Resim yapmaya 10 yaşında başlayan 1905 İzmir doğumlu ressam Ayetullah Sumer, 10 Eylül 1922 tarihinde Mustafa Kemali İzmire girerken görmüş ve etkilenmiş. İlk kez gördüğü ve hafızasına kayıt ettiği Mustafa Kemal portresini 30 cm x 40 cm boyutundaki tuvale aktarıp, arkasından İzmir yangınını ve Türk süvarilerinin İzmire girişini resmetmiş. (Fotoğraflara bakarak resim yapmanın moda olduğu günümüzde izlenimci kaç ressam tanıyorsunuz?)
Henüz 17 yaşında olan ressam Ayetullah Sumerin Karşıyaka sahilinde boğuştuğu Yunan subayının elinden silahını almayı başardığını biliyoruz. Ayetullah Sumer yaptığı ilk Mustafa Kemalin portresini Gazinin çok yakınında bulunan Hadi adlı subaya hediye eder. Diğer iki resmi de yurt dışına eğitim için giderken İzmirde oturan arkadaşına bırakır. Yurt dışından dönünce arkadaşını ve emanet bıraktığı resimlerini bir daha hiç göremez.
Ayetullah Sumer, Atatürk portresini yapan ilk ressam olarak bilinir.
Cemal Tollunun Atatürkün İzmire girişini gösteren resmi, Hikmet Onatın yaptığı ve at üzerindeki Atatürk resminin de nerede olduğu bilinmiyor...
1884 İzmir doğumlu Nazmi Çeklinin İzmir İktisat Kongresinde sergilediği tablolar Atatürkün ilgisini çekmiş, birini satın alıp Çankaya köşküne götürmüş, Ayrıca sanatçıyı gümüş madalya ile ödüllendirmiş. Gazinin bu şekilde birçok sanatçıyı ödüllendirdiğini biliyoruz.
İzmir Resim Heykel Müzesinde Asker ressam Nazmi Çeklinin resmi var mı? diye sordum. Yokmuş, üstelik koca müzede ressamı tanıyan da çıkmadı... Ressamın o yıllarda İzmirde birden çok resim sergisi açtığını biliyoruz. İzmirli sanatçı Nazmi Çeklinin Atatürkün beğenip Çankayaya götürdüğü resminin bir kopyasını İzmir Resim ve Heykel Müzesinde görsek hiç de fena olmaz...
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/09112011ob01.jpg)
Gelelim asıl konumuza. Winston Churchillin yeğeni olan İngiliz gazeteci Clara Shreidan gazeteciliği dışında usta bir heykeltıraş olarak tanınıyor. Birinci Dünya Savaşında birçok ülkeye gitmiş, tanıştığı devlet adamlarıyla görüşüp büstlerini yapmış.
Clara Sheridan 1922 tarihinde İzmir alev alev yanarken uzun ve zor bir deniz yolculuğu sonrası Mustafa Kemalle görüşmek üzere İzmire gelir. Niyeti Mustafa Kemalle görüşmek ve onun alçıdan büstünü yapmaktır. İngiliz gazeteci İzmirde bulamam endişesiyle Beyoğlunun arka sokaklarında zar zor bulduğu içi alçı dolu bir tenekeyi de peşinde getirmiştir.
İzmire ayak basar basmaz ilk işi Mustafa Kemalden randevu istemek olur. Mustafa Kemalin kendisini kabul edeceği haberini alan Clara Shreidan, yanından ayırmadığı alçı tenekesiyle birlikte Gazinin misafir kaldığı sayfiye köşküne gider.
Mustafa Kemal, İngiliz gazeteciyi sıcak karşılar, karşılıklı olarak dünya meselelerini konuşurlar. Clara Shreidan bu karşılaşmayı şöyle anlatır:
O esnada içeri bir uşak girdi. Elindeki gümüş tepsinin üstünde iki zarif su kupası ve tatlı kâsesi vardı, kaşıkları da görüyordum. Fakat hiç tabak yoktu ne yapacağımı bilmiyordum şaşırdığımı görünce Mustafa Kemal ilk defa gülümsedi ve bana Türk âdetini anlattı. Bir kaşık alıp kâselerden birine daldırmak ve tatlıyı yedikten sonra kaşığı su kupalarından birinin içine bırakmak lazımdı. Bizzat kendisi bu suretle hareket ederek bana örnek oldu.
Mustafa Kemali ilk kez bu kadar çok yakından gören İngiliz Gazeteci, Sfenkslere has olan bu çehreyi alçı ile tespit etmek arzum bana gazetecilik mesleğini unutturdu diye tarihe not düşüp büstünü yapmak istediğini söyler.
Mustafa Kemal, Vaktim yok diyordu, fakat ben Çabuk çalışırım dedim, Asguithin büstünü dört saat içinde bitirdim. Lenin poz bile almadı, size çalıştığınız zaman bakmak bana kâfi gelir
Mustafa Kemal, Belki, düşüneyim de
Ben size haber yollarım. İtiraz etmiyorum fakat ben kendi evimde değilim, anladınız mı? Burada misafirim, ev sahibini çağırtayım
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/09112011ob02.jpg)
Nihayet evin hanımı geldi. Kısa boylu tıknaz bir hanımdı, fevkalade güzel gözleri vardı. Sonradan Gazi ile evlenen Latife Hanımın karşısındaydım. Bana sert baktı. Gazi birkaç kelimeyle vaziyeti anlattı, ona fotoğraflarımı uzattı. Hanım sabırsız bir tavırla koleksiyonumu alarak masanın üstüne fırlattı. Kati bir ifadeyle, Vakti yok!
Mağlup olduğumu anlamıştım çünkü bir kadının düşmanlığına karşı yapılacak bir şey yoktur... Zabitler dışarı çıkmamı bekliyorlardı. Bir şey söylemeden alçı tenekesine doğru gittim. Büyük gayretle tenekeyi kaldırdıktan sonra onu suya attım.
İzmirde zafer coşkusunun yaşandığı yıllarda bu büst yapılmış olsaydı Mustafa Kemalin ilk büstü olacaktı. Kıskançlık bir sanat eserinin doğuşuna engel mi olmuştu?..
Kaynak: İş Bankası Kültür Yayınları / Atatürk Resim ve Heykel