Havalar çok sıcak. En iyi çaresi ise yüzmek... Ama rastgele, her yerde girmek doğru değil. Mutlaka temiz denizlerde girmek gerekir. Ben doktorum yasakladığı için havuza da girmiyorum. Zaten denize girmek çok daha güzel...
Biz ailecek hep deÄŸiÅŸik, güzel ve sakin yerlerde denize girmeyi seviyoruz. Bu tatilde de öyle yaptık. Tatilde Datça’ya gittim. Geçen yıl Marmaris’in hemen ilerisindeki Bozburun’a gitmiÅŸtik ve orada gün batımını izlerken güneÅŸin battığı yarımadanın Datça olduÄŸunu öğrenmiÅŸtim. GüneÅŸin çok güzel battığı bu yeri görmeyi çok istiyordum ve çok heyecanlıydım. Bir gün önceden yer ayırttık. Datça’nın merkezinde bir yer. Adı Laçin Otel. Çok güzel ve çok temizdi. Balkonundaki begonviller de çok güzeldi.
Yol boyunca uyumadım. Etrafa baktım. Åžarkı dinledim. Marmaris’in hemen giriÅŸinde saÄŸa saptık ve daracık, yemyeÅŸil ama bozuk bir yoldan Ä°ncekum’a doÄŸru gittik. GiriÅŸte arabayı park ettik. Park edilen yer denize uzak. Oraya traktörle götürüyorlar. Traktörle gitmek çok eÄŸlenceli... Plaja geldiÄŸimizde hemen denize girdim. Gerçekten çok güzeldi. Deniz de kumlar da pırıl pırıldı. Hiç çıkmak istemedim.
Sonra Datça’ya doÄŸru yola devam ettik. Kalacağımız yeri biraz zor bulduk. YerleÅŸtikten sonra da çok yakınımızdaki denize gittik. Suyu çok soÄŸuktu, zor girdik. AkÅŸam saatlerinde de Eski Datça denilen köye gittik. Eski taÅŸ evler vardı ama çok güzeldi. Åžair Can Yücel’in evinin bulunduÄŸu sokakta bizi çok güzel bir kedi karşıladı. Sanki o sokak onunmuÅŸ gibi oturuyordu köşede. Boynunda kırmızı bir kurdela vardı. Dikkatimi çekti: daha sonra gördüğümüz bütün kedi ve köpekler çok güzeldi. Datçalı bir köpeÄŸim olsun istedim.
Ertesi gün çevredeki koylara gittik, Hayıtbükü, Ovabükü ve Palamutbükü’nde denize girdik. GüneÅŸ batarken Knidos’a gittik. Orası antik bir yer. Dolaşırken benim terliÄŸim koptu. Annemle terlikleri deÄŸiÅŸtik. Sonra babamla da annem deÄŸiÅŸti. Ä°kisinin ayaklarında farklı terlikler vardı ve çok komik görünüyorlardı. Yine de bol bol fotoÄŸraf çektik.
Datça’daki tatilimizin son gününde otelin hemen yanında pazar kuruldu. Her ÅŸey çok taze ve güzeldi. Pek çok ÅŸey aldık; badem hariç... Datça’nın her yeri badem aÄŸaçlarıyla dolu ve her yerde satılıyor ama babamın alerjisi olduÄŸu için biz almadık. Datça’dan çıkmadan uÄŸramadığımız tek koya da gittik: Kargı Koyu. Orada da denize girdik ve yola çıktık. Marmaris’in çıkışta da yine Ä°ncekum’a uÄŸradık. Ama bu kez çok kalabalıktı. Biz uzakta yüzdüğümüz için fazla etkilenmedik yine de...
Datça’yı çok sevmiÅŸtim. Hep gitmek istiyorum. Gerçekten çok güzel. Çok sıcak deÄŸil. Esiyor. Nem oranı çok az. Suyu biraz soÄŸuk. Bütçenize de uygun. Hepinize tavsiye ederim.
Datça dönüşünde bu kez ÇeÅŸme’ye gittik. Hem denize girdik, hem de fotoÄŸraf çektik. Önce Åžifne’de sonra Ilıca Plajı’nda denize girdik. Kumu çok güzeldi. Daha sonra Pırlanta Plajı’na gittik ama çok kalabalıktı ve çok esiyordu. Biz de Altınkum’a gittik. Orası da çok güzel. Ilıca’nın tersine suyu çok soÄŸuktu. Dönüşte de Alaçatı’ya gittik.
Ertesi gün de Karaburun tarafına gitmeyi düşündük. Yolda birkaç yerde denize girdik. Yemekten sonra Balıklıova’da çok güzel bir koyda denize girdik. Rengarenk balıklar vardı. O kadar çok daldım ki sonunda burnum kanadı. Ä°lk kez denizde burnum kanadı. Babam, “Åžimdi köpekbalıkları gelecek” diye espri yaptı. Kısa süre sonra geçti ama annem deniz gözlüğü takmamak ve dalmamak gibi bazı yasaklar getirdi.
Ama deniz o kadar güzeldi ki ben hiç üzülmedim.
Balıklar hep denizde olduğu için bence çok şanslılar...