Başkan “Şehir Tiyatrosu” dedi (2)
Yazar: Haluk Işık
Geçen hafta, 9 Eylül Gazetesi'ndeki “Haluk’un Defteri” köşemde, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları”nın kurulmasına dair yayınlanan yazılarımı aynen paylaşmış; kalıcılık, okunma yoğunluğu ve kuşkusuz tartışılması adına, yine burada dikkatinize sunmuştum.
Aşağıdaki yazının, onlarla birlikte okunmasında, bütünsellik adına yarar bulunmaktadır.
Saygı ve sevgilerimle.
***
Şehir Tiyatroları’na doğru (4)
Konuyla ilgili olarak -şimdilik- son yazıyı okuyacaksınız. Önerilerimizin gayet açık, somut ve uygulanabilir olduğu kanısındayız. Ne diyoruz, ana başlıklar halinde toparlayalım ve sürecin demine, ilgililerin dikkatine, kentin belleğine emanet edelim.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzmir BBŞT) kurulurken, “hız” ile “telaş” birbirine karıştırılmamalıdır. “İstim arkadan gelsin”, “Kervan yolda dizilir”, “Hele başlayalım, sonrasına bakarız” gibisinden, yüzlerce yıldır bize zaman, emek ve niyet kaybı yaşatan mantık, akla bile getirilmemelidir. “Azmanların”, “Uzmanlığı ve uzmanları” canından bezdirmesine, bıktırmasına ve nihayet “ne haliniz varsa görün!” deyip, çekip gitmesine olanak tanınmamalı, bir “yeniden başlangıç” daha ilk adımda çökmemelidir. Şehir Tiyatroları, yalnızca sanatın ve bilimin belirleyeceği bir alan olarak görülmeli, popüler siyasetin, gündelik politikaların tebelleş olmasına yüz ve izin verilmemelidir.
Kurulma sürecinde ve hazırlıklarında güzergahı, İzmir BBŞT’nin tanımı ve genel amaçları çizmelidir. Buna dair önerimiz şudur:
“Tanım: Şehir Tiyatroları İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı, katma bütçe ile yönetilen, özgür ve özerk bir Sanat Kurumudur. Amaç: İzmir BBŞT, bir temel hak olarak Anayasanın güvence altına aldığı sanatın ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, çağdaş eğitiminin sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak; bu katkıyı gerçekleştirmek için yerli ve yabancı tiyatro eserlerinin seçkin örneklerini seyircisine ulaştırmak, genelde sanatın özelde tiyatronun, geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına önderlik etmek, kent kültüründen evrensel değerlere ulaşacak üretim ve paylaşım koşulları yaratmak, kültür ve sanatla anlam bulacak bir yaşam algısına hizmet etmek amacıyla kurulmuştur.”
Konuya aşina olanlar, bu maddelerin, yüz yıllık İstanbul BBŞT yönetmeliğinden esinlenerek yazıldığını fark etmişlerdir. Ancak bir farkla, “özgür ve özerk” kavramları özellikle vurgulanmaktadır. Bu kavramlar bir türlü yazılmadığı ve içselleştirilmediği içindir ki, İstanbul BBŞT bugün bilinen sıkıntı ve bunalımlarla boğuşmaktadır. Kuşkusuz bu vahim durum, Anayasanın ilgili maddelerinden mevzuatın düzenlenmesine, pek çok alanda tadilat ve yeniden yazılmayla aşılabilir. Bu sorunlar genel zihniyet hastalığımızın tezahürleridir ve İzmir BBŞT bu bağlamda da öncü rol üstlenmelidir.
Şimdi ilk iş, “çözüm odaklı” ve uygulanabilir düşünce ve önerilerin tartışılıp, başta politikanın, kişisel ikballerin, örtülü-örtüsüz rol çalma çabalarının, yararsız hesaplaşmaların yanına bile uğramayacağı ve öncelikle İzmir’in potansiyeline değer verecek, disiplinlerarası ve bilimsel bir “İzmir BBŞT Çalıştayı” düzenlemek olmalıdır. Böyle bir çalışma, akademik çevrelerinden sanat camiasına, yerel yönetim zihniyetinden alt ve üst yapı envanterine, İzmir’in fotoğrafını çekecek; saygın ve sağlam bir kurumsallaşmaya yol ve hız kazandıracaktır. Artık bu aşamaya geçmeliyiz