Yumurtalı şemsiyeli seramoni
Yazar: Mahiye Morgül
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa Hukukçusu AKP Milletvekili Burhan Kuzuya yüz kadar yumurta atıldı. Yumurta saldırısına karşı üç tane koruma görevlisinin birden elinde şemsiyeler açıldı. Çok şaşırdım, iki taraftan da hazırlıklı gelinmiş.
Füze Kalkanı sanki, anında şak diye otomatik düğmeden açılıverdi şemsiyeler. Bu seramoni, Viki belgelerini kapatmak için bile hazırlanmış olabilirdi.
Kolektif Yumurta Şenliği pankartı açan grup basında Genç-Senli öğrenciler olarak tanıtıldı. SBF öğrencilerini düşündüm. Genç-Sen, SBFde değil, Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde kurulmuştu. Bunda bir tuhaflık vardı.
Genç-Sen, öğrenci sendikası... Adı postmodern, okula giden bir genç, çalışan işçi gibi sendika nasıl kurardı? Buna sendika denmez, postmodern bir ad bu. Öğrencilerin muhtemel tepkilerini burada eritmek maksadıyla özellikle kurdurulmuş gibi.
Grubun Tekel direnişine destek vermeye Sakaryaya getirdikleri pankartları anımsamaya çalışıyorum. Eşcinsellere özgürlük, Kürtçe ana dilde eğitim, türbana serbestlik, kadına şiddete hayır, YÖKe hayır, parasız eğitim... Bilimsel eğitim gibi akademik talepleri hiç olmadı. Ne mühendislik diplomaları kaldırılırken, ne 5544 sayılı MYK yasası çıkarken, ne Roma Hukuku gibi temel dersler kaldırılırken hiç ses çıkartmadılar, ya da ben duymadım.
Basın daha önce bunlarla hiç ilgilenmezken ne oldu da birden manşete çıkartıldılar?
Galiba Genç-Seni itibarlılaştırma seanslarına tanık oluyoruz.
Bu grubun Türkiye Gençlik Birliği'ne karşı panzehir olarak kullanılacağını düşünmeye başladım. Çünkü Atatürkçü, ulusalcı, devrimci, Amerikan karşıtı olan TGB, halen 70 ilde örgütlenmiş haldedir. BOP eşbaşkanı Tayyip Erdoğana karşı en etkili protestoları TGB yapmaktadır. Başbakan'ın gideceği illerde akşamdan bu gençler gözaltına alınmaktadır.
Yumurta seramonisinden bir gün sonra İzmirde, Genç-Senlilerin de aralarında olduğu birileri TGBlilere saldırdı. TGB öğrencileri ise Devrim Şehidi Kubilayı anma masası açmışlardı, Atatürk ve Kubilay posterleri satıyorlardı.
Son günlerde üniversite gençliğini yakından ilgilendiren çok önemli bir konu daha var. İşini piyasaya devredeceği için kaldırılacak olan YÖK meselesi. İçerisinde 10 yabancının da bulunduğu MYK kurulacak. Yumurta atan o gençlerin hiç biri asıl o zaman fakülteden içeri giremeyecek. Şimdi, "gençler istedi de YÖKü kaldırdık" gibi demokratik bir hava verilecek.
Bu sahne için hükümetin usulen görüşme yapacağı konu mankeni olarak bir öğrenci temsilciliğine ihtiyacı var! TGB dışındaki öğrencilerden oluşna "kolektif" pankartlılar en uygun muhatap olarak görünüyor.
Genç-Sen veya "kolektif yumurta şenliği" yapanları muhatap almak için önce onların kamuoyuna tanıtılmaları gerekirdi. CHPli ve AKPli milletvekillerinin bu seramoniden haberli olduklarını hiç sanmıyorum. Hatta başbakan bile haberli değildir, yoksa bu kadar öfkeli konuşmazdı.
Bazı TV kanallarında yumurtalı gençleri 68lilere benzetenler oldu. Genç olmalarından başka benzerlikleri yoktur. Bir kere 68liler gibi bağımsızlıkçı değiller, üslere karşı değiller, ABDnin askeri dayatmalarından rahatsız değiller, ABD ve ABye karşı hiç bir pankartları yok, NATOya, Füze Kalkanı'na ve BOPa karşı hiçbir söylemleri yok.
Sendika kavramı Genç-Sen adıyla örtüşmez. Bu kavram çarpıtmasına hiç bir SBFli öğrencinin alet olacağını düşünemiyorum, çünkü onların dersleri işçi-patron ilişkilerini, emek sermaye kavramlarını ve sendika bilgilerini onlara öğretiyordur. Onun için bu grupta SBF öğrencileri yoktur diye düşünüyorum.
Gündeme bunu koymasalar neler yazacaktık oysa. Yeni Osmanlı heveslileri mesela. Bu akşam kanalın birinde bu vardı. Ahmet Altanın Atatürke hakaret eden "Büyük Selanik" yazısına benzer şeyler konuşuyorlardı. Hani bilmesem "megalo idea"ları yaratan büyük sermayedir, Hitlerin megalo ideasının sahipleri de onlardı, diyeceğim ki bunlar ayranı yok içmeye tahterevanla gider... Korkarım Batı basını yakında, "işte 'Türkler fetihçidir, ırkçıdır, yayılmacıdır' dememiş miydik, vurun ha..." demeye başlar.
Alman devletinin bitirilişini, üç gün üç gece Amerikan uçaklarıyla bombardıman edilen, 600 bin sivil Dresdenli'nin yangın bombalarıyla katledilişini düşündüm. Almanya, Dresden 1945in hesabını bile soramadı İngilizler'e.
Alman devleti tarihe "ırkçı" olarak yazılırken yeni bir ırkçı devlet İsrail kuruldu. Şimdi İsrail devleti büyütülürken Türkiyenin boynuna da aynı yaftayı mı asacaklar?
Canlarım, evinizin yamacında bir sığınak yapmaya bakın. Sivil savunma kurumlarımız çoktan berhava edildi, halka dağıtılmak üzere saklanan silahlar da "Ergenekon" silahları diye çıkartılıp yok edildi. Öyle bir sosyal korumamız yok artık, beklemeyin.
Bakın, Gebzede Donanma için, NATOdan bağımsız elektronik cihaz geliştiren TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nden 10 çuval bilgiyi "casusluk belgesi" diye dışarı çıkardılar. Artık, askeri sırlarımızı alıp yok etmeye tersanelerimize çuvallarla giriyorlar... "Ordumuz var, bizi korur" diye beklemeyin.
Hani Gebzede deprem olduğunda, "Depremin merkezi askeri deniz üssüydü ve buradan geçen fay hattı bilerek tetiklendi" diye dedikodu çıkmıştı ya... "Dedikodu değilmiş meğer" diye düşünmekte artık serbestsiniz; Nutukta işaret edildiği gibi, tersanelerimize girildiğini de düşünmekte serbestsiniz.
Lütfen yumurtalı şemsiyeli seramonilere fazla dalmayın.