AK Parti'nin ihtiyacı
Yazar: Ümit Yaldız
Yerel seçimin ardından il kongrelerini tamamlama sürecine giren AK Parti'de ilginç gelişmeler yaşanıyor.
İktidarda 8. yılını yaşayan, üçüncü kez olağan kongrelerini yapan AK Parti'de önceki kongrelerdeki uyum, sessiz-sedasız, büyük bir olgun içinde geçen yarış yerini uçan tekmeler, havada uçuşan yumruklar, polisli, jandarmalı kongrelere bıraktı.
Aksaray'da yaşananlar, Bayraklı'da yaşananlar bunun en net göstergesi.
Başbakan Erdoğan'ın kongreleri "tek adaya düşürme çabası" da bu yüzden.
Kimileri bu durumu ANAP'ın 1990'lı yıllardaki durumuna benzetiyor. Toplumsal merkez iddialı AK Parti ile dört eğilim modelli ANAP arasındaki benzerlik, özellikle partinin güç kaybetmesinden sonra yaşananlar da örtüşüyor. Çünkü AK Parti'nin son bir canının kaldığı, önümüzdeki genel seçimin bir koltuk sahibi olmak için son fırsat olduğu yorumları hakim teşkilat kademelerinde. Kavga da bu yüzden, çekişme de, hırs da. Önceki yıllardaki "AK Parti 15 yıl iktidar kalır" inancı, 29 Mart'ta yüzde 39'luk orandan sonra "Belki bir kez daha, ama o kadar"a bıraktı. Doğal olarak.
Peki Başbakan Erdoğan'ın il kongrelerini tek adaya düşürmesi yeterli mi? Belki kavgasız, gürültüsüz kongreler için olabilir. Ama partide zaten azalan heyecanı iyice dibe vurdurması da doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkabilir. En yakın ve iyi örnek Bursa'dan. İddialı iki adayın bizzat Erdoğan tarafından kenara çekilmesiyle en silik aday kongre salonuna rakipsiz girdi.
Girdi de ne oldu? 600'ün üzerindeki delegeden sadece 170 oy alabildi. Bursa gibi Büyükşehir'de 170 oyla il başkanı olmak, koltuğa "Topal ördek" olarak oturmakla aynı şey.
***
Benzer çalışma Haziran'ın 20-21'inde üçüncü il kongresini yapacak olan İzmir'de için de söz konusu. Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta tatbikat için geldiği İzmir'de yaptığı üç özel görüşmeye dikkat çekmiştim "Komandit" başlıklı makalenin "not" bölümünde.
İşte o görüşmelerin içeriği ile ilgili bilgiler kamuoyuna sızmaya başladı.
Başbakan Erdoğan İzmir'de partisinin İl Başkanı ve bu görev için hazır olduğunu daha önce ilan eden Aydın Şengül'le görüştü önce.
Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda potansiyel rakiplerine küheylan kesilen ve "İstiyorlarsa delegelerin isim ve telefonlarını vereyim, şimdiden çalışsınlar, hepsi birleşse de beni yenemezler" diyen Şengül, Başbakan'ın karşısında "Kurbanlık kuzu gibi" kaderine razı bir görüntü çiziyordu. İddiaya göre Şengül, Erdoğan'a "adayım" bile diyemedi. "Siz nasıl uygun görürseniz" demekle yetindi. Çünkü Şengül'ün evde yaptığı hesap çarşıya uymamış, ilk önce yerel seçimlerde bir noktaya taşımaya çalıştığı isimler tarafından satılmış ve bir dediğini iki etmediği saygıdeğer vekiller tarafından İzmir'deki hezimetin "günah keçisi" ilan edilmişti.
Ve Başbakan'a ancak "Siz nasıl uygun görürseniz" diyebilmesi bu yüzdendi. Şengül. Ve seçilmiş il başkanı olma şansını, iddiasını silik bir cümleyle belki de kendi elleriyle teslim ediyordu.
