Her ÅŸey Yılmaz Özdil’in herkesin bildiÄŸi o ünlü yazısıyla baÅŸladı. Gerçi internetle biraz ilgili olanlar üç-dört yıldır eposta adreslerinde dolaÅŸan “Ä°zmir”e övgü dolu sunumlar ya da mini kliplerden haberdardılar. Ama o yazı internetle yıldızı barışık olmayanların gündemine bir kez daha “Ä°zmir”i soktu. Derken birkaç gün sonra bir yazı daha... Ve o yazıda ise yine isim listeleri... Son zamanların en moda hareketlerinden biri oldu bu listeler... Hep de aynı adlardan oluÅŸan... Ãœstelik o adların (bir iki tanesi hariç) çok büyük bölümü de “Ä°zmir’de doÄŸmak” gibi bir eylem dışında ne Ä°zmir ne de Ä°zmirli olmak ile hiçbir ilgisi kalmamış hatta neredeyse hiç olmamış kiÅŸilerdi.

Sanat dünyasından bir insan olarak o listelerdeki adlardan yaÅŸayanların çoÄŸu ile merhabam vardır. Zaman zaman hazırlanan etkinliklerden bazılarına katılmaları için bilen dostlar benden aracı olmamı ister. “Sen onu tanırsın. Bizim telefonlarımıza dönmüyor. Rica etsek de bizim ÅŸu etkinliÄŸimize katılsa... Ä°zmir için... Ama biliyorsun bu etkinlik yardıma muhtaç .........’lar için... O nedenle fazla para ödeyemeyiz... N’olur bir kere para almadan gelse... Söyler misin?”

Dostların bu ricasını yardıma muhtaç insanlar için de kıramayacağımdan sarılırım telefona ve ulaÅŸtığım sevgili “Ä°zmirli” arkadaşıma durumu anlatırım.
Yanıt hep aynıdır...
“YaÅŸarcım seni mi kıracağım? Böyle ulvi bir görev için Ä°zmir’e koÅŸup gelmeyeceÄŸim de nereye gideceÄŸim... Elbette para almam... HemÅŸerilerimden para mı istenir? Ne kadar ayıp! Ama biliyorsun orkestra var. Onlar bu iÅŸle geçiniyor... Para almadan geleceksiniz diyemem... Gerçekten ekmek paraları...”
“Ne kadar bu ekmek parası?”
“Valla çok bir ÅŸey tutmaz... Aslında burada bile daha çok alıyorlar ama hadi ben konuÅŸurum onlarla... Ä°ÅŸte uygun bir ÅŸey ödersiniz?”
“O uygun ÅŸey ne kadar?”
“Çok deÄŸil canım... Yüz yeter!”
“Ne yüzü?”
“Yüz milyar... A... sahi bin oldu di mi o rakam... Yüz bin... Yüz bin... Çok deÄŸil... DiÄŸerleri de çok tutmaz...”
“Ne o diÄŸerleri?”
“Ses düzeni, kumanda masası, ışık sistemi filan var ya...”
“Onların Ä°zmir’de alası var... Buradan hallederiz...”
“Yok halledilmez... Bu ekip iÅŸi... Buradan getirmek zorundayız... Ama dediÄŸim gibi kendime bir ÅŸey istemiyorum... Ä°ÅŸte, bir yetmiÅŸ - seksen de onlara düşünün...”
“Olur düşünelim...”
Ne biçim İzmirlilik değil mi? Büyük fedakarlık yapıyor İzmir için...

