17. İzmir Kitap Fuarı bitti, İzmirliler ikinci kez görücüye çıkan ilavesiyle 44 yazarın yazdığı İzmir semtlerini anlatan kitaplara çok ilgi göstermediler... İmza günümde önümde kuyruklar olacak diye bir beklentim yoktu, hepi topu 15-20 kitap imzaladım... Bir mimar hanımefendi ve iki genç adamın dışında kitap imzaladıklarımın çoğu tanıdık kişilerdi...
44 İzmir semti kitaplarını İzmire kazandıran Heyamola Yayınlarının sahibi Ömer Asan anlattı... Melih Gökçekin Ankara Büyükşehir Belediyesi arayıp beş takım, yani 220 adet İzmirim kitabını satın almış... AKPli Ankara Belediyesi İzmir semtlerini merak edip beş takım alırken İzmirden birkaç belediye dışında, ilgilenen olmamış.
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/26042012ob01.jpg)
İçlerinde benim de bulunduğum 44 kitabın 23 yazarı, Konak ilçe sınırları içersinde bulunan, Kadifekale, Eşrefpaşa, Göztepe, Kahramanlar, Kireçlikaya, Tilkilik, Tepecik gibi semtleri yazdılar, Konak Belediye Başkanının yazarlara, Başkanlık yaptığım ilçeyi yazmışsınız, kaleminize sağlık dediğini duymadım... 44 kitabın ederi el de yakmıyor, tamamı fuarda 340 TLden satıldı...
Daha önce yazmıştım; yıllar önce, Çelik Gülersoy İstanbul semtlerinin öyküsünü anlatan kitabını satmak için, Galata Köprüsü üzerinde bir tellal tutup, Yazıyoor! Cibali, Fener, Balat, Ayvansaray, Fatih, Kıztaşı, Çarşambanın tarihini yazıyoor! diye bağırtırmış, gün boyunca ancak sadece bir kitap satabilmişti...
Eski İzmir semtlerinin öyküsünü anlatan İzmirim kitaplarını, Mezarlıkbaşında katlı otoparkının altında yaz kış demeden oturup müşteri bekleyen, davulcu arkadaşlarla birlikte Konakta, Alsancakta Karşıyakada, özellikle belediyelerin önünde, tellal örneği Yazıyoor! Yazıyoor! Eski İzmir semtlerinin öyküsünü yazıyor! Kapılar, Kireçlikaya, Namazgâh, Göztepe, Karantinayı yazıyor diye tantanalı bir şekilde satışa çıkarsak, acaba alan olur mu?
***
Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca olarak dünya turizm bürolarına dağıtılmak üzere basılan "İzmirin Gizli Kültür Cevherleri" katalogundaki incileri yazmıştım, sıra bu gün İzmir Yahudi kültürü üzerine yazılanlara geldi...
Katalogda yazılı M.Ö.400 yılları Büyük İskender dönemi olamaz... Büyük İskenderin doğumu M.Ö. 356 -323.
İzmirliler Kortijolara, Yahuthane değil Yahudihane veya Yavuthane derler...
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/26042012ob02.jpg)
Aynı mekanlar olsa da aile evleri Kortijo veya Yavuthane olamaz, çünkü çoğu aile evlerinde yaşayan Yahudi aileler yoktur, varsa da sayıları azdır... Yahudilerin çeşitli nedenlerle boşalttığı avlulu tek odalı evlerde sonraki yıllarda Anadoludan gelen göçmen aileler yaşamaya başladı... Aile evi denmesi bu yıllardan itibaren başlar...
Kortijo mimarisinin yabancı kökenli, iki katlı havuzlu fıskiyeli olması, mahrem ve içine kapanma ve gizlenme ifadeleri doğruları yansıtmamaktadır. Konu uzundur, yangın, sel felaketi, deprem ve göçlerle ihtiyacı hissedilen konut sorunu, bu tür pratik sorunlarla çözümlendi, özünde tabii ki yoksulluk yatar...
Yahudi konutları, Kortijo örneklerinde görüldüğü gibi Yahudilerin içinde yaşadıkları toplumlardan gizlenme ve azınlık olmalarından dolayı da bir arada yaşama ihtiyaçlarına hizmet verecek biçimde şekillenmiştir açıklaması da doğruyu yansıtmıyor. Ticarethane, sinagog, hastane, yetimhane, okul mezarlık, mahalleleri olan Yahudiler yaşadıkları toplumdan neden gizlensinler?
Bunca uyarıdan sonra Hatamız nerede? diyen olmadı. Haklılar, çünkü katalog basıldı, bundan sonra düzeltilmesi zor... Sen kalk, yeme içme üzerine çalışma yapan esnafı ruhsat için iğnenin deliğinden geçirip belgeler iste, arkasından sokakta satış yapan lokma, midye, kokoreç ve köfte ekmeği satan seyyarları katalogun içersine katıp sokak mutfağını İzmir yemek kültürü diye dünya turizmcilerine tanıt...
Pasaportta kaçak çalışan kafelerin tam sayfa resmini kataloga basarak resmileştir, müzik kültürünü eşkıyalıkla açıkla, hayvanat bahçesini Kültürparkta gösterip 1922 İzmir yangınını 9 Eylülde başlatan heyete plaket verip telif öde...
Katalogdaki şu cümleye ne dersiniz:
Aslen Smyrnalı hatip Aritides Smyrnada yolların düzgünlüğünü ve iyi döşenmiş konumunu anlatmakta ve batı-doğu aksında kutsal yol ile altın yol adı verilen iki ana yolun bulunduğunu ve bu yollarla denizden gelen esintinin Smyrnayı serinlettiğini belirtir. Tüm kıyı belediyelerine duyurulur. (Sayfa 48)
Kıyı belediyelerine duyurulur derken, kıyı belediyelerine sakın imbatın önünü kesmeyin göndermesi mi yapılıyor? İyi de, bu göndermenin katalogda işi ne? İngiliz, İtalyan, Alman, Fransız bu ifadeden ne anlam çıkarabilir?
Kent değerlerinin korumasıyla ilgili, dergi, gazete, kitap, köşe ve internette yazıları, televizyon programları, söyleşiler, slayt gösterileri, bakan, vali, belediye başkanları, üniversite ve kent elitlerine yok olan tarihi dokuyu tanıtma ve benzeri birçok etkinliğin içerisinde oldum. Bunca olumsuzluğa rağmen yine de umudumu yitirmedim. Sizler sanırım benim gibi düşünüyorsunuz...