En güzel sanat...
Yazar: Haluk Işık
Bir söz okuyacaksın, penceren çiçekli badem ağaçları bahçesine açılmış gibi olacak. Mevlananın sesi dolaşacak odanda. Kimi zaman bir sözün, insanı nasıl temize çektiğini göreceksin:
Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim...
Bir haber okuyacaksın, içinden kahramanları şerefine kadeh kaldırmak gelecek. Birgün bunun öyküsünü, oyununu yazmaya söz vereceksin:
Türk sularında avlanırken ağlarına el konulan Yunanlı Kostasın, açık arttırma ile satılan mallarını aralarında para toplayarak satın alan Çeşmeli Balıkçılar, Sakıza götürdükleri ağları iade etti...
Hiç hesapta yokken, şarkılar yağmaya başlayacak üstüne. Senin adına, senin için üretenlere, saygı duruşuna kalkacaksın. Bir şarkıya özne olmak nedir, sevdiğini bir şarkının öznesi olarak düşünmek, hayata bir şarkının içinden bakmak ne demektir, bir daha öğreneceksin:
Ekmek şarap sen ve ben diyecek biri. Öteki muhayyer kürdi makamından ses verecek; Bir kızıl goncaya benzer dudağın... Kazım Koyuncu derler bir çocuk İşte gidiyorum diye fısıldayacak gecede. Hayatın değil, hayat kirleticilerinin çaldığı güzellikler gelecek gözünün önüne. Gövdenin bir yerlerinde volkanlar iç geçirmeye başlayacak. Ahmet Kaya, sözcülüğüne kesilecek hallerinin; Başkaldırıyorum! Üstün başın şarkı olacak, bin ezgi kokacaksın. Belki biraz üzüleceksin, yeryüzünün tüm şarkısını dinlemeye izin vermeyecek kuşkusuz ömür. Ama dinlediklerine yakışmaya söz vereceksin.
Ama bütün o şarkıları, kuru boyayla çizdiği bir evde anlatacak bir çocuk. Altına düştüğü not, seni sokağa taşıyacak, bütün evlere sevgiyle bakacaksın: Küçükken çizdiğimiz evlerden, yaz kış duman çıkardı... Bizim hayattan tek talebimiz budur diyeceksin, başka hiçbir şey değil. Daha nasıl anlatılır bu meram diye düşüneceksin.
Ritsosun Barışındaki damadın traşıyla karışmalıyım, hayatın bütün sabahlarına diyeceksin. Bir yıl daha mı geçmiş, ne gam! Can Yücelin delifişekliğiyle bakacaksın, sanki sen söylemiş gibi olacaksın o şiiri: Boş ver be yaşı başı! Boşvereceksin, hayatın ciddiye alınmayacak kadar ciddi bir eylem alanı olduğunu unutmadan.
Bize incelikler yakışmalı adına olacak cümle çaban. Şadi Çalıkın fuardaki Atlar yontusundan, inceliklere dair dersler çıkaracaksın. 1922 Yangını kalıntılarının temizlenmesinde, Kültürparkın yapımında çalışırken ölen atlara saygı duyuran, hatırlarına anıt yaptıran o inceliği anlayacak, anlatacaksın.
İşte o zaman yoza yobaza, dangalağa dümbüğe kulak asmayacak, zulanda her zaman söyleyecek sözün, gösterecek eylemin olduğunu bileceksin. Çünkü Brecht senin için söyledi; En güzel sanat, yaşama sanatıdır!
Ne diyor Yaşar Kemal; O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler... Haydi, şimdi bu söze söz ekleyelim; Güzel insanlar olacağız, güzel atlar bulacağız ve biz de hayatın şiirinde bir dize olmaya çalışacağız!
Ne teslimiyet, ne yılgınlık; ne korku, ne umutsuzluk... Don Kişot, sevgilisi Dulcineanın aslında olmadığını söyleyen yamağına ne diyordu; Ne demek yok Panço, değil mi ki biz düşünüyor ve düşlüyoruz...
Yeni yılda, Dulcinealarımıza kavuşmamızı dilerim. Yakışıklılığımız, onlardandır...