Sen neymiÅŸsin be abi!
Yazar: Ümit Yaldız
Yeniden merhaba.
Birkaç günlük dinlenme süresinin ardından kaldığımız yerden devam. İzmir yerel politikasında klasik Çeşme sendromu başladı. Yani yaz molası...
Kongre süreci yaşayan AKP'deki cılız hareketler ve CHP'nin her zamanki örgütsel revizyon beklentisi dışında pek bir hareket yok.
İlçe başkanları ile belediye başkanları arasındaki kavga kaldığı yerden devam. Bayraklı-Karşıyaka arasındaki "işçi kavgası" biraz İzmir siyasetine hareket kazandırırken, bürokratik ekibinde ciddi bir değişim yapması beklenen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, değişim sürecini dondurmuş görünüyor.
Birkaç koltuk dışında ekibine "seçilmiş başkan olarak" son bir şans verdiği konuşulan Kocaoğlu'nun beklenen operasyonu yapmaması ya da yapamamasının Büyükşehir'de işleri yavaşlattığı konuşuluyor.
Şube müdürleri ve daha alt kadro daire başkanlarının kim olacağıyla daha çok ilgilendiklerinden vatandaşın sorunlarına bu dönem biraz duyarsız kalıyorlar. Başkan'ın ne yapacağını ya da ne yapmayacağını bir an önce net bir dille ifade etmesi gerekiyor bence.
Sizlerle birlikte olmadığımız günlerdeki bazı gelişmelere de kısaca göz atalım. Büyükşehir Belediye Meclisi komisyon seçimlerinde Kocaoğlu kendisinden bekleneni yaptı. Eski Bornova Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan'ı hem başkan vekili, hem grup başkan vekili hem de imar komisyonu başkanı yaparak ödüllendirmesi, vefa örneği olarak takdir edildi. Ve de imar gibi en karın ağrıtıcı komisyonun başına en güvendiği ismi getirerek bir anlamda kendisini sağlama aldı. Aydoğan'ın titizliğiyle işler biraz ağırlaşabilir. Ama kesinlikle hukukun dışına çıkılmaz bu komisyonda.
İlçe belediye başkanlarına gelince...
Onları CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın İzmir ziyaretinden itibaren dikkatle izliyorum. Özellikle de basına verdikleri röportajları...
Ve içimden MFÖ'nün "Sen neymişsin be abi!" şarkısını söylüyorum.
Daha şimdiden küçük dağları yaratma iddiasını ortaya koyan, kerameti kendinde gören, örgütü, halkı, meclis üyelerini, CHP treninin lokomotifi olan Başkan Aziz Kocaoğlu'nu dahası AKP'ye tokat vuran İzmirli'yi hiçe sayan, şımarık, narsist demeçler karşısında kıs kıs gülüyorum.
Ve hasbel kader yaratılan rüzgarla başkanlık koltuğuna oturduktan sonra insanların nasıl bu denli değişim geçirdiğine şaşırıyorum.
Sanıyorum bazı başkanlar acemiliklerini uzun süre üzerlerinden atamayacak. Etraflarına kümelenen yalaka takımın etkisinden sıyrılamayacak. Seçim kazanmak için ciddi efor sarf eden ilçe başkanlarını "dernek başkanına benzetebilen", seçimi tek başına kazandığını söyleyecek kadar narsizmin doruklarına çıkacak...
Ama o doruktan birkaç yıl içinde öyle bir düşecekler ki... İşte o zaman bugün hiçe saydıkları, ilk dönemeçte sattıkları, görmezden geldikleri dikilecek karşılarına.
Ve bu kez de yalnızlığın doruğuna çıkacaklar.
Umarım bir an önce akıllarını başlarına devşirirler. Gerçek bir belediye başkanı gibi halkın sorunlarıyla ilgilenip verdikleri sözleri tutarlar. Yoksa beş yıl, sayılı gündür, beş dakikada geçer...
İzmir siyasetindeki bir diğer önemli gelişme ise İl Genel Meclis Başkanlığı seçimleriydi. Gediz kahramanı, valilerin korkulu rüyası Serdar Değirmenci, İl Genel Meclisi Başkanı oldu. Önder Sav ekibinin Mahmut Esat Aslan'ı desteklediği, İl Başkanı Nalbantoğlu'nun başka bir adaya destek verdiği, Aziz Kocaoğlu'nun söylentilerin aksine tarafsız kalmayı tercih ettiği bir ortamda Değirmenci'ye en büyük desteği İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan verdi.
İzmir'in siyaseten iş bitirici vekili olduğunu il genel meclisinde de ortaya koyan Ayhan, "adam adama" çalışma yürüterek 3-5 oyla da olsa zafer kazanan taraftaydı.
Hatırlanacağı gibi CHP Lideri Deniz Baykal'a aday belirleme sürecinde Çeşme'de "İzmir'in Kocaoğlu ile alınacağını yüksek sesle söyleyebilen" tek vekil de yine O'ydu. Hatta Tire'de DP rozetiyle seçimi alan Tayfur Çiçek'i CHP'ye kazandıran da... Ama sabık İl Başkanı Kemal Karataş, Çiçek'i partiden kaçırdığı için CHP Tire trenini kaçırdı.
Milletvekili Ayhan sessiz ve derinden siyasetiyle İzmir'deki taşların yer değiştirme sürecinde epey yol alırken, diğer vekiller (A. Rezzak Erten hariç) yerel seçim sürecinden yaralı çıktı.
Son olarak AKP İl Başkanlığı kulislerine değinecek olursak;
Teşkilatın gözü kulağı Ankara'dan gelecek haberde. Başbakan'ın önüne konulan raporda 2004 ve 2007 seçimleriyle mukayese edildiğinde oy kaybeden AKP başarılı (!) görünüyor. Yerel seçim öncesi İzmir'in en sert (!) yazılı politik açıklamalarını yapan İl Başkanı Aydın Şengül, "Parti Türkiye'de oy kaybetti, İzmir'de oyumuzu koruduk" diyerek farkında olmadan Genel Başkanı'nı da eleştirdi. CHP'nin AKP'yi neredeyse ikiye katladığı bir ortamda bu türden açıklamaları da koltuk kaygısıyla normal karşılamak gerekiyor. Böyle durumlarda daha kötüsü de hazırlıklı olmak lazım.
Not: Adını il başkanlığı kulislerinde duyduğum Urla adayı Latif Özkan'la görüştüm. Özkan, Urla'da oyları geçen seçime oranlar yüzde 40 arttırdıklarını, ancak kendisinin il başkan adayı olmadığını söyledi. Ve şu açıklamayı yaptı: "Urla'da siyaset benim için bitmiştir. Artık siyaseti ilde yapmayı düşünüyorum. Ama il başkanı olarak değil. Kazanacak ekipte yer alarak..."
Konak İlçe'nin kurucuları arasında bulunan Özkan'a yeni hedefinde başarı diliyorum.