İzmir, yabancılara görücüye çıktı
Yazar: Saadet Erciyas
İzmir'in şu sıra taliplisi çok.
8 bin 500 yaşında ama her dem taze kalmayı başaran güzel İzmir, görücüye çıkmış kızlar gibi.
Seçim döneminde olmamızın etkisi çok elbette bunda. Şu kızı bir tanıtalım, endamını tüm devran görsün diyen yöneticiler birbiri ardına görücü getiriyor kente.
Tanıtım turundaki yoğunluk Mayıs ayında başladı. Önce Almanlar geldi İzmir'e. Dünyanın en büyük turizm operatörü TUI'nin tepe yöneticileri kentin en güzel yerlerini, ören yerlerini gördü, gitti.
Ardından 30'a yakın ülkeden 70 gazeteci geldi İzmir'e. Dünyanın her yerinden... Kanadalı da vardı içlerinde Çinli de. Bulgaristan'dan da geldiler Bosna Hersek'ten de. Kimi televizyoncu, kimi fotoğrafçı, gazeteci, yazar kaldıkları sürece Bergama'dan Çeşme Alaçatı'ya, Foça'dan Efes ve Meryem Ana'ya dolaştılar. En güzel yerlerini gördüler İzmir'in. Kordon'da yürüdüler, gün batımını izlediler imbat yüzlerini okşarken. Çeşme'nin Hawai benzeri ılık sularında yüzdüler, Meryem Ana Evi'nde mum yaktılar, dileklerini Tanrı'ya ilettiler.
Onlar ülkelerine varıp yorgunluklarını atarken, bu sefer dünyanın en büyük oteller zincirinin yetkilisi genç bir yönetici geldi kente. Türkiye'ye 600 defa geldiği belirtilen yatırımcının kentimize ilk gelişiydi. Kuşadası, Özdere, Seferihisar, Efes, Kuşadası durmadan dolaştı. Magic Life'ın yöneticisi giderken yüz görümlüğü misali "Bu kente 40 milyon dolarlık yatırım yapabiliriz" sözü verdi. Türkiye'deki tesislerinde 10 bine yakın Türk'e iş olanağı yaratan firmanın yöneticisi, 5 yıldızlı tesisleri için 5 yıllık süre istedi İzmirliler'den, keyifle giderken.
En son Ruslar görmeye geldi İzmir'i. Onlar da diğer yabancılar gibi ilk kez tanışıyordu kentle. Deniz kıyısında, böylesine modern, böylesine kendine özgü bir kentin tanınmaması için hiçbir neden olamaz diyordu yetkililer. Onlar da Özdere'de kaldı. Denize girdiler, kentin en lezzetli yemeklerinden tattılar. Ege denizinin balıklarıyla, taze otlarıyla, zeytinyağıyla, sağlık fışkıran sofrasıyla, temiz havasıyla, sımsıcak insanıyla tanıştılar.
Efes Antik Kenti'ne, Meryem Ana Evi'ni ziyarete gitti onlar da. Din kültürü için inanılmaz bir potansiyel olduğunu söylediler. Öylesine güzel, öylesine içten ağırlandılar ki, tam da turizm sezonunun başında Bodrum gibi "marka" olmuş bir turizm beldesinde yaşanan rezaleti bile "sorun" etmediler. Ülkemizi tanımak için gelen turislerin yaşamlarını kaybettiği olay için bile "Aramızdaki dostluk ilişkisi, her türlü sorunu yenecek güçtedir. Dünyanın heryerinde olur böyle şeyler" diyecek kadar olgn davrandılar.
Seçime bir hafta kaldı.
İzmir'i görmeye gelen tüm yabancılar 8 bin 500 yıllık tazenin tarihine, doğasına, insanının sıcaklığına, tesislerine, yıldızlı otellerine, yemeklerine, imbatına, kısa sürede ulaşılan tertemiz denizine hayran kaldılar.
Kimi yazarak, kimi yatırım yaparak, kimi de sevgilisini koluna takarak tekrar gelecek bu kente. Hem de en "kalbi" duygularla...
Bakalım İzmir'i dünyanın dört bir yanından gelenlere tanıtmaya çalışan, başkentimiz Ankara'dan gelenler, bu muhabbetini, bu ilgisini 13 Haziran'dan sonra da sürdürecek mi?
Dileğimiz, yanıbaşımızdakilerin de uzaktakiler kadar hoşgörülü olmaları ve kızımızı her haliyle, her görüşüyle olduğu gibi kabul etmeleri...