Devletin memuru düşünemez mi, konuşamaz mı?
Yazar: Münir Koçarslan
Yıllar önceydi. Görevim gereği İzmir'den Çanakkale'ye, daha doğrusu Eceabat'a gidecektim...
Zamanı ayarlamak için arabalı vapur saatlerini öğrenmek istedim.
Çanakkale Denizcilik İşletmesi'ni aradım. O sıralar Hürriyet Haber Ajansı'nın bölge haberleri sorumlusuydum.
Gazetenin santral görevlisi gişeciyi bağladı, ?Akşam kaçta vapur var? diye sordum.
Aldığım yanıtla şok oldum.
?Beyefendi, biz basına demeç veremeyiz!?
Gişeciye dil döktüm. Sonunda ikna edip tarifeyi öğrenmeyi başardım.
O memurun korkusu, dönemin Çanakkale Valisi'nin getirdiği ?basına demeç ve açıklama? yasağıydı, işi abartmıştı.
Bu meseleyle ilgili düzenleme, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 15'inci maddesinde yer alır.
Kanun, ?Basına bilgi, illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilir? der.
Aslında bu hüküm, kamu yönetimini başındaki ismin niyetine göre bazen silah, bazen kalkandır.
Çeşitli örneklerini, çeyrek asrı geçen meslek hayatım boyunca gördüm.
Biz gazeteciler, iletişim özgürlüğünü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının bir aracı olarak görürüz..
Bir düşünün lütfen...
Orman yangını çıkmış... Sel felaketi, deprem olmuş... Korkunç bir kaza yaşanmış ya da önemli bir toplumsal olay patlak vermiş...
Siz halka aktaracağınız bilgileri sadece, koşuşturmanın, telaşın içindeki, sevk ve idarenin sorumluluğu en ağır şekilde sırtında hisseden, en kritik kararları belki de saniyeler içinde vermesi gereken, devletin en üst düzey temsilcisi, validen alacaksınız..
Yani vali işi gücü bırakacak, bir yandan onlarca gazeteciye televizyoncuya laf yetiştirecek, bir yanda da krizi yönetecek...
Böyle bir şey olabilir mi?
Aydın'ın yeni valisi Hüseyin Avri Coş'un önceki gün, tüm kamu yöneticilerine getirdiği ?basına demeç yasağı? açıklamasını okuyunca bir çırpıda işte bunlar aklıma geldi.
Vali Bey diyor ki;
?Aydın'a geleli çok kısa süre oldu. Baktım ki bazı daire müdürlürenin bana verdiği bilgiler, rakamlar bile uyduruk, kaydırık, uçuk, kaçık. Rakamlar birbiriyle uyuşmuyor. Dolayısıyla bu arkdaşların yapacakları açıklamalar halkı yanlış yönlendirir.?
Vali Bey, gazete ve televizyonlarda yer almanın insanların nefsini tahrik ettiğini de söylüyor, ?Kimse şov yapmasın, ön plana çıkmasın, ben de çıkmayayım. Kurumlar ve yapılan hizmetler gazete ve televizyonlarda yer alsın.?
Bu sözleri teyit ve yorumlamak için Aydın Valisi'ni telefonla aradım. 20 dakika kadar sonra geri döndü. Özetle, ?Maksadım halkla doğruyui paylaşmak? dedi
Vali Bey, çevresindeki kamu yöneticileriri tanımak için zaman istiyor. ?Bir bakalım. Arkadaşların durumunu görelim. Yorum ve değerlendirme kapasitelerini ölçelim. Basına açıklama yapma yetkimizi de, uygun gördüklerimizle paylaşırız? diyor.
Kararlığını da, şu cümlelerle ifade ediyor:
?Daha önce görev yaptığım bir ilde, uyarmama rağmen gazetecilere açıklama yapan, bir daire müdürüne idari ceza verdim.?
Evet. medyada yer alma hırsı kötü bir hastalıktır.
Aslında, eskilerin dediği gibi, ?aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.?
Bekleyip görürüz.
Ne suçtur, ne değildir
?Devletin memuru, düşünemez mi, konuşamaz mı?? diye bu yazının en başında sorduk. Şimdi yanıtını birlikte verelim...
Hukukçular diyor ki;
Yapılan zammın düşük, geçinmesinin zor olduğunu bir basın organına açıklamak suç değildir. Verilen hizmetin kalitesini yükseltecek eleştirilerde bulunmak, işleyişe ilişkin yöntem değişikliği önermek suç değildir. Yasaların aksayan yönlerini, gazetelere televizyonlara açıklamak hatta makale yazmak suç değildir.
O halde... Devletin memuru düşünür de, konuşur da... (HT)