Prof. Dr. Uluğ: 300 - 350 yılda bir büyük deprem kaçınılmaz
Yazar: Güncel Haberler
Herkes İçin Acil Sağlık Derneği'nin (HİASD) düzenlediği "İzmir'de deprem olacak mı?" konulu toplantı Kültürpark'taki İzmir Sanatta gerçekleştirildi. Toplantıya Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Atilla Uluğ konuşmacı olarak katıldı.
HİASD Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, toplantının başlangıcında Herkes İçin Acil Sağlık Derneği'nin afet bilinci oluşturmak ve acil sağlık eğitimi verilmesine ilişkin çalışmalarını aktardı. Dr. Rodoplu, Herkes İçin Acil Sağlık Derneğinin acil tıp alanında bilimsel çalışmalar yapan ve bu alanda görevli kurum ve kuruluşlarla işbirliğine önem veren bir dernek olduğunu vurguladı.
Türkiye için en önemli sayılan doğal afetin deprem olduğunu vurgulayan Dr. Rodoplu, "Tarih boyunca bu güzel topraklar çok sayıda yıkıcı deprem yaşamıştır. Depremlerin olmaya devam edeceğini biliyoruz. Zamanını bilmesek de olacağını biliyoruz" dedi. DR. Ülkümen Rodoplu, "Bizlere düşen görev hazır olmaktır. Sanki yarın olacakmış gibi hazırlanmaktır. Yaşadığımız alanları sağlam inşa ederken bir yandan da, kişisel hazırlıklarımızı yerine getirerek bu doğa olayı ile kolayca baş edebiliriz" diye konuştu.
Dr. Rodoplu, konuşmasının ardından katılımcılara, Şimdi sarsıntı başlarsa ne yaparsınız? diye sordu ve ardından salonda bulunan herkesin yüzünü ve başını koruyarak oturdukları yerde cenin pozisyonunu almalarını istedi. HİASD Halkla İlişkiler Komisyonu Başkanı Serkan Çetiner de HİASDnin afet alanında yaptığı çalışmalardan örnekler sundu.
Toplantının konuşmacısı Prof. Dr. Atilla Uluğ, yaşadığımız topraklarda her an karşılaşabileceğimiz deprem gerçeğini bir kez daha anımsattı ve tarihinde birçok yıkıcı depremler yaşamış İzmirde sıvılaşmış zemin üzerinde yapılan binaları "muhallebinin üzerindeki kürdana" benzetti. Anadolu yarımadasında Güneydoğudan Arabistan levhası, Güneybatıdan Afrika kıtasının sıkıştırması sonucunda depremlerin meydana geldiğini anlattı. Prof. Dr. Atilla Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ülkemizin nüfusunun yüzde 95i deprem kuşağındadır. Ülkemizde 1939 Erzincan depremi sonrası bugüne kadar 75 bin 600 kişi deprem nedeniyle hayatını kaybetmiştir ve ortalama her yıl 1003 vatandaşımız bu nedenle ölmektedir. İzmirde veya Türkiyenin deprem kuşağında yer alan bir başka noktasında deprem olmaya devam edecektir. Anadolunun doğusu yükselmektedir. Buna mukabil batı bölümü ise alçalarak deniz seviyesinin altına girme eğilimindedir. İzmir bölgesinin depremselliği incelendiğinde ise; Sakız, Midilli, Karaburun, Foça, Bergama fay zonu ve Küçük Menderes, Gediz fayının büyük ölçekli deprem üretme kabiliyeti bulunmaktadır.
Prof. Dr. Atilla Uluğ, tarih boyunca 1900lü yıllara kadar eski yöntemlerle kaydedilen 11 adet dokuz ve on büyüklüğünde depremler olduğunu anlattı. Prof. Uluğ, modern ölçme aletleriyle günümüz değerlendirmeleriyle 1900 sonrasından günümüze kadar ise 1919 Ayvalık (7.0), 1925 Söke (7.0), 1928 İzmir Torbalı (7.0), 1939 Dikili (7.1), 1949 Karaburun (7.0), 1969 Karaburun (5.6), 1974 İzmir Merkez (5,2), 1977 İzmir Merkez (5.3), 1979 Foça (5,9), 2003 Urla - Seferihisar (5,6), 2003 Urla Seferihisar (5,7), 2005 2003 Urla - Seferihisar (5,7 ve 5,9) depremlerinin meydana geldiğini kaydetti.
İzmir ve çevresi perspektifiyle bakıldığında ortalama 300 350 yılda bir büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Atilla Uluğ, tabiatın bizlere yeterli süre verdiğini, bizlerin ise depremle birlikte depreme uygun zeminlerde ve mühendislik çalışması yapılmış, deprem yönetmeliğine uygun, yapı denetimden geçmiş konutları tercih etmemiz gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Uluğ, sadece fayans, mutfak özelliklerine değil tüm binanın ve zeminin de değerlendirilmesi gerekliliğini vurguladı.
HİASD Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, konuşmacı Prof. Dr. Atilla Uluğa teşekkür ederken kaleme aldığı "Herkes İçin İlkyardım Kitabını armağan etti.