AKP’de Ömür dönemi 2009-06-16 00:00:00
AKP’de Ömür dönemi
Yazar: Ümit Yaldız
20 Haziran’daki Ä°zmir Ä°l Kongresi’nde AKP Genel Merkezi’nin yani BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın adayı belli oldu: Avukat Ömür Kabak...
28 ilçe baÅŸkanının dayatmasına raÄŸmen Kabak’ın aday yapılmasının ÅŸifrelerini birlikte çözeceÄŸiz.
Öncelikle Ä°zmir’in yeni il baÅŸkanını biraz tanıyarak baÅŸlayalım.
Kimdir bu Ömür Kabak?
1962 İzmir Çiğli doğumlu... Hayata "sıfır" noktasından başlamış Rumeli göçmeni bir ailenin çocuğu. Tırnaklarıyla kazıyarak sürdürdüğü hayat yolculuğunda okulların neredeyse tamamından birincilikle mezun olup, "hakim" çıkmış.
AÄŸrı DoÄŸubayazıt’ta görev yaptığı sırada bir günde yüzlerce dosyayı karara baÄŸlamasıyla adı "Süper Hakim"e çıkmış bir hukuk adamı.
Kendisi gibi hakim olan eÅŸiyle birlikte 1991’de serbest avukatlığa dönüp, memleketi Ä°zmir’e yerleÅŸtikten sonra ilk siyaset sınavını 1994’te DYP’nin ÇiÄŸli belediye baÅŸkan adayı olarak vermiÅŸ bir siyaset adamı.
Daha sonra dönemin BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Burhan Özfatura’ya iki yıl kadar hukuk müşaviri olarak hizmet vermiÅŸ sıra dışı bir bürokrat.
"Allah bana 'Hayır' diyen danışmanlar versin" duasını dilinden düşürmeyen Özfatura’ya en fazla "Hayır" diyen danışman olarak ün yapmasına raÄŸmen "BaÅŸkan’ın etrafında kümelenen yalaka yapıyla daha fazla yan yana duramadığı için" istifa edip avukatlığa geri döndü.
Görevi başında sadece yanlışlara "hayır" demekle kalmadı, 20 kiÅŸilik müteahhit çetesinin silahlı saldırısında bile "Allah’a bir can borcumuz var" diyecek kadar da cesur, gözü karaydı.
Uzun süre ara verdiÄŸi siyasete 2003’te AKP çatısı altında "devam" kararı aldı. Ali AÅŸlık yönetiminin "teÅŸkilat baÅŸkanı" olarak önemli baÅŸarılara imza attı.
Vekil olma hayali kuran AÅŸlık’ın gönlündeki il baÅŸkanıydı. Ancak gençliÄŸin verdiÄŸi heyecan bir grup dostunun ısrarıyla birleÅŸince altın tepside sunulan il baÅŸkanlığını elinin tersiyle itip Ali AÅŸlık’ın karşısına rakibi olarak dikilme cesareti gösterdi.
Çünkü, il başkanlığını birilerinin lütfuyla değil bileğinin hakkıyla kazanmak istiyordu.
Ve siyasette ahde vefaya, emeÄŸin karşılığına en çok inanan biri olarak Ali AÅŸlık’ın Ankara’ya gitmesini de en çok o istiyordu.
Ancak siyasette göremediği şey, her şeyin göründüğü gibi olmadığıydı. Onu adaylık yoluna iten sözüm ona dostları tarafından satışa getirildiğini, başka bir adayın altına sokulduğunu gördüğünde iş işten çoktan geçmişti.
Ve kamuoyuna olan biteni tüm çıplaklığıyla açıklayacak kadar da yürekli bir duruş sergiledi bu sürecin ardından.
Partisine "Valilik İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi" sıfatıyla hizmet üretmeye devam etti.
Gazetelerde yazdığı makaleler, birlikte sunduğumuz televizyon programındaki sözleri aslında hep doğrudan, adaletten yanaydı.