***

Bu arada Hürriyet Gazetesi ekinde sayfalarca, çarÅŸaf çarÅŸaf röportajlar yayımladı. “Ä°zmirli” ünlülere “Ä°zmirlilik” soruldu. Aman efendim ne cevaplar ne cevaplar... Öyle abuk sabuk, öyle ipe sapa gelmez ÅŸeyler ki... Okurken gözlerime inanamadım... Canım Ä°zmir’imin özgür ve hoÅŸgörülü tavrını bu çoktan Bizanslı olmuÅŸ kiÅŸiler Ä°stanbul’un onlara kazandırdığı laubalilik ve kendini beÄŸenmiÅŸlik havası içinde aÅŸure benzeri bir karmaÅŸaya çevirip, Ä°zmir’i yorumlarıyla neredeyse dünyanın en sınırsız sorumsuz insanlarının yaÅŸadığı bir garip ülkeye benzetir olmuÅŸlardı. Bana göre onlar Ä°zmir’i sadece geldikleri zaman kaldıkları oteller ile Topçu’nun Yeri ya da konser ya da konferans verecekleri yer arasındaki alan ve az buçuk Kordon parçası sananlardı. Ama onların bu yorumları da baÅŸta Ä°zmir’de yaÅŸayanlar olmak üzere bir beÄŸenildi ki demeyin gitsin... O sayfaları çerçeveletip dükkanlarına asan esnaf olduysa hiç ÅŸaşırmam.
Ä°zmir bir kez daha ülkenin gündemindeydi. Hem de Ä°zmirli olmayanların yüreÄŸini hafifçe burkan bir kıskançlıkla. Nitekim bir iki arkadaşım aradı... “Amma talihli insanlarsınız... Ä°zmir’de yaşıyorsunuz... MüthiÅŸ bir ÅŸey olmalı...”
Onlara yanıt vermedim... Gerçekten de şanslı mıydık ve müthiş şeyler mi yaşıyorduk?
Kaç gündür düşünüyorum ve sorunun yanıtını bulmak için gözlemliyorum...
Şansı bilemem...
Ama müthiş şeyler yaşadığımız doğru...

***

Ne mi müthiş?
Bir iki ay içinde 57 yaşıma basacağım ve yaÅŸamımı hep Ä°zmir’de geçirdim... Ä°yi de bir Ä°zmirli olduÄŸumu düşünüyorum... Bu nedenle iddia ve ısrarla söylüyorum ki Ä°zmir benim yaÅŸadığım yıllardaki en “kirli” dönemini yaşıyor...
Müthiş bir kirlilik var şehirde... Her taraf pislik içinde... Tüm kaldırımlar, tretuvar kenarları, yeşil alanlar... Tükürük ve sigara izmaritinden geçilmiyor... Her taraf her tür çöp dolu... Tüm parklar, çimenler köpek kakası dolu... Elektrik direkleri, caddelerdeki her tür parmaklık, hatta Pasaport mendirek içindeki gemi babaları bile yapıştırma ilanlarla dolu...
Gerçekten müthiş...

***

Ne mi müthiş?
Ortada onca doldurmaya karşın kocaman bir Körfez “bomboÅŸ” dururken, ÅŸehrin zaten dar olup da iyice daraltılan caddelerinde, klimasız olduÄŸu halde çoÄŸu hala seferde tutulan iÅŸkence aracı niteliÄŸindeki yüzlerce belediye otobüsünün tıklım tıklım ve böyle sıcak havalarda ter kokuları içinde yolculuk yapan Ä°zmirlilerle art arda tren vagonları misali sıralanması müthiÅŸ...
Körfez'de Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet’in ilk yirmi yılında daha çok iskeleye vapur seferi yapılırken, Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaÅŸan Ä°zmir’de mevcutlara hala yeni iskelelerin eklenmesi için neyin beklendiÄŸini anlayamamak...
Gerçekten müthiş...

***

“Ãœlkemizin en ucuz metrosunu en kısa zamanda yapıyoruz” diye yola çıkıp metronun tüm yeni hat çalışmalarından hiçbirinin asla zamanında bitmemesi müthiÅŸ... Ä°stanbul’da bizdekinden kısa zamanda boÄŸazın altına tüp döşediler... Biz hala “kuyu çökmeleri” ile uÄŸraşıyoruz...

Ä°nönü Caddesi’nde Denizmen KavÅŸağı’nda sürekli yanıp sönmeye alınan trafik ışıkları nedeniyle yolun karşısına geçmeye çalışırken, üzerlerine gelen araçların altında kalmamak için can havliyle kendilerini elleri ayakları titreyerek kaldırımdan kaldırıma atan yaÅŸlı insanlarla çocukların ellerinden tutmuÅŸ annelerin çektikleri heyecanı “Yazıklar olsun iki ışığı yakamayanlara...” demek...
Gerçekten müthiş...

