AK kokteyl...
Yazar: Ümit Yaldız
Berbattı, kötüydü. Gördüğüm en cılız, en heyecansız toplantıydı. Salonda ağır bir kan kokusu vardı. Değişime direnç, hayal kırıklığı, küfürler... Her türlü olumsuzluk havaya yansımıştı.
Yüzlerde sahte gülümsemeler, maskelerle insanlar bir sonraki hesaplaşma döneminin planını yapmaya başlamıştı.
Karşıyaka Arena’daki AKP İl Kongresi’nden söz ettiğimi sanıyorum anladınız. Gerçekten gördüğüm en kötü kongreydi.
İddia ediyorum Kınık kongresi bile daha heyecanlı olmuştur. Ve yine iddia ediyorum, eski İl Başkanı Aydın Şengül’ün oğlunun sünnet düğünü bile daha kalabalık, daha heyecanlı olmuştu.
Aslında salonda her şey vardı. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere... Baş müzakereci Egemen Bağış. İzmir milletvekillerinin tümü... Genel başkan yardımcıları, bakanlar, 30 ilçe başkanının tamamı.
600’ün üzerinde il delegesi.
Olmayan neydi o zaman?
Demokrasi... Siyasi partilerin temel dinamosu olan demokrasi...
Başbakan Erdoğan, diğer illerde yaptığı gibi adayı teke düşürmüş, ancak kulislerdeki 20’ye yakın aday adayına çekilmeleri için telefon bile edilmemişti. Yani Ömür Kabak’ın gelişi, "Ben yaptım oldu" mantığından ileriye gidememişti.
Aliağa İlçe Başkanlığı, İl Genel Meclisi Grup Başkan Vekilliği, milletvekili adaylığı gibi görevlerde bulunan Uğur Türkan da bu duruma içerlemiş, gelinen noktadaki konjonktürü de fırsat bilerek adaylığını salona kadar taşımıştı.
Hem de Başbakan’a rağmen.
İstediği sadece basit bir telefondu. Ömür Kabak’ın gelişine itirazı da yoktu. Onun itirazı adam yerine konulmamaktı. Yani genel merkezden bir "alo" bile denilmemesiydi.
Demokrasi adına en azından gereğini yaptı. Ve Başbakan’ın iki dudağından çıkan "Lütfen çekil" sözcüğü ile kürsüye çıkıp, demokrasi dersi veren nefis bir konuşma ile divana sunduğu listesini çekti. Ve de bu işi yönetime girme pazarlığı için yapmadığını kanıtlayarak Ömür Kabak’ın listesinden de istifa etti.
***
Başbakan Erdoğan’ın partisini yüzde 39’a çeken yerel seçimden sonra kongrelerde kırılma istemediğinden tek aday üzerinde durduğu biliniyor. Ancak bu tablo da ister istemez önceki günkü gibi tatsız tuzsuz bir kongreyi beraberinde getiriyor.
700 bin İzmirli’nin oy verdiği partinin il başkanı sadece 209 oyla seçiliyor.
Partiler için yeni bir başlangıç olması gereken kongreler, atama yönetimin tescil edildiği bir kokteyle dönüşüyor.
Delege noter yerine konulurken, seçilmiş il başkanı "atanmış" damgasını daha ilk günden yiyor. Ve tüm bu yönleriyle kongre değil adeta atama kararının kutlandığı sönük bir kokteylden öteye gidemedi AKP İzmir İl Kongresi...
Kokteylde sunulan rakı, şarap, kanepe yoktu belki ama... Delegeye ikram edilen meyve suyu, soğuk sandviç onların yerini fazlasıyla dolduruyordu. Ve İzmir’de değişim umuduyla görevlendirilen Ömür Kabak, kötü bir başlangıç yaptı.
Listesi konusunda tek yetkili kılınmasına rağmen eski İl Başkanı Aydın Şengül’ün işyerinde üç günlük bir mesaiden sonra hazırlanan liste, her yönüyle tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Kimilerine göre Kabak’ın eline davul verildi, ama tokmak Şengül’ün elinde kaldı.
Ve listeye yakından baktığımızda Aydın Şengül’ün elindekinin tokmaktan fazlası olduğu görülüyor.
Dört gün önce İzmir’in il başkanı olarak atanan Ömür Kabak, Şengül’ün kafesinde hazırladığı yönetim listesiyle İzmir’in yarısını ilk günden karşısına aldı.
Özellikle de ilçe başkanlarını, milletvekillerini...
Değişim umuduyla yetkilendirilen Kabak, ilk sınavında ne yazık ki sınıfta kaldı. Bu süreçte Şengül hem Kabak’ı kafesine alıp istediğini yaptırmış hem de askeri gibi davranan ilçe başkanlarına kongreyi boykot ettirmişti. En azından görünen oydu. Konak dışında 29 ilçe tarafından boykot edilen Kabak, çok kötü başladı anlayacağınız. "Nasıl başlarsa öyle gider" derler ya. Umarım böyle gitmez.
En kısa sürede Aydın Şengül’den kurtulmanın bir yolunu bulur.
Çünkü bir çöplükte iki horoz olmaz. Olursa hem tavukların kafası karışır hem de kavga-gürültü eksik olmaz.
***
Kafama takılan bir diğer konu da 50 kişilik yönetim kurulu listesinin hangi kriterlere göre sıralandığı...
Alfabetik sıra, yaş, meslek, cinsiyet gibi ölçütlere göre dizilmemişler çünkü. O zaman 1’den 50’ye kadar "önem" sıralamasına göre yazıldıklarını düşünüyor insan. Ve alt sıralarda kalan "çok değerli" isimleri görünce de Kabak’ın değerlendirme sorunu olduğu kanısına varıyor.
Sakın sıralama Ömür Kabak’a yakınlığın yanı sıra Şengül döneminin borçlarını kapatmak için yönetici adaylarından alınan bağış miktarına göre yapılmış olmasın?
Tabanı 10, tavanı 50 bin lira olan bağış miktarı sıralamayı belirlemiş olabilir mi? Ve en mantıklı ölçüt bu olmalı kanısına varıyorum. Umarım, yanılan ben olurum.
Ömür Kabak’la birlikte AKP’de "değişim" başlar mı? Bir değişim olacağı kesin. En azından kongreyi boykot eden 29 ilçede "başkan" değişimiyle işe koyuluna bilir.
Selamlama bahanesiyle Başbakan Erdoğan’ın yaptığı ilçe yoklamasındaki alkış miktarı, hangi ilçeden kaç kişinin salonda olduğunu "kabak" gibi gösterdi çünkü.
Ve bana göre Konak dışında tüm ilçelerin salonu boykot ettiği ortaya çıktı.
Sonuç olarak, Ömür Kabak’ın yapması gereken, kongrenin görüntü kayıtlarını izleyip, hangi ilçeye operasyon yapacağını belirlemek...
Ve ikinci olarak da, daha önce söylediğim gibi Aydın Şengül gölgesinden kurtulmak.
Bunları yapmaz ya da yapamazsa iktidar olur ancak muktedir olamaz. Benden söylemesi...