Hangi demokrasi!
Yazar: Ümit Yaldız
Çoğunluğun hâkimiyeti şeklinde özetleyebiliriz demokrasiyi... Tarihçesi eski çağlara dayanır.
Demokrasinin icat edildiği, vücut bulduğu topraklarda yaşayanlar olarak İzmirliler kadar demokrasinin anlamını bilen yoktur.
O yüzdendir ki çok partili rejime geçmek için kurulan iki partinin en fazla sempatizanı İzmir'den çıkmış, 1930'da Serbest Fırka'nın İzmir mitingi 50 binleri geçmiştir.
Demokrasi özgürlüktür. Hayatın sadece siyah ve beyaz olarak algılanmadığı, taze baharlar gibi rengarenk bir dünyada yaşamaktır. Demokrasi aslında İzmir'in diğer adıdır. Çünkü
İzmirli olmak özgür olmaktır.
Antik çağlarda bu topraklarda vücut bulan demokrasi binyıllardır bu kentin genlerinde yaşayagelmiş, o yüzden İzmir'in işgali bağımsızlık ruhunu ateşlemiş, o yüzden düşmana karşı ilk kurşun Konak Meydanı'nda sıkılmış, ilk şehit verilmiştir.
Başbakan Adnan Menderes'in asılmasına da, Gazeteci Uğur Mumcu'nun şehadetine de sırf bu yüzden en çok bu kentte ağlanmıştır.
Son günlerde ulusal basınımızın usta kalemlerince sürdürülen "İzmirli olmak" tartışmasına bir tutam tuz ekelim önce.
Ardından da Türk demokrasisi için en büyük tehdit olarak sunulan ama bizim yemediğimiz "meşhur" "irtica ile mücadele belgesine" de değinerek, devam edelim.
Her yanıyla sahtelik kokan söz konusu belge, AKP için yeni bir mağduriyet aracı yaratmak, Türkiye'nin ağır gündeminde sıkışan hükümeti kurtarmak, ekonomik krizin yarattığı sancıya karşı farklı bir sancıyla avunmak, ölümü gösterip insanları sıtmaya razı etmek dışında bir amaca hizmet edeceğini de sanmıyorum.
Gelelim Sayın Başbakanımızın "Demokrasi için tehdit" olarak sunduğu belgeden sonra madalyonun tersine biraz bakalım.
Yani Sayın Başbakanımızın ne kadar demokrat olduğuna!..
En yakın örneğimiz İzmir il kongresi... 4'ü resmen 20'ye yakın aday adayı kulis yapıyor.
Sayın Başbakanımız ne yapıyor?
Birinde karar kılıp, diğerlerine telefon açma gereği bile duymadan, İzmir'in il başkanını tayin ediyor.
Soruyorum. Buraya kadar demokrasiden en küçük bir zerre gören var mı?
Ben göremedim, umarım AK gözlüklerle bakınca bir şeyler görünüyordur.
Meydanlarda "Son Osmanlı Padişahı" yazılı pankartlara gülümseyen, gururlanan, parti tüzüğünü bilmem kaç kez değiştirerek anti demokratikleştiren, tek adam hakimiyeti ve iki dudak demokrasini en küçük detaylarına kadar tesis eden bir siyaset adamından, bir Başbakan'dan söz ediyoruz.
Ne kadar demokrat olabiliriz ki!
Belki Türkiye koşullarında gerçek demokrasiyi tesis etmek mümkün olmayabilir. Ancak demokrasi sadece bu ülkeyi millet adına yönetenlerin iki dudaklarına sığacak kadar küçük de değildir.
Kimin milletvekili olacağına karar veren Tayyip, kimin Büyükşehir Belediye Başkanı olacağına karar veren Tayyip, kimin il başkanı olacağına hatta kimin vali, kaymakam, emniyet müdürü, hatta odacı olacağına bile karar veren Tayyip!..
Eee. O zaman hangi demokrasiden söz ediyoruz biz?
Dahası, Genelkurmay'ın hazırladığı iddia edilen belge ile hangi demokrasimiz zarar görecek?
Zaten olmayan bir şey nasıl zarar görebilir? soruyorum.
İşte, İzmirli olmak bu soruları sormayı da zorunlu kılıyor. Ne yapalım, bu kentin ekmeğini yiyen, suyunu içen herkesin içinde rahat durmayan bir kurt gibi kemiriyor demokrasi, özgürlük düşüncesi.
Not: Ender de olsa demokrat şekilde alınmayan kararlar da doğru olabilir. Tıpkı Başbakan'ın İzmir İl Başkanı olarak Ömür Kabak'ı ataması gibi... Ama bunlar istisnadır ve hukukta istisnalar kaideyi bozmaz.