"Aziz'in kalesi"
Yazar: Ümit Yaldız
Yerel seçimin kısa bir değerlendirmesini, dahası AKP cephesindeki başarısızlığın olası nedenlerini ortaya koymaya çalıştım önceki yazımda. Bugün ise CHP'nin 28 ilçeye yayılan tarihi başarısından, ilçeler düzeyindeki sonuçlara kadar birkaç satır karalamak istiyorum.
Kimi gazeteciler sonuca "İzmir CHP'nin kalesi" mantığıyla yaklaşıyor.
Evet. Böylesi bir zaferin ardından bu manşetler atılabilir ya da olaya bu açıdan bakılabilir.
Ama durum tam anlamıyla öyle midir?
22 Temmuz'a döndüğümüzde solun tek partisi olarak seçime giren CHP'nin İzmir'den yüzde 35 aldığını, en yakın takipçisi AKP'nin ise yüzde 31'de kaldığını biliyoruz.
Bu oranda yüzde 2-3'te olsa DSP ve seçime girmeyen SHP'nin de rolü olduğu bir gerçek.
Peki ne oldu da aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra İzmir bir anda CHP'nin kalesi olabildi.
AKP yine yüzde 32 gibi kendi oyunu alabilmişken hem de.
Yanıt verilmesi gereken soru bu.
İzmir'e ne olduğu gayet açık. İzmir'deki CHP rüzgârının tek ve en önemli kaynağı Aziz Başkan'dır. Partisinin olmadığı varoşlarda olan, kırsal kesimde ciddi bir destek bulan, "dürüst çalışkan ve adil" kimliği ile partisinin üzerinde rüzgâr yaratmayı başarabilen bir başkana sahip olmasıdır CHP'nin.
Bu açıdan bakarsanız İzmir, CHP'nin değil Aziz Kocaoğlu'nun kalesi olmuştur. Metropolden yayılan bu rüzgar, AKP'nin başarısız tarım politikalarıyla birleşip, Aziz Başkan'ın metropol sınırlarındaki çiftçiye yaptıklarıyla da çakışınca Ödemiş'te de esmiş, Bergama'da da hissedilmiştir.
Kocaoğlu'nun toplumun her kesimine hitap eden özellikleri; Köylü ile köylü, çocukla çocuk. Kadınların, engellinin, varoşların dostu... Öğrenciler için okullarını onaran, burs veren, süt veren Aziz amca...
Engellinin hayatını kolaylaştıran, işçiyi taşerondan kurtaran, 500'ün üzerinde okul, 50'inin üzerinde camiyi onarıp, Alevilere 20'ye yakın ibadethane yapan bir başkan.
Esnafına nefes aldırmak için fuarlar düzenleyip, Kemeraltı Çarşısı'nı eski güzel haline getiren, İzmir'e yatırımcı çekmek için İnciraltı'nda, Yarımada'da, Yeni Kent Merkezi'nde önemli planları hayata geçiren başkan.
Partiyi belediyeye sokmayan, rozetini seçildiği gün çıkaran, farklı partinin başkanlarını diğerlerinden ayırmayan bir yönetim modeli...
Merhum Piriştina'nın ulaştığı yüzde 47'iyi geride bırakan bir başkan...
Yani İzmirli CHP'ye değil Aziz Kocaoğlu'na oy vermiştir. Ve ilçelerde de bu rüzgâr partili adayları en az 10 puan yukarıya çekmiştir.
***
İlçelere göz atarsak... Konak'ta Hakan Tartan mayasının kısa sürede tutması CHP'yi tarihi bir farka getirdi. Karşıyaka'da başarılı başkan Cevat Durak kendi örgütüne rağmen yüzde 65'i görmeyi başardı. Narlıdere için bir şey söylemeye gerek yok. Batur her zamanki gibi gereğini yaptı.
Ama alkışı hak eden başkanların başında bence Mehmet Ali Çalkaya geliyor. Yerli ve güçlü aday Kamil Öztürk'ü sandığa gömen ve CHP'yi yüzde 68'e taşıyan Balçova'nın Başkan'ı önümüzdeki dönemin önemli aktörlerinden biri olmaya şimdiden aday...
