor muydu?
Veli ve öğrencilerin yanı sıra bence bu konuda okulda hem mağdur, hem de sorumludur!
Servis terörü bu kez ucuz atlatılmış olabilir, ama bir daha başka bir okul ya da sektörde tekrar böyle sakince sonlanacağı anlamına gelmez.
Okullara kadar giren bu mafyavari iletişimleri temizleyemedikten sonra, bir sürü paralarla eğitim kaliteleri ve güvenlikleri garanti altına almaya çalışılan çocuklarımızın huzur içinde okula gitmelerinden sanırım söz edemeyiz! Hele ki nerdeyse tüm isimli servis firmalarının bile yetişemedikleri için, taşeron araç ve şoförlerle çalıştıklarını, şehir içi hatlı minibüslerde bile kaçırılan ve öldürülen Özgecan'ları bildikten sonra!
Bu konu ile ilgili Servisçiler Odası, Rekabet Kurulu, milli eğitim müdürlükleri, emniyet, valilik ve hatta okul yönetimlerini göreve davet ediyor, bu vesile ile tüm öğrencilere başarılı bir eğitim ve öğretim yılı diliyorum.