Ballıkuyuda Hasan Basri Efendi'nin 1890 yılında inşa ettiği Hikmetiye Camisi'nin manzarası gerçekten güzeldir... Şimdi yerinde yeller esen Acem Tekkesi ve 15 Mayıs 1919 yılında İzmirin işgalinde şehit olan polislerin hatırasına yaptırılan şehitliğinin gönüllü türbedarı, Kurtuluş Savaşı Gazisi Kara Fatmanın kulübesi de Hikmetiye Camisi'nin yakınlarındaydı...
Çarpık yapılaşmanın en yoğun olduğu eski İzmir semtine gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz, ahalisi samimi ve misafirperverdir. Çarpık yapılaşma denince aklıma 1960'lı yıllarda İzmirde dağıtılan parti amblemli seçim bildirgeleri geldi... Açık açık, Bize oy verin gecekondularınıza tapu elektrik su verelim diye yazmışlar...
![](Konuk/12122012ob02.jpg)
O yıllarda, belediye başkanlarında tarih sevgisi, koruma bilinci hak getire... 122 yıllık Hikmetiye Camisi de diğer cami ve mescitler gibi bilinçsiz onarımlarla mimari kimliğinden koparıldı, bu nedenle önünden geçenlerin tarihi yapının cami olduğunu algılaması kolay değil...
![](Konuk/12122012ob04.jpg)
Cami ve mescitlere, estetikten yoksun olarak yapılan ilavelerin başında lojmanlar geliyor, zaman içinde isimleri bile değiştirilmiş... Örnek; Kabasoğan Mescidi'nin kapısında Hurşidiye Camisi yazıyor. Abdurrahman Mescidi, Kumrulu Mescit olmuş... Abdurrahman Hilmi Beyin yeğeni rahmetli Necdet Özbelge de Kumrulu Mescit girişindeki hazirenin ortaya çıkarılması için az emek vermemişti...
Çatısı zamansız açılan tarihi mescit mevsim yağmurlarından yeteri kadar zarar gördü. Bunca uyarı sonucunda gelinen nokta gerçekten vahim... Yine bu bölgeye yakın bir yerde adı değiştirilmiş bir türbe var. İlginç, öyküsünü önümüzdeki günlerde yazacağım... Hikmetiye Camisi'nin fotoğrafına bakarsanız zevksiz ve bilgiden uzak onarımlarla melezleştirildiğini görürsünüz... Restorasyon bir kültür işidir ve herkesin yapabileceği bir iş değildir... Mehmet Basri Efendinin mezarında kemiklerini sızlatacak, görüntüler Tarihi Kentler Birliği üyesi İzmire gerçekten yakışmıyor...
TARKEM
Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret AŞ, kısacası TARKEM 116 ortakla kurulmuş bir şirket... Şirketin Swiss Otel'de bilgilendirme toplantısına davet edildim. Ticari projeler ilgimi çekmediği için gidip gitmeme arasında tereddüt yaşadım... Unvanında tarih yazan şirketin, sosyal projelerini merak edip, Kent-Yaşam yazarı olarak toplantıya katıldım...
Dağıtılan basın bülteninde TARKEMin kurulma fikrinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Konak Belediye Başkanı Hakan Tartandan geldiği yazıyordu, yöneticiler bunu konuşmalarında sıklıkla belirttiler...
Toplantıya katılanlar arasında Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, eski Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve İzmir Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutluyu gördüm... Daha sonra toplantıya Başkan Aziz Kocaoğlu katıldı... Başkan, Kentte ekonomik durumu iyi olan hemşerilerimizin bu tarihi binalardan alarak restore etmeleri ve kente kazandırmalarının parasal getiriden çok bir sosyal sorumluluk gereği olduğunu belirtti. Kocaoğlu, Biz de bu sosyal sorumluluk projesinden yola çıkarak bu çağrıda bulunuyoruz, bu çerçevede önemli bir misyon üstleneceğine inandığımız TARKEMe de elimizden gelen desteği vereceğiz anlamında bir konuşma yaptı...