Aziz Başkan'ın siyasi namus haline getirdiği kendi ilçesi Bornova'da Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'ın kısa sürede seçmenle kurduğu ilişki, güçlü meclis üyeleri, aday gösterilmeyen Başkan Sırrı Aydoğan'ın beş yıllık hizmetleri ve verdiği açık destek, üniversite öğrencilerinin bu seçimde Bornova'da oy kullanması CHP'yi yüzde 50'nin üzerine çıkan başlıca faktörler arasındaydı.
Bornova'nın CHP'li üç mahallesinin Bayraklı'ya kaydırılmasına rağmen gelen bu oy yüzdesi ciddi bir başarıdır kuşkusuz.
Bayraklı'da Bornova'nın mahallelerinin dik duruşu, Aziz Başkan'ın AKP adayı ile girdiği mücadele ve CHP adayının merkezde gereğini yapmasıyla sonuca gidilmiş, AKP'nin hedefindeki ilçede zafere ulaşılmıştır.
Çiğli'deki sonuçta en önemli faktör Aziz Kocaoğlu etkisi.
Ve Aliağa. AKP'nin genç başkanı Tansu Kaya, CHP'nin ihtiyar delikanlısı Turgut Oğuz'a kaybetti.
Kaybedeceğini aylar öncesinden söylemiştim.
Foça, Menemen, Dikili sürpriz olmadı benim için.
Seferihisar'da Hamit Nişancı'ya yazık oldu. CHP'ye geçme konusundaki nazının kurbanı oldu belki de. Urla'da Karaosmanoğlu hapisten çıkıp seçimi çevirmeyi başardı. Torbalı'da İsmail Uygur da Kocaoğlu faktörüyle ipi göğüsleyenlerden bence. Buca'da Ercan Tatı'nın 10 yıldır tabanda yaptığı çalışmalar meyvesini verdi. Gaziemir'de malum faktörler ve Halil İbrahim Şenol-Yüksek Demirsoy ikilisinin inancı, zafere kenetlenişi sonuca yansıdı. Kemalpaşa'da sağın bölünmesi ve ilçenin yeni beldelerle büyümesi, Kocağlu'nun beldelere yaptığı yatırımlar, eğitimci adayın yıllara dayanan sevilirliliği CHP'yi uzun yıllar sonra bu ilçede de iktidara taşıdı.
Bergama ve Ödemiş'te AKP'nin başarılı başkanları, partilerinin tarım politikalarına yenik düştü. Tarlasını ekemeyen çiftçi başkanlardan hesap sordu. Ve Çeşme. Merkez sağın ortak adayı Mustafa Cenger yüzde 40'ın üzerinde oy almasına rağmen İl Teşkilatı'nın İl Genel Meclisi'ne yazdığı birinci sıra adayının seçime üç gün kala tutuklanmasıyla seçimi az farkla kaybetti.
Çeşme yine "Faik Tütüncüoğlu ile devam" dedi.
Kınık ve Kiraz'da beklenen oldu. Tire'de Kemal Karataş'ın CHP'den kaçırdığı Eski Başkan ANAP kökenli Tayfur Çiçek, DP rozetiyle ipi göğüsleyip birilerine ders verdi. CHP'li Eski Bakan Çulhaoğlu bilmem kaçıncı kez kaybederek belki de ilçe tarihine adını en çok seçim kaybeden bakan olarak yazdırdı.
Selçuk'ta sürpriz yok. Başkan Ülgür'ün zaferini herkes gibi bekliyordum.
Uzun lafın kısası, 21 ilçenin dışına taşan Kocaoğlu fırtınası, CHP gemisinin yelkenlerini fora ederken, İzmir'i de "Aziz'in kalesi" ilan etti.
Ama, bu oyların önemli bölümünün emanet olduğunu CHP'li başkanlar unutmamalı.
Çünkü millet, emanete hıyanet edenleri affetmez...