***
Başbakan'ın arayışta olduğu doğru. İzmir'deki toplumsal barışı, parti içi sukuneti sağlayacak, yerel seçim sonrası oluşan demoralizasyon sürecini tersine çevirecek, onun bunun adamı gibi değil partinin il başkanı gibi davranıp, genel seçimde en azından partisinin gücünü koruyacak bir kadroyu ve liderini arıyor Erdoğan. Her fırsatta "İstiyorum" dediği İzmir'de siyaseten "havlu atmak" istemiyor tabii ki. İzmir İl Başkanı Şengül'ün gerek teşkilatta, gerek delegasyon üzerinde gerekse de yerel seçim sürecinde yarattığı sıkıntıyla barışı sağlayan isim olamayacağını görmüş, bu kanıya varmış da olabilir.
Çaycısı, danışmanı, ortağı gibi delegenin önemli bölümüyle organik ilişkisi nedeniyle emaneti tekrar Şengül'e teslim etmek zorunda kalabilir mi?
Ya da Şengül dışında İzmir'deki barışı kim tesis edebilir? Biraz düşünelim.
İl Başkanı Şengül'ün yedekte tuttuğu öne sürülen Nurettin Türkyılmaz olabilir mi? Teşkilat Başkanı Türkyılmaz.
Geçmişinde MHP'den Tokat Zile Belediye Başkanlığı olan Türkyılmaz, başkanlığı döneminde partideki AK Kurt sayısını arttırmakla eleştiriliyor. En bariz örnek Karşıyaka İlçe Başkanı Mehmet Karal. Türkyılmaz'ın transfer ettiği ülkücü camiada yeri olan bir isim. Mehmet Karal. (Son dönemde devrimci işçilerle kurduğu ilişkiye bakmayın siz)
Uzun lafın kısası Türkyılmaz belki yönetimde kalabilir. Ama barışı sağlayacak bir il başkanı olması zor görünüyor.
***
Ya Selim Gökdemir? Konak'tan ağabey-ortak desteğiyle Bayraklı'ya aday yapılan eski Büyükşehir Meclis Üyesi Gökdemir?
O da çok zor bir isim. Gerek halka uzak görüntüsü gerekse de bir ekibin ticari ortaklıklarla öne çıkardığı bir isim olması, yerel seçimin en iddialı ilçesinde seçim kaybetmesi gibi nedenlerle Gökdemir'in bu misyonu yerine getirmesi zor. Hem de çok zor.
Kim o zaman? Eski İl Başkanı Ali Aşlık olabilir mi? Son iki seçimin mağduru. Ve onun mağduriyetini yaratanların gelinen noktanın sorumluları olduğu düşünülürse, Aşlık yeniden "Aranan kan"a dönüşmüş görünüyor.
Başbakan Erdoğan'ın en uzun onunla görüşmesi, "ağabey" formülüyle partiyi toparlama görevini yine ona verme ihtimalini güçlendiriyor. Bana sorarsanız Aşlık, il başkanı olmak istemiyor. O 2007'de elinden alınan vekillik hakkını, bileğinin gücüyle geri almanın peşinde. Bunun için il başkanı olması da gerekmiyor. Bu aşamadan sonra ona yakışan "ağabey" olarak kalmak, liste başı olarak Ankara'ya yürümektir. O da bunu biliyor.
Ya Bülent Delican? "Teşkilat isterse bu göreve hazırım" diyen Bülent Delican?
Partisinin büyükşehir grup sözcülüğünü yapmış, il yöneticiliğinde bulunmuş, deneyimli, uyumlu bir isim.
Ya Ömür Kabak? Yerel seçimin İzmir'deki birkaç galibinden biri. Merkez sağ kimliği ve teşkilat tecrübesi onu da "olabilirler" listesine koyuyor.
Ya yılların tecrübesi Bilal Doğan. O her zaman göreve hazır. Hakkındaki düşüncelerimi biliyorsunuz.
Partinin ihtiyacı olan yeni ve normal bir başkan adayı. Yukarıda saydığımız pek çok kişinin birleşerek ortaya koyacakları liste tadından yenmez. Tartışmasız kongrenin galibi olur. Diye düşünüyorum. Ya siz? Sizce AK Parti'nin ihtiyacı olan il başkan adayı kim?
Not: Sırada CHP'deki "Külbastı Hareketi" var. Adını ben koydum. Ama ilginç bir hareket.