Yanlışa "yanlış" diyen yapısı nedeniyle bazı kesimler tarafından sevilmese de, aldırmadı, kararlılıkla Çiğli belediye başkan adaylığına yürüdü.
"ÇiÄŸli’nin Ömür’ü" sloganıyla yola çıktı ve partisinin hezimete uÄŸradığı Ä°zmir’de BüyükÅŸehir adayı Taha Aksoy’dan fazla oy alan tek ilçe belediye baÅŸkanı olarak adından söz ettirdi.
Ve de partisinin son üç seçimde aldığı mutlak oy bareminin çok üstüne taşıdı.
Belediye başkanı olamadı belki, ama bugün il başkanı olmayı fazlasıyla hak etti.
Ä°zmir’de merkez saÄŸ oylarını CHP’ye kaptıran BaÅŸbakan ErdoÄŸan, Ä°zmir politikasında ilk kez doÄŸru bir adım attı ve gerçeÄŸi görerek merkez saÄŸ kökenli, Ä°zmirli bir siyasetçiyi kentin en önemli koltuÄŸuna oturttu. Ä°zmir’in kapılarının Kayserililer, Karadenizliler ve Konyalılar'la açılamadığını deneyimleriyle öğrendi çünkü.
Ancak ve ancak İzmirli bir kaptanın kontrolünde diğer değerlerin de katkısıyla bu geminin hedefteki limana ulaşabileceğini anladı.
29 Mart’tan sonra CHP açısından "dikensiz gül bahçesine" dönüşen Ä°zmir’de siyaset, iÅŸte ÅŸimdi, "AKP’nin Ömür’ü" ile biraz renklenecek, heyecanlanacak.
Ömür Kabak, dik duruşu, İzmirce konuşması, göçmenliği, merkez sağa yakınlığı, teşkilat ve seçim tecrübeleriyle bu işi layıkıyla yapacak bir isimdir.
DoÄŸru bir yönetim, düzgün bir stratejisiyle Kabak, partisine beÅŸ yıl sonra Ä°zmir’in kapılarını açan isim de olabilir.
Yorumlarım sizlere biraz subjektif gelebilir. Ama inanın Ömür Kabak tüm bunlardan daha fazlasını hak eden düzgün bir siyaset adamıdır. Siyasetin mayası insandır ve dostluğun da partisi olmaz.
Gelelim 28 ilçe baÅŸkanını arkasına almasına, adaylığını da açıklamasına raÄŸmen il baÅŸkanlığını kaçıran, genel merkezin adayı olamayan Aydın Åžengül’e...
Önünde hala aday olma ÅŸansı var. Tabii ki iki hafta önce "Kapıda bekçi de olurum" dediÄŸi BaÅŸbakan ErdoÄŸan’a bayrak açarak...
BildiÄŸiniz gibi Åžengül’le çok da hoÅŸ anılarımız olmadı. Siyasette uzun süreli dostlukla da düşmanlık da olmaz. Gelinen noktada kendisine kırgın ya da kızgın da deÄŸilim.
Ama 08.11.2008 tarihinde yine bu sitede kaleme aldığım, "Sarı Öküz Benim" başlıklı yazıdan bir paragrafı hatırlatmakta yarar görüyorum zat-ı âlilerine...
Bakınız tam 7 ay önce ne demişiz...?
"Demirden korkan trene binmez" ya da "hamama giren terler" derler.
Ben başına gelecekleri aylar öncesinden öngörmüş, işsiz kalmayı göze almış, bulunduğu noktayı "mevki" değil "mevzi" olarak kabul etmiş, her siyasi partiden en taze haber ve yorumları tüm objektifliğimle kaleme almaya çalışan biriyim.
Allah'a çok şükür ki kalemimi kırdım, ama satmadım.
Umarım bana bunu yapanlar da baÅŸlarına gelecekleri öngörmüştür. Çünkü siyaset mezarlığı kendini vazgeçilmez sanan eski il baÅŸkanı, eski milletvekili, eski il baÅŸkanı danışmanı ile doludur”
Tüm bu yaşananların ardından sanırım bu kadarı da benim hakkım. Ne dersiniz?..
