1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı'nda...
Yazar: Mustafa Kirman
32 yıl sonra Taksim Meydanı'ndayım. Ortalık kızıl bayraklarla bezeli. Cihangir'den çıkıp Sıraselviler Caddesi üzerinden meydana doğru yürürken, sokak başlarındaki polis barikatlarına bakıyorum, barikatlar bana... Her köşe başı tutulmuş. Her köşe başında polis parmaklıkları... Taksim Meydanı'na çıkan tüm yollarda olduğu gibi Sıraselviler Caddesi'nde de "abluka" var. Taa gecenin 02'sinde kurulmaya başlanmıştı barikatlar. Tatil etmesine tatil etmişti "açılım partisi" 1 Mayıs'ı ama, İstanbul'un geçen 1 Mayıs'tan adı "gazcı kardeşler"e çıkan valisi ile emniyet müdürü bir yanda stoklarındaki gaz bombalarını takviye ederken yepyeni bariyerler yaptırmışlardı 1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı'na çıkılmasın diye...
Ama kim dinleyecekti "gazcı kardeşler"in bariyerlerini? Gayri ihtiyari mırıldanmaya başladım türküyü: "...Geliyorum hasretinin gözlerinden öperek" DİSK-KESK Pangaltı'dan yürüyüşe geçmişti bile. Yetişmek lazımdı yoldaşlara. 32 yıl sonra kızıl bayraklar eşliğinde girmeliydim 1 Mayıs Alanı'na... 1977'de bu uğurda canını feda eden yoldaşların anısına yapmalıydım bunu. Ve Onlar da katıldılar kızıl bayrakların rüzgarına; bizimle birlikteydiler 32 yıl sonra bile olsa... Yılbaşı kutlamalarında, futbol zaferlerinde her türlü iğrençliğe sahne olan Taksim Meydanı nihayet asıl sahiplerine kavuşmuştu.
Kızıl bayraklar asıldı Anıt'ın üzerine... Beş bin kişi haykırıyordu: 1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı'nda... DİSK'in miting aracından 1 Mayıs şarkısı yükseliyordu. Beş bin kişi tek bir kızıl bayrak olmuş marşa eşlik ediyordu. 1 Mayıs Alanı dalga dalga geçen 32 yılın hıncını haykırıyordu. Kazancı Yokuşu'nun önünde toplanıldığında hüznü ve coşkuyu bir arada yaşadı 5 bin yoldaş...Yumruklar havada Onlar anıldı 1 Mayıs marşı eşliğinde.
Kimin yüzüne baksam gözlerindeki hüznü ve coşkuyu görüyordum ki; kimisi gözyaşlarını tutamamıştı. Ne çok acılar birikmişti göz pınarlarında insanların? İşkenceler, katliamlar, yargısız infazlar, ölüm oruçlar... Hasret yüreğimizde çöreklenip kalmıştı. Kolumuz kanadımız kırılmıştı geçen 32 yıllık süreçte. Darmadağın edilmiştik her birimiz. Ama "vurdukça çoğalan" da bizdik. 32 yıl sonra da olsa; 1 Mayıs Meydanı'nı unutmadan işte bugün buradaydık. Galiptir bu yolda mağlup olan hesabı "gazcı kardeşler"; "makul sayı" istediler; biz de ne denli "makul" olduğumuzu kızıl bayraklarımızla gösterdik dört bir yanda kurulan barikatları birer birer aşıp meydana çıkarak.
Yazık, bu yıl elinde kaldı bombaları "gazcı kardeşler"in. Bulsunlar açık bir arazi gömsünler; Ergenekon ile AKP arasında bizi sıkıştırıp bırakmak isteyenlere lazım olur bir gün nasıl olsa... Başını "mistik vaiz"in çektiği, "haham yamağı" ile sahneledikleri oyun onların olsun; biz dayatılan ablukayı 32 yıl sonra yırtıp çıktık yeniden sınıf sahnesine. Kızıl bayraklar dalgalandı yine olması gereken yerde. Mehmet Akif Dalcı'nın anısı Taksim Anıtı'na çekilen pankart ile beyinlere kazındı. Halaylar çekildi anıtın etrafında, yumruklar havada Kemal Türkler anıldı yaşamını feda eden devrimcilerin şahsında.
Dedim ya hüzün ve coşku vardı 1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı'nda; üzerimize serpilen ölü toprağından silkinmenin kıvılcımı mı demeli; yeniden sınıf bilinci etrafında biraraya gelmenin heyecanı mı; adına ne derseniz deyin; işte sınıf, işte devrimciler, işte sosyalistler; duvarların altında kaldığı söylenen, işkence tezgahlarında yok edilmek istenen, katledilen, liberal faşistlerin alaya almaya kalkıştığı "solcular"; 1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı'ndaydı...
Yine yeniden yeni bir başlangıç...