Eylül fırtınası (3)
Yazar: Ümit Yaldız
Türk siyasetinde Eylül’deki rüzgarın fırtınaya dönüşeceÄŸini bekleyenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak durumda.
CHP’deki kurultay sürecinin yarattığı rüzgara, Mustafa Sarıgül’ün sol ÅŸeritten baÅŸlattığı atak eklenince fırtınalı bir güz bekliyor Türk solunu...
Deniz Baykal’ın yıllarca uyguladığı metotlar partiyi iktidara taşımıyor.
Bu metotlar sadece Baykal’ı genel baÅŸkanlık koltuÄŸunda tutmaya yetiyor.
Baykal’ın seçim deÄŸil kurultay, kongre kazanmaya dönük hamleleri saymakla bitmez. Son hamlesi tüzük kurultayıydı hatırlarsanız.
2008 Aralık’ta gerçekleÅŸtirilen ancak hala yürürlüğe sokulmayan tüzük var ya; iÅŸte o. Bu tüzük, Baykal’ın ömür boyu genel baÅŸkan olarak kalmasını saÄŸladığı gibi, saÄŸa sola kımıldayanların kellesini uçuracak keskin bir kılıç gibi kınında duruyor.
Ne zaman kınından çıkarılacağı meçhul... Deniz Bey, 2010 tarihini veriyor.
***
CHP’de bunlar olurken, DSP’den ayrılıp parti kurmak için yola çıkan Mustafa Sarıgül, önseçim vaadiyle sol ÅŸeritten hızla ilerliyor.
Yıllardır parti içi demokrasi sorununu aÅŸamayan CHP ve üyeleri için ön seçim vaadi son derece önemli bir yem. EÄŸer Baykal, ön seçimi zorunlu kılan yeni tüzüğü hemen uygulamazsa, Sarıgül’ün atakları yerini bulabilir.
Sarıgül, sol için kalıcı bir lider olamayabilir belki. Ama, Baykal’dan kurtulmayı arzulayan Türk solu için bir dostumun dediÄŸi gibi "depozitosuz içecek" olabilir. Yani tek kullanımlık...
CHP örgütü en azından Ä°zmir’de Mustafa Sarıgül’e ciddi yaklaÅŸmıyor. Ancak halk için aynı ÅŸeyleri söylemek mümkün deÄŸil.
Yani merkez saÄŸda Abdullatif Åžener’i dikkatle izleyen halk, solda da Sarıgül’ün attığı her adımı pür dikkat takip ediyor.
Gezileri binlerce kiÅŸiyle baÅŸlatan Mustafa Sarıgül’ün cami-kilise-cem evi ayrımı yapmayan yapısı, kitlelere daha kolay ulaÅŸabileceÄŸini gösteriyor. Ve bana göre de Mustafa Sarıgül, Deniz Baykal ve CHP için ÅŸu anda en büyük tehdit...
Yeniden CHP’ye dönersek; Baykal’ın yıllarca uyguladığı koltuÄŸunu koruma politikası deÄŸiÅŸecek mi? Yani "ırmak politikası".
Yıllarca Önder Sav-EÅŸref Erdem nehirleri tarafından beslenen Deniz, tüm dereler ırmaklara, ırmaklar da nihayetinde Deniz’e aktığı için oldukça rahattı.
Ancak nehirlerden biri (Eşref Erdem) küresel ısınmanın da etkisiyle kurumaya yüz tuttu. Dahası Baykal tarafından önüne büyük bir baraj çekildi. Ve suyu kesildi.
Deniz’e akan tek ırmak kaldı. Sav Irmağı.
Bu sırada bazı dereler yön değiştirip Sav ırmağına kaydırdılar yataklarını... Büyüdükçe büyüdü, coştukça coştu Sav nehri.
Büyüdükçe de kontrolden çıktı. Önüne gelen her şeyi yutmaya, yıkmaya başladı.
Erdem Irmağı’nın en önemli kolu olan Sevigen Çayı da kurutuldu. Bu iÅŸte de Sav nehrinin ulaÅŸtığı yıkım gücünün etkisi konuÅŸuldu.
Åžimdilerde yeniden toparlanmaya çalışan Sevigen Nehri, Eylül’den itibaren yeniden Deniz’e akmaya baÅŸlayabilir.
Ve de Sav nehrinin yatağını ele geçirme mücadelesi verebilir. Eylül’deki kongre rüzgarını CHP çatısında fırtınaya çevirecek olaylardan biri de bence bu olacaktır. Yani Sav-Sevigen çatışması...
