CHP'nin K'ları...
Yazar: Ümit Yaldız
Ve her seçim öncesi olduğu gibi kartlar yeniden karılmaya başlandı. Bir ABD atasözüyle "Topal ördek" olmaktan ya da "Meclis başkanlığından" kurtulan Aziz Kocaoğlu, rekorları alt üst ederek "seçilmiş başkan" olmanın gücüyle CHP'nin İzmir ve Ege'de doğal lideri olmayı başardı.
Oransal olarak Merhum Piriştina'yı geçip, Alyanak'ın rekorunu yakalayan Başkan, partisine metropol içi ve dışında neredeyse tüm ilçelerini kazandırmakla kalmadı, İl Genel Meclisi'nde yüzde 48 gibi belki de çok partili dönemdeki en büyük oy oranına ulaştırdı.
"Aziz'in Kalesi" başlığıyla yayınlanan yazıda bunlara genişçe değinmiştim.
Bugün konumuz karılmaya başlanan kartlar...
Yüzde 55'lik başarının tamamını Kocaoğlu'na yazmak elbette bu başarıda söz sahibi olanlara haksızlıktır. Kime haksızlık yapıldığını da en iyi Kocaoğlu'nun kendisi bilir.
O nedenle ekibini yeniden kurarken, bu faktörlere elbette dikkat edecektir.
Ekibini yeniden kurarken cümlesini özellikle kuruyorum. Çünkü, Kocaoğlu'nun yeni bir ekip kuracağına hatta kurması gerektiğine inananlardanım. Eylül 2008'de bir avuç dostuyla yalnız kalan, itilen, kakılan, istenmeyen adam ilan edilen, durumuna içten içe kıs kıs gülünen, birçok bürokratı, çalışanı tarafından bile yalnız bırakılan, bürokratlarının CHP'nin olası başkan adaylarıyla temasa geçtiği Başkan, yaşadığı kritik sürecin aktörlerini seçerken doğru bir ayıklama politikası izleyecektir.
***
Kartların yeniden karıldığı bu süreçte Kocaoğlu sadece İzmir'in değil CHP'nin genel politikasının da önemli aktörlerinden biri olacaktır. Olmalıdır da.
Bu gün toplumun önemli kesimi ve bazı medya mensupları tarafından Kemal Kılıçdaroğlu'na biçilen "genel başkan" gömleği beklide bir süre sonra Kocaoğlu'na biçilecektir.
Hatta ortada böyle bir gömlek varsa onu giymek en az Kılıçdaroğlu kadar onun da hakkıdır.
Çünkü, Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu ikilisinin halkçı, dürüst duruşları toplumun geniş bir kesimi tarafından kabul görmüş, CHP'ye AKP'den bile oy getirmiştir.
Deniz Baykal'ın CHP'sinin 18 yıldır açamadığı kapıları, aşamadığı duvarları Kılıçdaroğlu-Kocaoğlu ikilisinin içten, dürüst ve halkçı yahpıları açmış, rejim siyasetiyle en fazla yüzde 20'leri bulan CHP, İstanbul'da bile iktidara bir adım kadar yaklaşmış, İzmir'de ise AKP ile arasındaki 100 bin oy farkını 600 bine çıkarmıştır.
***
Belki de Mart 2009 seçimlerinin en önemli sonucu (Tabii ki CHP açısından) partinin ihtiyacı olan yönetici profilini ortaya çıkarmış olmasıdır.
Özellikle de İstanbul ve İzmir sonuçları...
Kocaoğlu ve Kılıçdaroğlu... Moda tabirle 2 K.
Dürüstlük paydasında birleşen iki K'nın en önemli özelliği halka yakın, yoksula yakın, işçiye yakın, öğrenciye, kadına, gence, engelliye, Alevi'ye-Suniye, Türk'e, Kürt'e, Boşnak'a... Vs yakın oluşlarıdır.
Her kesimden oy almayı başaran 2 K, CHP üst yönetiminin yanlış kararlarına rağmen partilerini çok önemli bir noktaya taşıdılar.
İstanbul'da Mehmet Sevigen skandalları, İzmir'de Kemal Karataş yanlışlarına rağmen tabi ki...
Aslında tek yaptıkları örnek bir sosyal demokrat olmaktı. Yani kendileri olmak. Rol yapmamak. Takiyye yapmamak... Yani emekten, adaletten yana, sosyal eşitlikten yana örnek bir sosyal demokrat...
Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu ikilisinin CHP üst yönetimine yönelik görev talepleri olmayabilir. Bildiğim kadarıyla Kocaoğlu'nun zaten böyle bir niyeti de yok. Ama konjonktür bazen insanı hayal etmeyeceği noktalara götürebilir.
Tıpkı adayın çekilmesiyle Bornova adayı yapılıp, görevdeki Başkan'ın vefatıyla bir anda kendini Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda bulan Kocaoğlu'nun kaderi gibi.
"İki K'dan biri" "genel başkan adayı" olsa tercihim Kocaoğlu olurdu.
Çünkü; Kılıçdaroğlu bürokrat geçmişi ve üzerinden siyaset yapmasa da taşıdığı mezhepsel kimlik, bugünün Türkiye'sinde bütün ülkeye hitap etmesini engelliyor.
Ama iyi bir ikinci adam olmasına engel değil.
Kocaoğlu ise iş hayatında gelen, yani sokakta başarısını kanıtlamış, siyasi başarısıyla da İzmir'i CHP'nin kalesi olarak tescillemiş bir Başkan.
Tüm mezheplere, tüm kimliklere eşit mesafede bir siyasetçi... Baykal "Sağdan da oy almamız lazım" diyordu ya. Alın size sağdan da oy almış bir başkan işte. Hem de tüm merkez sağdan.
"Olur mu? Kartlar karılır da bu kadar da karılır mı?" diyebilirsiniz.
Ben de "Burası Türkiye... Her an her şey olabilir" derim.
Sonraki yazı: Kartlar İzmir için karılıyor.