Engin Ardıç;
Size hitap edebileceğim bir sesleniş kelimesi bulamadığım için üzgünüm.
15 Şubat tarihli yazınızı okudum.
Öncelikle belirtmem gerekir ki sizin gibi adı kendisinden "büyük" namı sınırları aşmış (hangi konuda olduğu mühim değil), entelektüel kimliğe yeni bir anlam kazandırmış, müthiş bir zeka ürünü olduğu her halinden belli olan fantastik bir yazarın (geçmişe bakılınca fantezi de diyebiliriz), böylesine muazzam cümleler kurarak, derdini kalemine aktarması beni ziyadesi ile mesut etti.
Özellikle Türkçe imlasına kazandırdığınız devrim niteliğinde ki diliniz (kimileri bunu bir hata, bir Türkçe bilmezlik, bir dilbilgisi yanlışı olarak görebilir) beni çok keyiflendirdi.
Örnek vermek gerekirse: Aynı tarihli ve başlığı "Yumurtasız Eylemin Tadı Yok" adlı eserinizde bulunan pek çok özne yüklem uyumsuzluğu, nokta kullanmama eylemi, büyük harfle başlaması gereken kelimelerin azimle küçük harfle başlatılması gibi... Tüm bunlar şimdi anlaşılmasa dahi, gelecek nesiller için ilham verici olacaktır.
Özellikle benim gibi yeni yetme yerel medya embesilleri için sizin varlığınız büyük bir umut ve aynı zamanda ümittir. Görüyoruz ki adı sanı olan, yazma uğraşısından ekmek yemekle kalmayan aynı zamanda iyi para kazanan (bu tamamen benim hayal gücümden kaynaklıdır; yoksa bilemem elbet ne kadar kazandığınızı.) bir köşeci olabilmek için farklı yollar her daim vardır.
Misal; Azmi, çalışmaları ve belki de en önemlisi verdiği yaşam mücadelesi ile pek çok insana adeta yaşam desteği olan bir kadına, "hem özürlü, hem CHPli..." şeklinde bir yakıştırma yapmak! Sizin gibi bir dehadan başka kimin aklına gelirdi yahu! Gözlerim yaşardı, ayakta alkışladım bu benzetmeyi. Öylesine duygulandım, öylesine acayip hislerle dolup taştım, öylesine çok kıskandım ki sizi ister istemez şu kelimeler çıktı ağzımdan, "Böylesine bir dehanın yazdıklarına bakınca ben bir hiçim, bir oksijen zararlısı, bir zavallıyım. O bir insansa ben değilim. (Burada insan siz oluyorsunuz efendim.)
Sizin gibi ben de kadınları hiç sevmem; hele feministleri, hele hele solcuları. O nedenle geçenlerde yazdığınız, "Soyunan Sosyalist" yazısını kesip, başucuma astım. Bir insanın kadın olması fazlasıyla aciz bir durumken, onun bir de feminist ve hele ki sosyalist olması utanç duyulası bir durum. Şahsen, ben, kendim, bizzat böyle bir saçmalık içerisinde bulunmadığım, çok şükür yerimi ve haddimi de bildiğim için pek bahtiyarım. Üstelik kıyafetlerime zamanında babamın, sonrasında sevgilimin, şimdi ise kocamın karışmasından (
27 Ocak Muhalif Yazı adlı eserinize atıfta bulunuyorum) son derece memnunum. Kıt kadın zekamla nerede, nasıl giyineceğimi hiç bir zaman öğrenememişimdir.
Yumurta konusuna ise bir an önce gelmek isterim. Şimdi hatırlamıyorum ama (malum kadınım) bir yazınızda müthiş bir komiklik yaparak (yahu o kadar ciddi yazarken bir anda bu komiklikleri nereden buluyorsunuz? Müthiş! Bayılıyorum yeminlen...) size atılacak yumurtaların çiğ olmamasını, mümkünse haşlanmış olmasını dile getirmiş ve yine yanlış hatırlamıyorsam, "Elbette yumurta yapmayı biliyorlarsa?" diye de son vuruşu şahane bir biçimde yapmıştınız. Hatırladınız mı? Hah işte, ben o gün bugündür o yemek kitabı sizin, bu yemek kitabı benim şeklinde dolanıp, dünyanın tüm yumurta tariflerini bizzat uyguladım, ezberledim. Artık canınız ne zaman yemek isterse... Buyurun...
Bu arada karayım ama pek kuru sayılmam, yani demem o ki, çok sevdiğim 'Bacı' isimli eserinizde betimlediğiniz tiplerden asla değilim. Tövbe valla...
Doksanlı yıllardan beri sizi hayranlıkla takip ediyorum, inanılmazsınız. Geçirdiğiniz değişime ayak uydurabilmek benim gibi bir aciz için ne mümkün. Takdir ettiğim en büyük özelliğiniz bu; kah orası, kah burası diyerek, her döneme uyabilen, her çağa ayak uydurabilen bir dahisiniz, adeta bir ele tam oturan bir eldiven gibisiniz.
Umarım ben de bir gün sizin gibi olabilirim.
Yazıyı burada noktalıyorum. Sakın bu aralar sosyal medyaya, sözlüklere falan girmeyin. Hakkınızda kötü şeyler yazan, zil zurna sarhoş gezen, sözde aydın, liberal, solcu, sosyalist, tövbe Kemalist, kadın, feminist, bir acayip, insan olmaktan nasibini alamamış tipler hakkınızda atıp tutmakta. Oysa ki siz yılmaz bir demokrasi mücadelesi veren bir insan kişisisiniz. Zavallıların ne okudukları belli değil, pis miler, temiz miler o bile değil.
Not: Yazımı özellikle sizin yazılarınıza benzesin diye, sizden aldığım müthiş ilhamla Türk diline katkı sağlamak için (Hata gibi görünen) Engin Ardıç İmla Kılavuzu'na (burada komiklik yapıyorum) bakarak yazdım, olmuş mu?