İdari zafiyet...
Yazar: Ümit Yaldız
Gün geçmiyor ki güzel İzmirimizde bir idari zafiyet (*) daha yaşanmasın, kentin önü birileri tarafından tıkanmasın.
İzmirli "idari zafiyet" tanımını Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlundan öğrendi.
Birkaç yıl önce Kültürparktaki yeraltı otoparkının yargı kararıyla durdurulma gerekçesi karşısında söylemişti bu sözü Başkan Kocaoğlu...
Neydi o gerekçe?
Unutkanlık.
Dönemin Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Topal, toplantısında yer aldığı Anıtlar Kurulunun yeraltı otoparkına, "Bilimsel rapor alın" ön şartıyla verdiği izin sürecinde, ön şartı, yani bilimsel rapor almayı unutmuştu.
Sonuçta yargı, inşaatı durdurdu, sonrasında Büyükşehir, unuttuğu raporu aldı ve işe ancak bir yıl sonra, kaldığı yerden devam edebildi.
Olan her zamanki gibi İzmire oldu. Kültürpark alanı iki yıl boyunca dev bir çukuru bağrında sakladı, başta Enternasyonal Fuar olmak üzere önemli bazı ihtisas fuarları çukur yüzünden ciddi alan sorunuyla karşı karşıya kaldılar.
Alsancak civarında yaşanan otopark çilesi de cabası...
***
İdari zafiyetin son örneği Yeni kent merkezi...
Zafiyet sahibi yine aynı... Büyükşehir Planlama Dairesi... İzmir Liman Arkasından başlayıp Karşıyaka Turana kadar varan 550 hektarlık alanı 2002de planlayan Büyükşehir, ne ilginçtir ki yine önemli bir detayı atlamış. Yani unutmuş.
Hem de İmar Yasası'nda yer alan, 1/5000lik planlarda jeolojik etüt zorunluluğu getiren küçük bir detayı.
İzmiri Manhattan yapacak proje olarak kent gündeminde sekiz yıldır duran, her yönüyle tartışılan, kente gelecek önemli yatırımların merkezi olacak bu alanın planlaması merhum Başkan Piriştina döneminde gerçekleştirildi.
Başkan Kocaoğlu planı revize etmek istediyse de Valinin açtığı dava ile geri adım atıp eski plana döndü.
Planlamanın başında yine aynı isim vardı. Mimar Hasan Topal.
Şu anda Mimarlar Odası Başkanı olan Topal, o yıllarda Piriştinanın sağ koluydu.
Topal ya da Topala bağlı birimler, 5000lik planı çizerken yasanın amir hükmünü yerine getirmeyi ne tesadüftür ki unutmuşlar.
Yani jeolojik etüt yapmayı akıl etmiyorlar.
Sonuçta ne oluyor?
İzmir yine kaybediyor. Kentin önünü açacak projelere karşı (Basmane Dünya Ticaret Merkezi gibi) açtığı davalarla nam salan eski Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, bu unutkanlığın üzerine gidiyor ve idari yargı planın yürütmesini durduruyor.
Peki şimdi ne olacak?
Yatırımcı isyanda. Gökdelenler yükselmeye, kentin silueti değişmeye başlanmışken alınan bu karar, soğuk duş ya da dumur vaziyeti yaratmış durumda. Hem yatırımcı hem de yerel yöneticiler cephesinde...
İzmirin genetiğindeki "istemezük" ruhu hortlarken, yerel yönetim geleneğine dönüşen "idari zafiyet, bir kez daha kente kan, yönetime de prestij kaybettiriyor.
Sonuçta idari yargının bir üst mahkeme süreci var. Başkan Kocaoğlu, eski ekibinin hatası yüzünden bir sürü soruya yanıt vermek zorunda kalacak.
Jeoloji Mühendisleri Odası ya da üniversitelere "jeolojik etüt" yaptıracak.
Küçük bir araştırma yaptım. Böyle bir alanın etüt maliyeti 100-150 bin lira civarında. Yani kente 30 milyar TL yatırım getirecek planın yürütmesi, 100 bin liralık bir unutkanlık yüzünden kesintiye uğruyor.
Kabul edilecek gibi değil...
Sonuçta, bölgede yükselen gökdelenler, parsel düzeyinde yani 1/1000lik plan üzerinden jeolojik etüt yaptırıyorlar. Bu etüt olmadan inşaat ruhsatı almaları mümkün değil. Burada sorun Büyükşehirin bir üst planda bunu yapmayı unutması.
Şimdi Büyükşehir eksiğini tamamlayacak, yüksek yargıya sunacak ve plan kaldığı yerden devam edecek.
Ama ne zaman? En az bir yıl sonra...
***
Başkan Kocaoğlu ne çektiyse zafiyetleriyle ünlü eski ekibinden çekti. İzmir gibi bir kente kafasına göre kanalet döşeyen Hasan Fehmi Maninin kazığı tam beş yılda çıkarılamadı. Halen kanalet sıkıntısı devam ediyor.
Öte yandan Maninin Büyük Kanalı bitirmek için "küçük kanala" dönüştürmesi de bu gün Körfez'in kokmasının temel nedeni...
Konaktaki "alçak geçidi" saymama sanırım gerek yok.
***
Bir çift sözüm de yargı kararından sonra zafer kazanmış komutan edasıyla açıklama yapan, Çamurda Manhattan olur mu? sorusunu soranlara.
Bu alanda "Gökdelen olmaz, ancak ahır olur" sözü geçmişinde bakanlık, başkanlık yapan biri ve arkadaşlarına yakışmadı.
Hem seviye hem de bilimsel açıdan.
Sizlere acilen bir Japonya ya da Hong Kong seyahati öneriyorum. Şiddetli deprem üreten balçık zemin ya da deniz içine Japonlar nasıl binalar dikmişler. Ya da Çinliler. Bir görün lütfen.
Bu seyahatler size uygun değilse, National Geographic TVdeki "Mega Yapılar" programının birkaç bölümünü izlemeniz de kafi gelebilir.
İnşaat teknolojisi hızla ilerliyor. Binalar artık sizlerin dönemindeki gibi kerpiçten, yığma tuğladan yapılmıyor. İzmirin zemin yönüyle en sorunlu bölgesi Karşıyaka Mavişehirde balçık zemine yüzlerce gökdelen tam 15 yıl önce inşa edildi.
Hem de devletin ta kendisi tarafından.
Bugün ise "fore kazık" ya da "jet grout" gibi teknolojiler her türlü zemine, her şiddette deprem ve felakete dayanıklı yüksek bina yapmayı mümkün kılıyor.
Bilmem anlatabildim mi?
(*) Zafiyet. Halk arasında "Zaafiyet" olarak söylenegelse de TDKya göre yazılışı "zafiyet"
Anlamları ise: Arıklık, zayıflık. Dermansızlık, güçsüzlük.
İdari zafiyet ise: Yöneticinin zayıflığı.
Sonraki yazı: Metro çıkmazı