NalbantoÄŸlu modeli
Yazar: Ümit Yaldız
Siyasi deneyimine TKP’de baÅŸlayan, YTP’de sürdüren ve son olarak CHP’ye Ä°zmir Ä°l BaÅŸkanı yapılan Rıfat Toruntay NalbantoÄŸlu, kendi kadrosunu usulca oluÅŸturmaya devam ederken, kentte ilginç bir CHP il baÅŸkanı modelini de sergiliyor. Eski baÅŸkanların ekseriyetinin aksine NalbantoÄŸlu’nun kitabında "kavga" yazmıyor. Ne ilçe baÅŸkanlarıyla kavga ediyor ne de belediye baÅŸkanlarıyla ne de bir baÅŸkasıyla...
"CHP Ä°zmir’de kavga" baÅŸlıklı haberlerin baÅŸ aktörü olan il baÅŸkanları arasında NalbantoÄŸlu’nu ne yazık ki sayamıyoruz. En azından ÅŸu ana kadar.
Peki, bu model hangi değerlerin üzerine oturuyor? Yani, Nalbantoğlu ne yapmaya çalışıyor?
Kemal KarataÅŸ gibi neredeyse gölgesiyle bile kavga eden bir il baÅŸkanından sonra ortaya koyduÄŸu modele Ä°zmir’in alışması biraz zaman alacak gibi.
Son yılların CHP’sinde hem genel sekreterle hem genel baÅŸkanla hem milletvekili-belediye baÅŸkanı, ilçe baÅŸkanlarıyla kavga etmeden gemiyi yürütmek neredeyse imkansızken NalbantoÄŸlu tüm bu dengeleri nasıl kurabiliyor?
Yaptığı iÅŸlere bakarak, doÄŸru yolda olduÄŸunu söylemeliyiz. Eski il baÅŸkanlarını davet edip "tecrübe" depolayan ya da bir anlamda "vefa" duygusunu da öne çıkardı, ardından CHP’li belediye baÅŸkanlarıyla ÇeÅŸme zirvesini organize etti.
Geçen beÅŸ yılda bir Ä°zmir Milletvekili’nin (OÄŸuz Oyan) Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı sıfatını taşımasına raÄŸmen yapılamayan "baÅŸkanlar zirvesini" seçimden hemen sonra organize ederek, parti içi güç birliÄŸi zeminini oluÅŸturdu.
Geçen dönem seçime beÅŸ kala Aziz KocaoÄŸlu’nun bireysel çabalarıyla Gümüldür’de bir araya gelebilen CHP’li baÅŸkanlar, NalbantoÄŸlu’nun fikri, BüyükÅŸehir’in desteÄŸiyle ÇeÅŸme’de birlik-beraberlik sürecini baÅŸlatmış oldu.
İzmir gibi hükümete ağır bir seçim tokadı atmış bir kent için önümüzdeki yıllarda bu toplantıların önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır.
Keza, Ankara fırsatını bulduÄŸunda Ä°zmir’i cezalandırmaktan imtina etmemekte, yatırımların önüne çoÄŸunlukla set çekmektedir.
Geçen yaz, Ä°zmir bu gerçeÄŸi tüm çıplaklığıyla görmüş, en ağır ÅŸekilde yaÅŸamıştır. Barajlar ve su konusunda hükümetin tavrı affedilir gibi deÄŸildir. Ve de Ä°zmirli de 29 Mart’ta bu tavrı affetmemiÅŸtir.
Uzun lafın kısası;
CHP Ä°l BaÅŸkanı NalbantoÄŸlu’nun kente getirmeye çalıştığı barış havasını alkışlıyorum. Ama CHP’de herkesin adamı olmak, ortamı idare etmek gibi kavramların bireysel siyaset için çok da iyi sonuç vermeyeceÄŸini de hatırlatmakta yarar görüyorum.
"Herkese mavi boncuk" siyaseti CHP’de çoÄŸu zaman ters teper. O nedenle NalbantoÄŸlu sessiz ve derinden gemiyi yüzdürürken yavaÅŸ yavaÅŸ da rengini de belli etmeye baÅŸlamalı, siyaseten kimliÄŸini ortaya koymalıdır.