En sevdiÄŸi çayın kurumasına üzülen Deniz, Eylül yaÄŸmurlarıyla yeniden dirilmesi beklenen Sevigen Çayı’nı özlemle bekliyor.
Hatta tamamen kurumaması için bugünlerde ona can suyu olacak adımlar da yapıyor.
Yanından ayırmıyor, anonslarla hala birlikte oldukları mesajını veriyor dosta ve de düşmana.
Sav-Sevigen çatışması belki de Sav-Erdem çatışmasını da beraberinde getirecek. Tüm bu çatışma sürecinden kim galip çıkacak dersiniz? İşte onu tahmin etmek de son derece güç. Sanıyorum burada Baykal'ın tutumu önemli.
Ya da Sarıgül’ün ne kadar yol kat ettiÄŸi...
CHP’deki rolü merak edilen diÄŸer aktörler ise Kemal KılıçdaroÄŸlu ve Murat Karayalçın. Nam-ı diÄŸer Ankara ve Ä°stanbul adayları...
KılıçdaroÄŸlu sadece Ä°stanbul’da deÄŸil Türkiye genelinde dikkatleri çekmiÅŸ bir isim. Eylül sürecinin sonunda Baykal’ın onu nerede tutacağı merak ediliyor. Koltuklarının altına alıp her an görevden alınma korkusuyla yaÅŸayan genel baÅŸkan yardımcısına mı dönüştürecek yoksa kamuoyundaki beklentilere teslim olup veliaht prensi olarak mı ilan edecek?
Ya Murat Karayalçın?
Ä°zmir’e kentsel dönüşüm konferansı için gelen Karayalçın’ın da liderliÄŸe oynayabileceÄŸi ileri sürülüyor. Ancak ben aynı kanıda deÄŸilim. Genel baÅŸkan yardımcılığına fit olacaktır. Belki Baykal sonrası için liderlik mücadelesi verebilir.
***
Ä°zmir’de bir grup var ki eski Genel Sekreter Adnan Keskin’in de Eylül sürecinin önemli aktörlerinden biri olacağına inanıyor. Bir dönem Deniz Baykal’ın en keskin muhalifi olarak nam yapan ancak birkaç yıl önce Baykal’ın önerisiyle Ä°ÅŸ Bankası Yönetim Kurulu Ãœyesi yapılan Keskin’in de Eylül sürecinde taÅŸların yerinden oynamasıyla CHP çatısında kendisine yer bulabileceÄŸi belirtiliyor. Keskin’in bu kez eski koltuÄŸuna yani Genel Sekreter Sav’ın konumuna getirilmesini arzuluyor bu ekip. Sanıyorum, Keskin’in de bu yönde küçük de olsa adımları var.
Ben ise Eylül sürecinde CHP’de merkez saÄŸ yapısının da etkin bir noktaya getirilmesi gerektiÄŸi kanaatindeyim.
Baykal’ın 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi baÅŸlattığı merkez saÄŸa açılım planının devamı için ciddi adımlar atılması gerektiÄŸini düşünüyorum.
CHP’nin Ä°zmir’de aldığı yüzde 60’a yakın oyun, hangi tabandan geldiÄŸi sorusunun yanıtı merkez saÄŸdan baÅŸka açıklanamıyor çünkü.
Ä°zmir’de CHP’yi yüzde 60’a çıkaran bu taban, Türkiye genelinde AKP’yi yüzde 47’ye taşıyan kesimle aynı.
Ancak son seçimde AKP’ye olan desteÄŸini yüzde 9-10 civarında geri çeken merkez saÄŸ, yani klasik ANAP-DYP tabanı, ne AKP’yi ne de CHP’yi tam anlamıyla içine sindirebilmiÅŸ deÄŸil. Aslında her iki parti de bu kesimi kucaklamak için gereken adımları atabilmiÅŸ de deÄŸil. MHP deseniz. ÇoÄŸunlukla iç sorunlarıyla boÄŸuÅŸan, dar alanda siyaset üretmeye çalışan bir siyasi parti. O nedenle CHP’nin Eylül sürecinde görmezden gelemeyeceÄŸi, kongrelerini yaparken ilçe baÅŸkanı, il baÅŸkanı, kurultay delegesi yapması gerekenler arasında mutlaka ama mutlaka merkez saÄŸ kökenliler de olmalı.
Merkez’e açılmak 22 Temmuz sürecinde olduÄŸu gibi Ä°lhan Kesici ve birkaç arkadaşını vekil yapmakla bitmiyor çünkü.
Åžimdilik bitti...