***

O ışıkların yolun altındaki metro tüneli araçların ağırlığından çökmesin diye düzgün çalıştırılmadıklarını bilmek...
Bu çökme tehlikesi nedeniyle Ä°nönü Caddesi’nin bir bölümüne “Otobüs vb. ağır vasıta giremez” tabelaları konduÄŸu halde her gün onlarca benzer aracın hiç pervasızca tünelin üstünden gittiÄŸini görmek...
Seçimden önce “AliaÄŸa - Menderes hattı Mayıs’ta açılacak” sözünü BaÅŸkan'a kimler söyletti ise, baÅŸka doÄŸru olmayan ÅŸeyleri de söyletebileceÄŸini düşünmek...
Gerçekten müthiş...

***

Ãœlkenin en eski tramvaylarına sahip iki ÅŸehirden biri olan Ä°zmir yıllardır hızlı / hızsız bir tramvay konusunu tartışıp durur... “...cağız... ceÄŸiz...”ler arasında tramvay vaatleri de yıllardır söylenir. Ortada bir ÅŸey yoktur ama EskiÅŸehir'de Kayseri'de tramvayı alan Ãœsküdar’ı geçmiÅŸtir... Biz hala dümdüz bir güzergah olan Üçkuyular - Halkapınar hattının projelerini yaratamamışızdır...
Gerçekten müthiş...

***

Yıllardır GüneydoÄŸu Anadolu’da kaçak elektrik kullanımı ile baÅŸ edilemeyen insanların verdikleri zararın açığının Batı'da yaÅŸayan vatandaÅŸların ödediÄŸi elektrik paraları ile kapatıldığını bilirken, Ä°zmir’de de benzer kaçak kullanımların o yöreden göçen vatandaÅŸların yoÄŸun olduÄŸu bölgelerde çok arttığını ve yetkili ÅŸirketin bunun önüne geçemediÄŸi bu olayı bilenlerden duymak...
Dalgalar halinde göçlerle gelen insanları kucaklayan bu güzel Ä°zmir’imizin onları da yeni birer “Ä°zmirli” yapacağını beklerken, onların Ä°zmir’i adım adım kendilerine benzettiÄŸini görmek...
Gerçekten müthiş...

***

Yeni kurulan iki ilçe belediyesinin daha doğru dürüst yönetim birimleri, binaları, vatandaş ulaşım merkezleri, zabıtaları, yeterli araç gereçleri yok iken; her şeyleri tamamlanmış gibi art arda logo yarışmaları açmaları...
Yarışma ÅŸartnamelerinde en önemli malzeme olacak kendi ilçesinin tarih ve kültürü ile bölümden bir belediye hiçbir bilgi vermezken diÄŸerinin sadece “tarih ve deniz...” demesini ÅŸaÅŸkınlıkla izlemek...
Gerçekten müthiş...

***

Öğleden sonra sık sık patlayan Poyraz ya da EÅŸek Ä°mbatı’nda Ä°zmir’imizin güzide semti Alsancak’ın modern tasarımlı iskelesinin her yanını basan deniz suyunun üstünden zıplaya zıplaya deniz motorlarına gitmeye çalışan hemÅŸehrilerimizin bu halini görmek...
Gerçekten müthiş...

***

Ä°zmir’in en güzel meydanlarından olan Lozan ve Montrö meydanlarında düzenleme yapıp, meydanları kavÅŸaÄŸa çevirmeyi düşünen, planlayan, onayanlara da o meydanların son halini görüp “Benim çocukluÄŸumun rüya gibi Ä°zmir’ine yakışan bu alanları ne yaptınız böyle?” deyip teessüf etmek...
Gerçekten müthiş...

Bu müthişler bitmez... Ama yazı bir yerde sonlanmak zorunda... Umarım her geçen gün bunlara benzer örnekler azalır... Rahat ve derin bir soluk alırız...
Ama şu an öyle görünmüyor...
Ä°zmir’de yaÅŸamak gerçekten müthiÅŸ...