Ne başlık ama?
Yerler mi? Yemezler...
Şimdi yazacağız hemen kızıp köpürecekler...
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak geçenlerde sosyal medyaya köpürmüş... Demiş ki “yüzüme söylesinler, arkamdan konuşmasınlar”...
İyi de ben nasıl yüzüne söyleyeceğim?
Yüzünü mü görüyoruz? Hep aynı TV’da hep aynı gazetecilerle...
Peşinden mi koşacağım eski dostumun?
Biliyorum, kızıyor bana...
Çevresinde de söylüyormuş. Ekranda onu çok eleştiriyorum diye...
Doğrudan kendisinin izlemediği nasıl da belli oluyor.
İki konu vardı onu eleştirdiğim. Birincisi Nergis’teki “terbiyesiz market” konusuydu. Bir sabah yayında Karşıyaka Nergis’ten bir hanım kardeşim bir fotoğraf yolladı. Evlerinin karşısındaki market, çöp toplama saatleri dışında çöp çıkarıp mahallenin konteynerlerini doldurduğundan ve temizlik işleri de müdahale etmediğinden, bu sıcak gecelerde evlerinin içinde kadar çöp kokusu dolduğundan şikayetçiydi.
Bunu okudum ve Karşıyaka Belediyesi’nin neden duyarsız olduğunu sordum. Çünkü hanım kardeşin dediğine göre belediyeye bildirmelerine rağmen bu terbiyesiz market aynı terbiyesizliğine devam ediyormuş...
İkinci olaysa Karşıyaka Belediyesi’nin her zaman gururla söylediğim Latife Hanım Köşkü bahçesiyle ilgiliydi. Yaşlı bir emekli öğretmen hanım, sürekli gidip kahve içtiği bu mekândan, değiştirilen garsonların edepsizliğine hedef olmuş. Yolladığı mektubu okuduğum sırada başka bir televizyonun müdürü, hangi akla hizmettir anlamadım hala, Cevat Durak’ı arayarak “Hasan Tahsin’in senle ne derdi var” diye sormuş? Bunu bana bizzat Başkan Durak söyledi telefonla ki bu son görüşmemizdi...
Söyler misiniz benim ne derdim olabilir bir belediye başkanıyla?
Üstelik iyi tanıdığımı sandığım bir başkan, sevdiğim ve saydığım bir başkan... Üstelik o meslektaşın derdi neymiş hiç aklım ermedi...
2009 sonrası belediye başkanlarına bir büyü mü ne yapıldı anlamadım...
Başkanlar çevrelerinde oluşan bir nevi menfaat odaklarının mı etkisinde acaba? Doğru ile yanlışı ayıramıyorlar mı acaba?
Danışman kadroları sorunlu mu acaba?
Yerel seçimler zamanında mı olur yoksa erkene mi alınır bilemem...
Benim işim “mega proje söylemleri altında ezilen vatandaşların” dertleri, o kadar.
Bir ilçe belediye başkanı ilçesinin sokaklarındaki sorunlara eğilmeyecek de neye eğilecek?
Hem gazetecinin görevi “alkış” değildir ki?
Bilmiyor muyum bazı tiplerin, bazı ilçe belediye başkanlarına “başkanım gözlerinizde büyükşehir ateşi görüyorum” yalakalığı yaptığını? Bilmiyor muyum medyada başkanlar için “iyi gazeteci” alkışlayan gazetecidir kuralı olduğunu?
Ama üzülüyorum işte...
Çünkü başkanların çoğu çok eski tanıdıklarım...
Onları makamlarında zırt pırt da aramam... Lakin üzülüyorum işte, çünkü duyuyorum sokakların sesini ve gittikleri yol doğru yol değil... Eleştirileri duymayacaksın, aksaklıkları görmeyeceksin, vatandaşı ezen kadrolarını terbiye etmeyeceksin sonrada düzmece anketlerle havaya gireceksin...
CHP İzmir’i kalesi görüyor...
Doğrudur ben de CHP seçmeniyim... CHP’li adaylara oy verdim... Ama kusura bakmasınlar “bizim oğlan muamelesini” sevmem...
Başkanların çevrelerindeki bazı “kokoşların pompalamaları sadece onlara zarar verir. Onlar zarar görünce de “kokoşlar” üzülmez, dostları üzülür...
Dost dediğin “kara günde” belli olur ve ben o muhtemel “kara günü” hatırlatıyorum ki, kendilerine çeki düzen versinler...
Konak, Buca, Narlıdere, Bayraklı, Karabağlar, Karşıyaka, Çiğli, Gaziemir, Güzelbahçe, Balçova, Bornova ve diğerleri...
Öyle ya da böyle “zaman” yaklaşıyor...
Bence “sokağa” çıksınlar...
Sokak onları “doğru yola” çevirecektir... Oy verecek olan yurttaşlar, lüks otel lobilerindeki “kokoşlar” değil çünkü... Oy verecekler “çoğunluktur” ama ne yazık ki epey bir başkan “azınlıkla” başarı beklemekte...
Nasip olursa seçim sürecinde ekranda “farklı” bir format uygulayacağım yayınıma, kızmaca darılmaca yok!
Liderlik, başkalarında olmayan muhakeme yeteneği gerektirir. Sevgili yeniden başkan olmak isteyen dostlar bu muhakeme yeteneklerini harekete geçirmek zorunda. Ne İzmir onların babalarının çiftliği ne de alternatifsizler çünkü... Eğer doğru olan “doğru” ile yanlışı ayırmazlar ve seçmeni ciddiye almadan bazı “kumbaralarla” ilgilenip onların “mekanik” ve “ezber” repliklerine inanırlarsa sadece dostlarını üzerler...
Samimiyet herkesten çok çoğunluğun oyuyla seçilen belediye başkanlarına gerekir!