Anadolu medeniyetlerin beşiği, medeniyetler arasında köprüdür. Bilinen kadarı ile 12 bin yıllık bir kültür geçmişi var.
Sanat, mimarlık, felsefe ve tabii ki sağlık konularında söyleyecek çok sözü var, kökleri var, tarihin derinliğine uzanan…
Kökler, Anadolu’daki kökler… Tıp da Anadolu’da kök salmış, derinliklere…
Hititler’le başlayan tıbbın Anadolu’daki kökleri, Yunan ve Roma dönemlerinde de büyümeye devam etti.
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/24062014sc01.jpg)
Anavarzalı (Adana) Dioskorides’in yazdığı beş ciltlik “Demateria Medika” 1600 yıl ders kitabı olarak okutuldu eczacılıkta… Anadolu’nun topraklarında yetişen 600 bitkiyi tanımladı ve iyileştirdiği hastalıkları anlattı bu kitapta…
Hipokrat’ın hocası buralıydı, Knidos’tan. Ege ile Akdeniz’in buluştuğu köşeden. Pek çok değerli hekim yetiştirdi dünyaya…
Soranos, ilk jinekolog, Efes’te yaşadı. Kürtajın etiğini tartıştı meslektaşlarıyla. Doğum kontrol yöntemlerini öğretti antik dünyanın kadınlarına. Yazdığı dört ciltlik ünlü “Jinekoloji” 1500 yıl boyunca kadın ve çocuk hastalıklarında başvuru kitabı oldu.
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/24062014sc03.jpg)
Galen, Bergamalıydı. Eczacılığın ustası, Hipokrat’tan sonra en ünlü hekim. Spor hekimlerinin atası olarak anılır. Roma’ya kadar ulaştı ünü de, kendisi de. Gladyatörleri, imparatorları tedavi etti.
MS 2. Yüzyıl’da Kapadokya’da yaşamış Aretus güçlü bir köktür, tıbbın tarihine uzanan. Hipokrat’ın güçlü bir destekçisi olan Aretus, epilepsi, tetanos ve difteri gibi hastalıkları tanımladı bütün özellikleriyle. Tıp literatürüne o kazandırdı, migren ve diyabet sözcüklerini…
MS 11. Yüzyıl’da Anadolu’ya yerleşen Selçuklular da çok şey kattı Anadolu tıbbına. Her kente en az bir şifahane kurdular. Bu sağlık yurtlarına “hastahane” demediler, “şifahane” dediler…
Daha sonra da Osmanlılar sürdürdü bu ulvi görevi. Tedavinin tümüyle ücretsiz yapıldığı şifahaneler, Sultan ve ailesinin kurduğu vakıflarca yapılıp işletildiler yüz yıllarca…
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/24062014sc02.jpg)
Her türlü tedavi ve ameliyatın başarıyla yapıldığı bu mekanlarda özellikle akıl hastalarına büyük özen gösterildi. Dünyanın diğer ülkelerinde lanetli olarak tanımlanan akıl hastaları zincirlenip, zindanlarda ölüme terk edilirken, Anadolu’da değişik makamlardaki müzik ve su ile şifa buldular.
Ünlü şair Mevlana diyor ki :
“Gel, kim olursan ol, gel..”
Herkes gelmeli Anadolu’ya, ama eğer doktor, eczacı, hemşire veya tıp öğrencisi iseniz, mutlaka gelmelisiniz…
Mesleğinizi tarihini öğrenmek, mesleğinizin köklerine ulaşmak için…