28 ilçe baÅŸkanının dayatmasına raÄŸmen Kabak’ın aday yapılmasının ÅŸifrelerini birlikte çözeceÄŸiz.
Öncelikle Ä°zmir’in yeni il baÅŸkanını biraz tanıyarak baÅŸlayalım.
Kimdir bu Ömür Kabak?
1962 İzmir Çiğli doğumlu... Hayata "sıfır" noktasından başlamış Rumeli göçmeni bir ailenin çocuğu. Tırnaklarıyla kazıyarak sürdürdüğü hayat yolculuğunda okulların neredeyse tamamından birincilikle mezun olup, "hakim" çıkmış.
AÄŸrı DoÄŸubayazıt’ta görev yaptığı sırada bir günde yüzlerce dosyayı karara baÄŸlamasıyla adı "Süper Hakim"e çıkmış bir hukuk adamı.
Kendisi gibi hakim olan eÅŸiyle birlikte 1991’de serbest avukatlığa dönüp, memleketi Ä°zmir’e yerleÅŸtikten sonra ilk siyaset sınavını 1994’te DYP’nin ÇiÄŸli belediye baÅŸkan adayı olarak vermiÅŸ bir siyaset adamı.
Daha sonra dönemin BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Burhan Özfatura’ya iki yıl kadar hukuk müşaviri olarak hizmet vermiÅŸ sıra dışı bir bürokrat.
"Allah bana 'Hayır' diyen danışmanlar versin" duasını dilinden düşürmeyen Özfatura’ya en fazla "Hayır" diyen danışman olarak ün yapmasına raÄŸmen "BaÅŸkan’ın etrafında kümelenen yalaka yapıyla daha fazla yan yana duramadığı için" istifa edip avukatlığa geri döndü.
Görevi başında sadece yanlışlara "hayır" demekle kalmadı, 20 kiÅŸilik müteahhit çetesinin silahlı saldırısında bile "Allah’a bir can borcumuz var" diyecek kadar da cesur, gözü karaydı.
Uzun süre ara verdiÄŸi siyasete 2003’te AKP çatısı altında "devam" kararı aldı. Ali AÅŸlık yönetiminin "teÅŸkilat baÅŸkanı" olarak önemli baÅŸarılara imza attı.
Vekil olma hayali kuran AÅŸlık’ın gönlündeki il baÅŸkanıydı. Ancak gençliÄŸin verdiÄŸi heyecan bir grup dostunun ısrarıyla birleÅŸince altın tepside sunulan il baÅŸkanlığını elinin tersiyle itip Ali AÅŸlık’ın karşısına rakibi olarak dikilme cesareti gösterdi.
Çünkü, il başkanlığını birilerinin lütfuyla değil bileğinin hakkıyla kazanmak istiyordu.
Ve siyasette ahde vefaya, emeÄŸin karşılığına en çok inanan biri olarak Ali AÅŸlık’ın Ankara’ya gitmesini de en çok o istiyordu.
Ancak siyasette göremediği şey, her şeyin göründüğü gibi olmadığıydı. Onu adaylık yoluna iten sözüm ona dostları tarafından satışa getirildiğini, başka bir adayın altına sokulduğunu gördüğünde iş işten çoktan geçmişti.
Ve kamuoyuna olan biteni tüm çıplaklığıyla açıklayacak kadar da yürekli bir duruş sergiledi bu sürecin ardından.
Partisine "Valilik İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi" sıfatıyla hizmet üretmeye devam etti.
Gazetelerde yazdığı makaleler, birlikte sunduğumuz televizyon programındaki sözleri aslında hep doğrudan, adaletten yanaydı.
Yanlışa "yanlış" diyen yapısı nedeniyle bazı kesimler tarafından sevilmese de, aldırmadı, kararlılıkla Çiğli belediye başkan adaylığına yürüdü.