Aziz Bey bu çağrıyı yıllardır yapıyor. Çağrıya kulak vermeyen, henüz burjuvalaşamamış, hali vakti yerinde olan abilerin Kemeraltı ve çevresinde bulunan dede yadigârı binaları şimdi enkaz halinde. İsteyenlere bunun yüzlerce örneğini gösterebilirim... Şirket ortakları arasında AKP'li ve CHP'li milletvekillerinin olması bana ilginç geldi...
Toplantıya katılamayan Başkan Hakan Tartan ve İzmir Milletvekili İlknur Denizlinin gönderdikleri telgraflar okundu... Mimarlar Odası Başkanı Hasan Topala, Şirket ortakları içerisinde belediye başkanları gösteriliyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? diye sordum...
Konak eski Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, toplantı sonrası verilen kokteylde, İsmim geçti, ama ben ortak değilim dedi... Kemeraltı Derneği ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün de projeye ortak olacağı söylendi... Proje sadece Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nı kapsamıyor, Basmane ve Kadifekaleyi de içerisine alıyor...
Sermayesi 2.3 milyon lira olan TARKEMe Anafartalar Caddesi'nde şimdi metruk bir vaziyette olan 1903 yılında Cihanzade ailesi tarafından inşa edilen 56 odalı eski adı Cihan Palas, şimdiki adıyla Emniyet Oteli'ni önerecektim, ancak sahiplerinin istedikleri fiyat şirket sermayesinden yedi kat fazla. Tarihi bina gözümüzün önünde yok olup gidiyor...
Şirketin sermayesi arastada bir sokağın boya, badanasına dahi yetmez diye düşünürken, İZKA ve uluslararası fonların devreye girmesiyle işin ticari boyutunun 300 - 400 milyon Euro civarında olacağı, ayrıca İZKA'nın her yıl dağıttığı 30 - 40 milyonluk hibeden faydalanmak için Kent Değerlerini Koruma adıyla dernek kuracaklarını açıkladılar. İZKA hibeyi şirketlere değil, derneklere veriyormuş... Bazı üyelerin birbirlerini Çok para kazanacağız diye kucaklamalarından umutlu olduklarını anladım.
Ayaküstü sohbette, kendilerine rakip olabilecek benzer şirketlerin olduğunu, yıllardır, Bu semtler adam olmaz, bu semtte yaşanmaz yaygaralarıyla Basmane ve çevresinden ucuz fiyatlara eski İzmir evlerinin satın alındığını, hiçbirinin onarılmadan bekletildiğini artık bölgede ucuz bina kalmadığını anlattım... Toplantıda, şirketin sosyal sorumluluk projeleri konusunda bilgilendirme yapılmadığı için düşüncelerini öğrenemedim...
Ticari projelerden anlamasam da, sosyal ve kültürel ayağı olmayan projelerin tarihi çarşıya ve bölgeye zarar vereceğini düşünüyorum... Bana ilginç gelen diğer bir konuda şirketin ofisini Pasaportta açmış olması... Pasaporttan bakınca Kemeraltı görünür mü, dürbünle baksanız göremezsiniz...
***
Kemeraltı Derneği'nin yeni yöneticileri, Hisar Camisi önündeki Osmanlı Dönemi'nden kalma Bakırcı Mahmut ve Evliyazade şadırvanlarının açık havuz haline getirilmesinden rahatsız oluyorlar mı? İzmir Kültür Envanterinde, Kemeraltı Çarşısı üzerine yazılan Kemeraltı Çarşısı üç dinin bulunduğu ilginç bir ticaret aksıdır. Resmi ismi, Anafartalar Caddesi'dir. Bir zamanlar üzeri kemerli ve arastalı olduğu için Kemeraltı denmektedir gibi saçma sapan bilgiler hakkında ne düşünüyorlar, benzer konularda ilgili kurumlara iki satır uyarı yazdılar mı veya yazacaklar mı, göreceğiz...