Radyoya kumanda ediyorum...
Yazar: Ali Ertan Erciyas
Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo-TV Bölümü öğrenciliğim yıllarında arkadaşım Selahattin Çelik ile birlikte İzmirli ünlü bir modacının defilesinin müzik organizasyonunu üstlenmiştik. Canlı olarak iki CD player, sekiz kanallı mikser ve bir mikrofon ve benim seçtiğim müziklerle harika bir iş çıkarmıştık.
O zaman adı Basın Yayın Yüksekokulu olan, sonra İletişim Fakültesi'ne dönüştürülen okulumuzda bölüm arkadaşlarım Koray Ersoy ve Serhat Baştan ile birlikte öğretim görevlisi Hilmi Maktav’ın desteğiyle kapalı devre radyo yayınına başlamıştık. Yıl 1990-1991. Radyoda TRT tekeli vardı.
Burada edindiğimiz yayıncılık deneyimini ardı ardına kurulan özel radyolara taşımıştık. İzmir'in ilk özel radyolarının kurulmasında bulunmuş, yayıncı, yapımcı, teknik yönetmen, spiker, DJ olarak görev yapmıştık.
Ben kuruluş evresinde Kordon FM'de çalışmıştım. Radyo sahiplerinin sadece vericisi vardı başlangıçta. CD player, kaset deck, müzik mikser gibi yayın ekipmanlarını evden götürmüştüm. Müzik yayınları da yine benim o zaman sayısı 1500’ü bulan CD’lik arşivimden seçilen melodilerle yapılıyordu. Daha sonra diğer program yapan arkadaşlar da kendi CD'lerini getirmeye başladılar.
Tüm yayınlar canlı olarak stüdyo olarak kullandığımız bir odadan yapılıyordu. Onca eksiğe, yoksunluğa rağmen 24 saat yayın yapılıyordu. İzmirli amatör rock grupları stüdyoda 21.00-22.00 saatleri arasında canlı konser veriyordu.
Saat 22.00-23.00 arası o zamanlar Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü öğrencisi olan Ayçe Abana (Ayçe Loretta Abana) bir arkadaşı ile beraber kadın-erkek ilişkileri üzerine sohbet programı yapıyordu. Daha sonra ses sanatçısı olarak karşımıza çıkan, fakülteden sınıf arkadaşımız Pınar Aylin de takma adla “İzmir’in cemiyet hayatına ilişkin” bilgiler paylaşıyordu mikrofondan.
Tüm bunlar olurken teknik masada, yayında hep ben vardım. Akşam 18.00 gece 01.00 arası yayında oluyordum. 23.00-01.00 saatleri arası benim seçtiğim, arabesk-fantezi diye adlandırılanlar hariç, hemen her türden müzikle “Müzikalite” adlı programı hazırlayıp sunuyordum. Bunu “Sevgi Pınarı” ve diğer programlar izledi…
İzmir'in ilk özel radyolarının birinde emeği ve imzası olan ben şimdi ne mi yapıyorum? Çalıştığım şirketin ofisinde, uzaktan kumandayla gerektiğinde sesi yükseltip ya da kısarak, aldığım eğitimin hakkını vermeye çalışıyorum, “radyoya kumanda ediyorum”…