Kaldı kı kendileri, "Ne ÅŸiÅŸ yansın, ne kebap" felsefesiyle, ne Ä°sa’ya ne de Musa’ya" yar olamayacağını bilecek kadar da siyasi tecrübeye sahiptir.
Genel Sekreter Önder Sav’ın Ä°zmir’de "at deÄŸiÅŸtireceÄŸini" hesaba katarak, Sav ekibinin doÄŸal lideri A. Rezzak Erten’in yerini almak isteyebilir. Hatta sırf bu nedenle bazı ilçe baÅŸkanlarını koruyup kollayabilir. Hatta ve hatta, Kemal KarataÅŸ’la bile çatışmamak için Bornova Ä°lçe BaÅŸkanı’nı da saldırılardan koruyup, kollamış olabilir. Bu arada Konak’a YTP’li bir baÅŸkan oturtup, yönetimleri ele geçirerek atanmışlıktan seçilmiÅŸliÄŸe terfi etmek için alt yapı da yapıyor olabilir.
Ve diÄŸer taraftan Aziz BaÅŸkan’la çatışmamanın yollarını da bulmuÅŸ olabilir.
Ama nereye kadar?
Yani ne kadar istemese de CHP’nin genetiÄŸine iÅŸlemiÅŸ çatışma ortamından kaçamayacaktır NalbantoÄŸlu. Ama "Hele dur ÅŸu delege seçimlerini yapalım, TKP ve YTP’den arkadaÅŸlarla, mali müşavir dostları il, kurultay delegesi yapalım. Ondan sonra kılıçları çekeriz" diyorsa baÅŸka tabii ki.
Görünen o ki, NalbantoÄŸlu felsefesi, suya-sabuna dokunmadan Ankara’ya gitmeye dayalı. Bayraklı-Karşıyaka tartışmasındaki "silik" duruÅŸu bunun göstergesi.
Not 1: CHP Konak aday adayı Muhsin Kurt’un KemalpaÅŸa’daki çiftliÄŸinde farklı ilçe örgütlerinden 400’ün üzerinde siyasetçiyi piknikte buluÅŸturması, üzerinde durulması gereken bir siyasi geliÅŸmedir.
Seçim dönemine iliÅŸkin "teÅŸekkür" yemeÄŸi gibi lanse edilse de çiftlik sefasının altından siyasi bir hareketlenme çıkma ihtimali belirmiÅŸtir. Bol miktarda ev yapımı ÅŸarabın tüketildiÄŸi, mangalların yakıldığı ve benim de bu nedenle "Külbastı hareketi" adını koyduÄŸum Muhsin Kurt hareketinin yankıları Konak’ı aÅŸmış görünüyor.
Not 2: Eski Ä°l BaÅŸkanı Kemal KarataÅŸ’ın yeniden aday olacağı söylentilerini sıklaÅŸtı. Önceki dönem Önder Sav’ın tam desteÄŸiyle seçilmiÅŸ baÅŸkan olan KarataÅŸ’ın bu kez aday olmak için yeterli delege imzasına ulaşıp ulaÅŸmayacağı merak konusu.
Not 3: AKP Ä°l BaÅŸkanı Aydın Åžengül, ilçe baÅŸkanlarını Ankara’ya götürüp, kendisi için destek turuna çıkardı. Bu geliÅŸme diÄŸer adaylarca dikkatle izleniyor.
Not 4: Aziz BaÅŸkan’ın polis müdiresi bürokratıyla birlikte giriÅŸtiÄŸi "Ä°ÅŸporta" hamlesini son derece zamansız ve tehlikeli buluyorum. Ä°ÅŸsizliÄŸin bu kadar tavan yaptığı bir ortamda, esnafı koruyup, kenti temizleme gibi ulvi amaçlarla yapılan bu tehlikeli hamle, kent gündeminin uzun süre ana konusu olarak kalacaktır.
Ancak Aziz Kocaoğlu ve polis müdiresi bürokratının kaçırdığı nokta, bu dönemde artan işportanın önemli bölümünü, krizde kepenk kapatan esnafın, işten çıkarılan fabrika işçisinin oluşturduğu gerçeğidir. Yani kurunun yanında yaşın da yanacağı bu sürecin ertelenmesi gerektiği, ekonominin rahatlamasıyla mafya ile zorunlu işportanın ayrılacağı kanaatini taşıyorum. Benden söylemesi...