Sayın Başkan... Bu raporu sizden saklıyorlar mı yoksa?
Yazar: Münir Koçarslan
Önce durumu arz edelim. Evet; şehirler büyüdükçe dertleri de büyüyor. Mesela, daha kapıdan adım atar atmaz, trafik çilesi başlıyor.
Kabul...
Katlanmak gerek, Çünkü her şeyin bir bedeli vardır..
Ama basit önlemlerle, çekilen eziyeti azaltmak mümkündür...
Defalarca sizden de dinlediğim gibi, önce bu trafik azabının nedenlerini sıralayalım.
Hızlı nüfus artışı...
Plansız büyüme...
Çarpık yapılaşma...
Motorlu taşıt sayısındaki artış...
Peki, çaresi...
Yeni yollar yapmak...
Var olanları genişletmek, kullanılabilirliği artırmak....
Toplu taşımacılığı yayıngınlaştırmak...
Vapuru, metroyu cazip hale getirmek...
Hatta bisikleti özendirilmek...
Bunlar uzun iş derseniz...
Kısa vadede hayata geçirilebilecek olanlar da var..
Az sonra sıralayacağız.
Ama bu işler iyi yürümüyor.
Polis, trafiği denetliyor...
Belediye, planmaları yapıyor...
Yani...
Belediye, otobüslerin kullanacağı güzergahları belirliyor.
Hangi yolların tek yönlü olacağına, trafik ışıklarının nereye yerleştirileceğine, park yerlerinin konumlarına karar veriyor.
Köprüleri, alt geçitleri, otoparkları uygun gördüğü noktalara yapıyor.
Ya polis...
Eline makbuzu, ağzına düdüğü alıyor...
Arap saçına dönen trafiği düzeltmek için ceza yazıyor. Park ihlallerinde çekici çağırıyor..
Yıllar önce öyle bir yasal düzenlemeyle çift başlılık yaratılmış ki, sormayın gitsin.
Davul başkasında, tokmak başkasında...
İnancım şudur:
Denetim ve ceza yazma yetkisi belediyenin elinde olsa...
Trafik zabıtası kurulsa ve halkla yüz yüze gelse...
Sanırım çözümler daha hızlı uygulanabilecek...
Neden mi?
"Kısa vadede hayata geçirebilecek olanlar da var... Az sonra sıralayacağız" dedik ya... Şimdi anlatalım..
Geçenlerde elime bir rapor geçti...
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bundan iki yıl önce, Emniyet Müdürlüğü Trafik Şubesi tarafından yazılmış,
Neredeyse İzmir'in sokak sokak durumu ortaya konulmuş..
Haydi bencillik yapalım. Bizim de oturduğumuz ama hergün binlerce hemşerimizin gelip geçtiği Alsancak'tan örnek verelim...
Resmi yazışma cümlelerini tamir edip kendi basit dilimizle anlatalım.
Raporda der ki...
Kapalı ve açık otoparklar yetersiz...
Belediye park yönetimindeki politikasını değiştirmeli...
Özellikle yol kenarındaki parkyerlerinde devir daim sağlanmalı...
Yani şehrin bu bölgesine alışveriş, ziyaret ve kısa süreli iş için gelenler söz konusu alanlardan istifade edebilmeli...
İşyeri sahipleri ya da semt sakinleri, saatlerce park yerlerini işgal etmemeli...
Kısa süreli durup gidenden az, iki saati geçenlerden çok ücret alınmalı...
Böylece caydırıcılık sağlanmalı.
Mümkün olduğu kadar yeraltı otoparkı yapılmalı.
Ve bir de çarpıcı tespit...
Alsancak'tan tam 66 ayrı semtin otobüsü geçiyor. Sabah ve akşam ortalık körüklü otobüs kaynıyor. Bu otobüslerin sayısı, trafiğin yoğun olduğu saatte 250'yi buluyor...
Kavşakların hemen dibinde otobüs durakları yer alıyor.
Yolcu indirip bindirirken, otobüsler tren katarı gibi peş peşe sıralanıyor.
Hele bir de yükü kaldırmayan, bu dar yolların kenarında peyzaj, kanal, su patlağı, elektrik şebekesi gibi çalışmalar varsa koca kentin trafiği kilitleniyor.
Sayın Başkan...
Balçova'dan Bornova'ya, Karşıyaka'dan Buca'ya, her yer tek tek incelenip fotoğrafı ortaya konulmuş. Hatta, yapılması gerekenler de
nazik bir dille tavsiye edilmiş..
Bu rapor, muhtemelen bir bürokratın çekmesinde duruyor olmalı.
Üstelik tam iki yıldır...
Şimdi trafikte eziyet çeken, sıkıntı içindeki bir İzmirli olarak size, sesleniyorum.
Sayın Başkan...
Artık bu duruma el atmanızı rica ediyorum. Eğer size "Ortada böyle bir rapor mapor yok" derlerse bizzat sahşınıza ulaştırabileceğimi, saygılarımla ifade ediyorum. (HT)