Olmadı Ercan Bey, olmadı...
Yazar: Münir Koçarslan
Sözünü ettiğim Ercan Bey, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı'dır... İl genel meclisi üyeliği döneminden bilirim. Görevine bağlıdır. Hak peşine koşar, halkın çıkarını savunur.
Mesela şu İzmir'deki depreme dayanıksız okullar meselesini, Ercan Tatı gündemde tutmuştur.
İşin peşini bırakmamıştır. Pes etmemiştir, inat etmiştir.
Eğer bugün içinde binlerce öğrencinin eğitim gördügü, çürük binalara el atılmışsa, iyileştirme yapılmışsa, Ercan Tatı'nın payı büyüktür..
Sadece bu mu?
Şaibeli kamu ihalelerini peşine düşmüştür. Dedektif gibi iz sürmüştür.
Vurgunun, kamu kesesinden hortumun önüne geçmiştir...
Ercan Tatı, 29 Mart seçimlerinde CHP'den aday olmuştur. Tam 38 yıl sonra CHP'ye Buca'da seçimi kazandırmıştır..
Dile kolay yüzde 52'yle sandıktan çıkmıştır.
Sanırım yüzde 100'ün başkanı olduğunu da gözünden kaçırmıştır.
Nasıl mı?
Makam koltuğunun hemen arkasında, üzerinde Ercan Tatı'nın fotoğrafı ve CHP'nin altı oklu bir tablo yer almaktadır.
"Gidip de gördüm mü derseniz?"
"Hayır" derim. Gitmedim ama gördüm...
Buca Belediyesi Basın Danışmanlığı'nın gazetelere servis yaptığı, fotoğraflardan fark ettim.
Ercan Bey, sadece CHP'lilerin değil, herkesin belediye başkanıdır.
AKP'lilerin de, MHP'lilerin de, DSP'lilerin de, Demokrat Parti'lilerin de; Anavatanlılar'ın da, DTP'lilerin de, sandığa gitmeyenlerin de başkanıdır..
Tarafsız olmak zorundadır,
Herkese eşit mesafede, adaletli davranmalıdır..
Bu nedenle simgelerin, sembollerin terk edilmesi, yakalardaki rozetlerin çıkarılması, parti bayraklarının unutulması gerekir..
"Ne yani, makam odasındaki altı oklu tablo suç mu teşkil eder" derseniz...
Etmez...
Yani yasal bir engel yoktur.
Yoktur ama etik değildir.
Benim bildiğim Ercan Tatı, bu değerlere dikkat eder, saygı gösterir..
Bu nedenle açtım telefonu, altı oklu tabloyu sordum:
Şaşırdığı sesinden belliydi.
Muhtemelen benimle konuşurken döndü, o tabloya baktı:
"Evka- 1'den vatandaşlar getirmişti. Nasıl böyle bir şey yaptım, buraya koydum ki. Hemen eve götüreceğim. Gel, bak" dedi.
Ercan Tatı'nın polemik konusu edilecek bu tür işlerden uzak duracağına inanmak, ilk günlerin heyecanına, telaşına bağlamak istiyorum..
Koca müdürler bir biriyle küs
Ben sormaya, Ercan Tatı'ya da anlatmaya devam ediyor:
İnanılır gibi değil ama 29 Mart'tan bu yana yaklaşık 50 bin kişi makamına gelip, çay kahve içmiş "hayırlı uğurlu olsun" demiş..
Hala oluk oluk ziyaretçi akıyormuş.
Üstelik randevu alan da yokmuş. Çat kapı çıkan geliyormuş.
Tabii çoğu da "Başbaşa biraz özel görüşsek" deyip taleplerini aktarıyormuş.
Ercan Tatı, diyor ki...
"Buca'nın Şirinyer'in çocuğum. Kimseye git diyemiyorum. Hala misafir ağırlamakla meşgulum. Bu işleri bir an önce bitirip çalışmam lazım. Ama fırsat bulamıyorum.
Belediye borç yükü altında. Bir dakikam bile boşa gitmemeli...
Bir taraftan personel birbiriye küs.
Yolsuzluk soruşturmaları baş ağrıtmış. Buna bir de koordinasyonsuzluğu ekleyin. Bu yüzden müdürler , şefler birbiriyle konuşmuyor. Tam bir sinir harbi var. Bunaldım artık. Ne yapacağımı şaşırdım."
Yazıya Ercan Tatı'yı eleştirmekle başladım. Sonuna gelince gerçekten üzüldüm.
Allah kolaylık versin...
Ama tablo yine de orada durmasın. (HT)