"ÇiÄŸli’nin Ömür’ü" sloganıyla yola çıktı ve partisinin hezimete uÄŸradığı Ä°zmir’de BüyükÅŸehir adayı Taha Aksoy’dan fazla oy alan tek ilçe belediye baÅŸkanı olarak adından söz ettirdi.
Ve de partisinin son üç seçimde aldığı mutlak oy bareminin çok üstüne taşıdı.
Belediye başkanı olamadı belki, ama bugün il başkanı olmayı fazlasıyla hak etti.
Ä°zmir’de merkez saÄŸ oylarını CHP’ye kaptıran BaÅŸbakan ErdoÄŸan, Ä°zmir politikasında ilk kez doÄŸru bir adım attı ve gerçeÄŸi görerek merkez saÄŸ kökenli, Ä°zmirli bir siyasetçiyi kentin en önemli koltuÄŸuna oturttu. Ä°zmir’in kapılarının Kayserililer, Karadenizliler ve Konyalılar'la açılamadığını deneyimleriyle öğrendi çünkü.
Ancak ve ancak İzmirli bir kaptanın kontrolünde diğer değerlerin de katkısıyla bu geminin hedefteki limana ulaşabileceğini anladı.
29 Mart’tan sonra CHP açısından "dikensiz gül bahçesine" dönüşen Ä°zmir’de siyaset, iÅŸte ÅŸimdi, "AKP’nin Ömür’ü" ile biraz renklenecek, heyecanlanacak.
Ömür Kabak, dik duruşu, İzmirce konuşması, göçmenliği, merkez sağa yakınlığı, teşkilat ve seçim tecrübeleriyle bu işi layıkıyla yapacak bir isimdir.
DoÄŸru bir yönetim, düzgün bir stratejisiyle Kabak, partisine beÅŸ yıl sonra Ä°zmir’in kapılarını açan isim de olabilir.
Yorumlarım sizlere biraz subjektif gelebilir. Ama inanın Ömür Kabak tüm bunlardan daha fazlasını hak eden düzgün bir siyaset adamıdır. Siyasetin mayası insandır ve dostluğun da partisi olmaz.
Gelelim 28 ilçe baÅŸkanını arkasına almasına, adaylığını da açıklamasına raÄŸmen il baÅŸkanlığını kaçıran, genel merkezin adayı olamayan Aydın Åžengül’e...
Önünde hala aday olma ÅŸansı var. Tabii ki iki hafta önce "Kapıda bekçi de olurum" dediÄŸi BaÅŸbakan ErdoÄŸan’a bayrak açarak...
BildiÄŸiniz gibi Åžengül’le çok da hoÅŸ anılarımız olmadı. Siyasette uzun süreli dostlukla da düşmanlık da olmaz. Gelinen noktada kendisine kırgın ya da kızgın da deÄŸilim.
Ama 08.11.2008 tarihinde yine bu sitede kaleme aldığım, "Sarı Öküz Benim" başlıklı yazıdan bir paragrafı hatırlatmakta yarar görüyorum zat-ı âlilerine...
Bakınız tam 7 ay önce ne demişiz...?
"Demirden korkan trene binmez" ya da "hamama giren terler" derler.
Ben başına gelecekleri aylar öncesinden öngörmüş, işsiz kalmayı göze almış, bulunduğu noktayı "mevki" değil "mevzi" olarak kabul etmiş, her siyasi partiden en taze haber ve yorumları tüm objektifliğimle kaleme almaya çalışan biriyim.
Allah'a çok şükür ki kalemimi kırdım, ama satmadım.
Umarım bana bunu yapanlar da baÅŸlarına gelecekleri öngörmüştür. Çünkü siyaset mezarlığı kendini vazgeçilmez sanan eski il baÅŸkanı, eski milletvekili, eski il baÅŸkanı danışmanı ile doludur”
Tüm bu yaşananların ardından sanırım bu kadarı da benim hakkım. Ne dersiniz?..
